20 Nisan 2024 Cumartesi
İstanbul 12°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Biz Kuyt’ı çok sevdik

Kamil Erdoğdu

Kamil Erdoğdu

Gazete Yazarı

A+ A-

Feyenoord takımı Perşembe akşamı ısınmak için sahaya çıktığında tribünlerden bir uğultu yükseldi. Şükrü Saraçoğlu tribünlerinin bu sezon özlediği bir sesti. Hollanda ekibinin kaptanı olan 7 numaralı oyuncusu tribünleri selamlamaya yöneldiğinde koltuğunda oturan bir kişi yoktu. Herkes ayakta Dirk Kuyt’ı alkışlıyordu. O zeminde 5 bin 245 dakika ter dökmüştü. 21 kez ağları havalandırdı. Aklımda önemli golleri var, ama bir Alex’in röveşatası yok. Estetik açıdan sıradan goller, ancak hepsi bir emeğin, çabanın ürünü, ya da doğru zamanda doğru yerde bulunmanın sonucu. Benimse aklımda golleri yerine bir maçın son dakikalarında rakip atağa kalktığında sol açıktan savunmanın sağına yaptığı koşu var.

Mütevazı bir kişilik. Açıklamalarında ne rakibi incitti, ne de deyim yerindeyse taraftarı ‘gaza getirdi’. Alex’e duyulan büyük sevginin içinde Aziz Yıldırım’a duyulan tepki de var. Oysa Kuyt’a duyulan sevgi profesyonelliğine duyulan saygıdan geliyor. Belki Yoğurtçu Parkı’na heykeli dikilmedi, ancak ülkeden giderken arkasında tartışmalar bırakmadı, bir kız çocuğunun doğum günü pastasında çocukluğunun güzel bir anısı olarak kaldı. Anlamak isteyene de yıldız olmak için sahadaki performans kadar, duruşun da önemli olduğu mesajını verdi.

Kuyt, tribünleri selamlarken aklıma Toni Schumacher geldi. Alman Milli Takımının iç yüzünü yazdığı kitabı nedeniyle dışlanmıştı. Türkiye’ye geldi ve taraftarın sevgilisi oldu. Ancak bir maçta takım arkadaşına kızdığı için kaptanlık bandını yere atınca anında ıslıklanmıştı. Sonrasında ise o arkadaşıyla soyunma odasında yumruklaşmıştı. Bunlar bir sporcunun yaşayabileceği sıradan olaylar olarak görülebilir. Fakat jübilesi öncesinde başlattığı kampanyayı es geçmek mümkün değil. Schumacher, jübilesinde elde edeceği gelirle bir hastane yaptıracağını açıklamıştı. Hatta, bu amaçla birçok işadamıyla görüştü ve destek aldı. Aradan yıllar geçti, ne hastaneden ne Schumacher’den ses var...