19 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 13°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

1 Mayıs

Bülent İnce

Bülent İnce

Eski Yazar

A+ A-

1 Mayıs, 1886 yılının aynı günü Amerika’nın Şikago kentinde 12 saat yerine 8 saatlik iş talebiyle başlayıp çok şiddetli ve kanlı çatışmaların ardından işçilerin kazanımlarıyla sonuçlanan işçi isyanını milat alan emekçilerin bayramıdır. Miladından bugüne işçi ve emekçilerle birlikte sesinin duyulmasını isteyen çok çeşitli sivil toplum örgütlerinin, siyasal parti ve yapıların, toplumun dezavantajlı gruplarının, kadınların ve öğrenci birliklerinin katılımıyla çoğalıp büyüyen güçlü bir eylemlilik haline dönüşmüştür.

1 Mayıs’ın mücadele sınırlarını genişletmek, sosyal katmanların bütününü içine alacak genel bir insanlık mücadelesine dönüştürmek günün ruhuna uygundur kanımca. Örneğin, #metoo dalgasının da güç verdiği kadın hareketlerinin önümüzdeki yıllarda 1 Mayıs’ları daha da güçlendireceği inancındayım. Maliyetlerin yüksekliğinden ya da başka bin türlü nedenden dolayı toprağını ekemeyen çiftçilerin, dolayısıyla işsiz kalan binlerce toprak emekçisinin 1 Mayıslarda söyleyecek (haykıracak) çok şeylerinin olduğu kanaatindeyim. Yaygın bir su istimal ve sömürü mağduru olarak çocukların, sayıları yüzbinleri bulan sokak çocuklarının dahi 1 Mayıslarda görünmeleri gerektiği inancındayım. Kent yoksullarımızın, evsizlerimizin, göçmelerin, ev kadınlarının, gündelikçilerin …

Kısık, cılız ya da suskun her sesin birlikte derin uykudaki büyük çoğunluğu uyandıracak heybetli bir gürültü çıkaracağına yürekten inanıyorum.

Ve engellilerin… 3 Aralık ve 10-16 Mayıs gibi engellilere ayrılan özel günlerle sınırlı kalmamalı, sesimizi1 Mayıs’larda emekçi kardeşlerimizin sesine katmalıyız. Kaldı ki oradaki siyasi birikimin engellilerin örgütlü mücadelesine inkâr edilemez katkıları olacaktır. Engellilerin örgütlülüğe verdiği önem ve mücadele azmi gün gittikçe artıyor. Bu yönelimi desteklememiz, engelli hareketini diğer deneyimli siyasi hareketlerle, hak mücadelesi veren örgütlerle buluşturmamız gerekiyor. Üstelik bu buluşmalar, karşılaşmalar sadece Türkiye ile sınırlı kalmamalı. Özellikle engelli hareketlerinin geliştiği ülkelerdeki örgütlerle buluşmalar planlanmalı, sürekli bir bilgi alışverişi sağlayacak ağlar kurulmalı. Temsilcimiz olacak engelliler, erişim meselesini çözmüş kentlere gitmeli, oralarda zaman geçirmeli, kentleri yaşamalı, engelli evlerine girmeli ve dönüp bize deneyimlerini aktarmalı. Yerinde edinilmiş deneyimlerin okuduklarımızdan, resimlerde ya da ekranlarda gördüklerimizden çok daha değerli olduğu unutulmamalı.

Bu 1 Mayıs’tan hemen sonra yazılmış, yani gecikmiş bir yazı biliyorum. Bunlar, herkesçe, coşkuyla, barış ve kardeşlik içinde kutlanması gerektiğine inandığım günden arta kalan kırık dökük eylem görüntülerinin verdiği hüzünle yazıldı. Affola.

Yazarın Önceki Yazıları Tüm Yazıları