29 Mart 2024 Cuma
İstanbul 16°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

‘Kronometre elimizde olmayacak’

Yavuz Alogan

Yavuz Alogan

Eski Yazar

Yerli ve yabancı kanallardaki Musul taarruzu çekimlerini ve resimlerini gördükçe aklıma hep Mad Max filmi geliyor.

Fazla karamsar olmakla birlikte önemli bir filmdir. Post- apokaliptik denilen türe denk düşüyor; insanlığın, genellikle nükleer savaş olarak tanımlanan büyük bir felaketin ardından hayatta kalma mücadelesini anlatıyor. Bildiğimiz metropol alanları nükleer savaşta yok olmuş, hayatta kalanlar radyasyonsuz, ıssız bölgelere çekilmişlerdir. Küçük imparatorluklar, prenslikler, şehir devletçikleri oluşmuştur ve bunlar kıt petrol ve su kaynaklarını paylaşmak için kendi aralarında ölümüne bir savaşa tutuşmuşlardır.

Musul’u kuşatan, bayrakları dilleri mezhepleri etnisiteleri farklı alacalı bulacalı güçler; hendeklerde ateşe verilen petrolün göğe yükselen kara bulutları arasından sıyrılan uçaklar helikopterler; arkasına üniformaları fiyakalı, bıyıklı generallerini dizmiş atıp tutan devletsiz liderler; bölge devletlerinin mezhebi çatışmalarda dindaşlarını öldüren mücahitlerine komuta eden gerillalaşmış generalleri; hep birlikte paldır küldür Musul’u fethetmeye giden, üzerine ağır silahların monte edildiği Japon pikapları, tanklar, kariyerler ve son model sivil araçlar, IŞİD’in kentin kapısına astığı 20 kesilmiş kafa... “Otoyol kovboyları” ve “gece sürücüleri”... Mad Max yakıştırması haksız mı?

İnsanlık bilincinin (sınıf bilinci ya da ulusal bilinç vs bir yana) düştüğü seviye gerçekten dehşet verici. Öyle görünüyor ki emperyalist kapitalizmin yarattığı bu sürrealist eser yakında bütün dünyayı saran bir savaş dalgasıyla taçlanacak. Musul’da olanları, işte bu yüzden “post” değil de “pre” (ön) apokaliptik olarak görebiliriz.

Savaştan ziyade bir itişmeye benziyor. Koalisyon Halep civarında Rusya-Suriye kayasına çarpınca Musul’dan takviye IŞİD kuvvetlerini alıp Rakka ve El-Bab’a yığarak Rusya-Suriye ile Dabık’taki Türkiye-ÖSO güçlerini zora sokmaya çalışıyor. Fakat Rus uçakları IŞİD militanlarının Musul’dan geri çekilme istikametinde devriye geziyor ve onları avlamaya kararlı görünüyor.

“We are anonimous” adlı hacker grubu yakınlarda ABD hükümet sitelerini “hack’ledi.” Bir toplantıda Genel Kurmay Başkanı Joseph Dunford, ABD’nin Rusya ve Suriye’ye alenen savaş ilan ederek Suriye hava sahasının uçuşa kapatılmasını istiyor (IBT, 12.10.16). Pentagon generalleri Rusya ve Çin’in askeri teknolojide arayı hızla kapatmakta olduklarını, ne yapılacaksa hemen yapılması gerektiğini söylüyorlar. İçlerinden biri, Tümgeneral William Hix, “Konvansiyonel çatışma çok hızlı ve öldürücü olacak ve kronometre bizim elimizde olmayacak,” diyor. Aynı general, çok daha vahim bir şey söylüyor: “Uzak gelecekte makinelerin karar alabilme hızı muhtemelen bizim üstesinden gelemeyeceğimiz bir düzeye ulaşacak ve insan ile makine arasında yeni bir ilişki kurmak gerekecek” (Independent, 06.10.16). Manyak Pentagon generalleri, bir tür savaş “perpetium mobile”sinin (ilk hareket etkisi verildikten sonra sonsuza kadar enerji üreterek çalışan makine) muhtemel sonuçlarını hesaplamaya çalışıyorlar.

“Yeni dünya düzeni” her defasında dünya savaşlarının ardından kurulmuş. Fakat bu kez savaştan önce, muhtemel bir dünya savaşını önlemek için kurulması gerekiyor.

“Bu ahval ve şerâit içinde dahi” Lozan’ı ve Misakı Millî’yi, zamanla belki Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ni, Cumhuriyet’in bütün temellerini ve ayrıca kuruluş ilkelerini sorgulamak (böylece başkalarına da sorgulatmak), bu arada genişlemiş “emperyal” Türkiye haritaları yayımlamak ahmaklık değilse nedir? Cumhuriyet’in kurucularını sorgulayacak yerde geriye dönüp kendi halinize, on dört yılda yarattığınız esere bir bakın!

Yazarın Önceki Yazıları Tüm Yazıları
HDP sorunu 24 Ağustos 2019
Müşterek harekât 17 Ağustos 2019
Yeni bir dünya 06 Ağustos 2019
Üretim devrimi 03 Ağustos 2019
Demokrasi sorunu 30 Temmuz 2019