28 Mart 2024 Perşembe
İstanbul 19°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Tehditlere boyun eğmek kaybetmeyi kabullenmektir!

Uğur Civelek

Uğur Civelek

Eski Yazar

Son bir haftadır kredi notumuzdaki gerileme ve kredi derecelendirme şirketlerine ilişkin değerlendirmeler ekonomi gündemimize ipotek koymuş gibi görünüyor. Her kafadan ayrı bir ses çıkıyor. İktidardaki siyasi irade ile onların görevlendirdiği ekonomi yönetimi bile aynı telden çalamıyor. Büyüyen tehlikeyi herkes algılıyor, etkili ve yetkili kesimler ise sakin kalmanın yolarını arıyor. Bu süreçte dünya dönmeye devam ediyor ve sorunlar ağırlaşmayı sürdürüyor. Akıl yolunu kaybedenler, karanlık tünele sokulunca ne yapacağını bilemiyor; dost ile düşmanı, doğru ile yanlışı karıştırmak kolaylaşıyor.
Bu karmaşanın içinden sıyrılmak ve ne olup bittiğini olması gerektiği gibi anlayabilmek açılarından, konuyu basitleştirerek temeline inmek yararlı olabilir. Teorik olarak yatırım yapılabilir standartta bir ülke olmak önemlidir; bu grup 1. ligi temsil eder, tüm ekonomiler bu lige yükselmek veya bu gruptan düşmemek için mücadele eder. Zaman içinde siyasi istikrar ve ekonomik istikrar konularındaki eğilimler sonuç üzerinde belirleyici olur; her birinin diğeri üzerinde etkili olacağı da bilinir. Durum böyle olduğu için sistemik esneklik ve sürdürülebilirlik gibi kavramlar önemlidir.

ABD'NİN VESAYETİNDELER

Yukarıda özetlediğimiz temel bakış açısı nedeniyle kredi notumuzun düşmesi normaldir. Son on yıldır hem siyasi istikrar ve hem de ekonomik istikrar notlarımızın düzenli bir şekilde gerilediği ortadadır. Fakat gelişen ekonomilerin önemli bir kısmının ve bu nedenle gelişmişlerin durumu da çok farklı değildir. Son 20 yıl geneline yayılan eğilimlerin sürdürülebilir olmayışı bu sonuç üzerinde belirleyici olmuş, zorunlu nedenler ile sistemi oluşturan kurumsal yapıda bu durumdan etkilenmiş ve güçlülerin yörüngesine girerek siyasallaşmış!
Kredi derecelendirme şirketlerinin de bu olumsuz gidişatın dışında kalması mümkün olamamış. Sonuçta küresel güç mücadelesi yapan kesimler arasında Batı lehine taraf olmaktan ve itibar kaybından kurtulamamışlar. Davul çala çala gelen Asya krizini görmeleri ve yatırımcıları uyarmaları engellenmiş. Vesayeti altında oldukları ABD’nin kredi notuna dokunamamışlar veya 2009 senesinde dokunan birinin ağır bir şekilde cezalandırılması hepsini daha kullanışlı hale getirmiş!
ABD’ye yapamadıklarını küresel kredi krizi sonrasında, kendi çıkarları lehine yönlendirmek için Avrupa Birliği üyelerine fazlası ile yapmak durumunda kalmışlar. Arap Baharı sonrasında gelişenlerin küresel ekonominin lokomotifi olamayacağı net bir şekilde anlaşılıp riskten kaçınma eğilimi dalgalı bir biçimde güçlenmeye başladığında, sakin kalmaya ve işaret edilenler dışında kimsenin notunu düşürmemeye zorlanmışlar. İki yıl önce Rusya’nın ve bu yılın ilk çeyreğinde Brezilya’nın kredi notlarında yaşanan düşüşler bu kapsamda olabilir!
Yapılması gerekenin olması gereken zamanda gerçekleşmemesi sebepsiz olamaz! Kökeninde bir tarafın siyasi baskısına boyun eğmek veya başka bir deyişle siyasileşmek vardır. Geniş kesimlerin beklentilerine hükmetmek ve bunun mümkün olabilmesi için aktarım mekanizmalarını devşirmek güç peşinde koşanlar açısından hayati önemdedir.

DOST İLE DÜŞMANI AYIRMAK

Küresel düzeyde işler kötüye giderken ve ABD Merkez Bankası'nın dolar faizlerine ilişkin takvimi açıklamasının hemen öncesinde, kredi notumuzun yatırım yapılabilir konuma yükseltilmesi manidar olmalı! Suriye’de malum kesimler lehine taşeronluk yapmaya başlayınca artan sıkıntılara rağmen notumuz yükseltiliyor, aklımız başımıza gelmeye başlayıp da çıkarlarımızın gereği yönünde hareketlenme sinyali verince tam aksi oluyor!
Değişen koşullar, kredi derecelendirme şirketlerinin sermaye hareketleri ve beklentiler üzerinde etkisizleşmeye başladığına işaret ediyor. Bu nedenle kredi notumuzun düşmesinin önemli bir gelişme olmadığını dikkate almamız, kredi notumuzun değişmemesi veya yükseltilmesi durumunda bile orta vadede yaşayacaklarımızın çok farklı olmayacağını bilmemiz ve artık uyanıp dost ile düşmanı ayırt edecek yeni stratejiler belirlememiz gerekiyor.