19 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 15°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

13 bin hakim ve savcı var 6 bini AKP döneminde atandı

İsmet Özçelik

İsmet Özçelik

Gazete Yazarı

A+ A-

Yargı nasıl düzelir? Son günlerde AKP çevreleri de dahil birçok kesimde bu tartışılıyor. Hukukçu değilim. Ama bir gazeteci olarak yargının durumu benim de ilgimi çekiyor. Merakımı gidermek için yargının nasıl bu hale geldiğini araştırdım. Yargının kronikleşen sorunları bir yana, koskoca kurum F tipi örgütün eline nasıl geçti, bunu inceledim.

Her şey bir plan dahilinde yapılmış

Ortaya çıkan manzara ilginç. Yargının ele geçirilmesi bir plan dahilinde yürümüş. Kısaca anlatalım:

Önce "Yargıda Alevi örgütlenmesi var" diye kıyametler koparılmış. Yandaş basın üzerinden kampanya başlatılmış. Merkez medya da bunu haber(!) yapmış. Önceki dönemin yüksek yargıdaki üst düzey yöneticilerin hataları öne çıkarılarak, F tipi örgütlenmenin alt yapısı hazırlanmış.

Sınavlara dışarıdan sinek bile sokulmamış

Arkasından "Yargıyı Alevilerden kurtarmak"(!) için düğmeye basılmış. Hakim ve savcı alımı için açılan sınavlarda "dışarıdan" sinek bile sokulmamış. YARSAV'ın açtığı davalarla biraz zaman kaybedilse de özellikle AKP'nin 2. döneminde amaca ulaşılmış.

Örneğin, avukatlardan hakim yapılmak için gerçekleştirilen sınavlarda "kumpas" kurulmuş. 6 Mayıs 2012'de yapılan sınavlarda bazı adaylar, matematik sorularının tamamını hiç işlem yapmadan doğru yanıtlamış. ÖSYM sınav sorularının önceden dışarıya sızdırıldığına kanaat getirmiş. Sınavı iptal etmiş. Ama yargı(!) iptali iptal ederek, "kumpas"ı onaylamış.

Önceden belirlenen isimler hakim, savcı olmuş.

AKP 6 binden fazla hakim, savcı aldı

Şu anda adli ve idari yargıda 13 binin üzerinde hakim, savcı görev yapıyor. Bunların yarısı AKP döneminde işe alınmış. Adli yargıya yaklaşık 5 bin, idari yargıya da bin hakim savcı işe başlatılmış. Toplam 6 binden fazla hakim ve savcı AKP iktidarında yargıya yerleştirilmiş. Adalet Bakanlığının verdiği bilgiye göre, sadece 2010- 2013 (Mayıs ayına kadar) yılları arasında adli ve idari yargıya alınan hakim sayısı 2 bin 352.

Buna bir de daha önce yargıya sızmış, bugüne kadar kendini gizlemiş "elemanlar" eklenince durum netleşiyor. Örgütlü ve planlı bir operasyon gerçekleşmiş.

Alımlarda inisiyatif F tipinde

AKP iktidarında yapılan paylaşımda emniyet gibi yargı da F tipi örgüte bırakılmış. Hakim ve savcı seçimlerini de aynı ekip yapmış. Kimlerin sınav kazanacağı F tipi örgüt evlerinde belirlenmiş. Üstelik hiç fire de verilmemiş.

F tipi örgütün "imam"larının anlattıkları böyle...

Pensilvanya'daki imamın deyimiyle, "devletin kılcal damarlarına kadar" girilmiş.

Başbakan "kumpas"ı çok sevmiş. Hep destek vermiş. Ama... "Kumpasçılar" kendisini hedef alınca, Bilal'e "gel" deyince iş değişmiş.

AKP'liler kızgın

AKP'liler yaşananlara kızgın. "Biz onların önünü açtık, onlar bizim kuyumuzu kazdı, arkadan vurdu" diye sitem ediyorlar. Milletvekilleri biraz da şaşkınlıkla kendileri açısından durumun vehametini anlatıyorlar:

"F tipi ekip emniyet eliyle herkes hakkında dosyalar hazırlamış. Kimin zaafı varsa kayda almışlar. Şimdi şantaj malzemesi olarak kullanıyorlar. Ergenekon, Balyoz, ... davalarında tutuklamaya karşı çıkan hakimlerin özel yaşamları ortaya atılarak etkisizleştirilmişti. O günlerde bizim işimize geldiği için ses çıkarmadık. Ama yanılmışız. Şimdi yine aynı yöntemle şantaj yapılıyor. F tipi ekiple uğraşacak hakim, savcı bulmakta sıkıntı çekiyoruz. Her işin başı HSYK. Ama biz ne yapmışız? 2010 referandumu ile F tipi ekibe HSYK üzerinden anayasal güvence sağlamışız."

AKP'lilerin aklı başına yeni geliyor.