24 Nisan 2024 Çarşamba
İstanbul 20°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

İSMET ÖZÇELİK/ ‘Barış’ değil ‘Tank’ gazeteciliği -(TAMAMI)

İSMET ÖZÇELİK/ ‘Barış’ değil ‘Tank’ gazeteciliği -(TAMAMI)
A+ A-

Milliyet gazetesi yazarı Kadri Gürsel önceki gün yazısında, “Şimdi görünüm itibarı ile bir nevi ‘barış gazeteciliği’ yapılıyor” diyor. “Umarız bu hep böyle devam eder” diye de ekliyor. Kadri Gürsel’in yazısını okuyunca 10 yıl öncesine gittim.

2003 yılında ABD tankları Kuveyt sınırından Irak’a girmişlerdi. Bağdat’a doğru yola devam ederken tanklarda yolculuk edenler arasında Amerikalı ve Avrupalı gazetecilerin yanında Türk gazeteciler de vardı. Hatta ABD tankları üzerinden yayın yaptılar, Irak’ın işgalini anlattılar.

Yayın yaparkenki halleri çok ilginçti. Zafer kazanmış edasıyla Amerikan ordusunun başarılarını dillendiriyorlardı. Savaş öncesindeki tavırlarını, işgal sırasında bir ileri aşamaya çıkararak gösterdiler.

Bu tür gazeteciliğe “İliştirilmiş gazeteciler“ dendi. Çünkü ABD tanklarına ilişmişlerdi. Hala da bu adla anılıyorlar. Belki de “Tank gazeteciliği” demek daha doğruydu.

Tipik psikolojik harekat

Şimdi bu manzaranın bir başka şekli yaşanıyor. O gün ABD tanklarında “Bağımsız habercilik“(!) yapan ve onları yayınlatan zihniyet, şimdi yine aynı tutumunu sürdürüyor. ABD’nin planladığı bir süreçte, “AKP-Öcalan tankının“ üzerinde yayıncılık yapıyorlar. Adına da “Barış“ deniyor.

O günlerde televizyonların başına “doğrudan“ atamalar yapılmıştı. Vietnam’da savaşmış askerler, “psikolojik savaş silahlarının“ başındaydı. Gazetelerde de komuta “güvenilir elemanlara” verilmişti. Şimdi de “emin“ ellerde.

Basın emekçileri duruma tepkili. Yapılan gazeteciliği, “Açılım gazeteciliği” olarak adlandırıyorlar. İliştirilmişler, “Gazetecilik bitmiş“ eleştirilerine, hemen “Barışa karşı mısın?” diye yanıt veriyorlar. Sonra da demokratikleşmeden söz ediyorlar. Tipik bir “psikolojik harekat“ taktiği.

“Barış ve demokrasi“ diye gerçekleştirilen Irak işgali bile ders olmamış. 1 milyonu aşkın Müslüman’ın ölümü bile onları etkilememiş.

Varlık barışı mı, kara para aklaması mı?

“Barış“ sözcüğü herhalde adından nefret eder olmuştur. “Beni pis işlerinizde kullanmayın“ diye haykırmak istiyordur. Türkiye’yi kardeş kavgasına düşürecek “açılıma“ “barış projesi” denmesine isyan ediyordur.

“Bölünmeyi barış diye yutturmayın” diyordur.

Bunlar yetmiyormuş gibi şimdi bir de “varlık barışı” çıktı.

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek “Offshore’dan kaçan paralar Türkiye’ye sığınacak“ buyurmuş. Kara para, sıcak para yapılıyor. Çalınan çırpılan ve kuytu köşelerde saklanan paralar yasallaştırılıyor.

Bunun ne anlama geldiğini, gelecek bu paraların ne kadarının “yandaşlardan” olacağını, hatta ne kadarının “yukarıların” olacağını tahmin etmek zor değil. Maliye uzmanları, “Varlık barışı“ diye ortaya atılan formülün “hırsızlık paralarını aklama“ formülü olacağını söylüyor.

“Bölünmenin“ adı “barış“. Kara para aklamanın adı “barış“. “Barış“ barışlığından utanır oldu.

TIME listesi eksik

Uluslararası güçler “Öcalanlı açılım“ için harekete geçti. BOP için her türlü destek devrede. Bu çerçevede bir destek de TIME’den geldi. TIME, yılın “en etkili kişiler“ listesini yayınladı. Listede Fethullah Gülen ve Abdullah Öcalan da var. Ama liste eksik. O listede Recep Tayyip Erdoğan da olmalıydı.

Madem Türkiye’nin bölünmesi için birilerine “gaz” veriliyor, eksik kalmamalıydı...

Son Dakika Haberleri