16 Nisan 2024 Salı
İstanbul 23°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

F-16’LAR DOKUNULMAZDI BİZ DOKUNDUK-(TAMAMI)

F-16’LAR DOKUNULMAZDI BİZ DOKUNDUK-(TAMAMI)
A+ A-

Balyoz’un tek sivil tutuklusu HAVELSAN Genel Müdürü Ömer Faruk Yarman: Yapılmazları yaptık hem de Amerikalılardan habersiz!

‘Askeri alanda öğrencilerimizle yapılmazları yapmaya başladık. Savaş uçağı karmaşıktı... Dokunulmaz! Üstüne elektronik cihazlar takmak, hem de Amerikalılardan habersiz. Olacak şey değildi... Biz yaptık... Sanırım, ‘HAVELSAN’ serüvenimiz benim de sonumu hazırladı

AKP iktidarında Havelsan Genel Müdürü olan Ömer Faruk Yarman Balyoz davasının tek sivil tutuklu sanığı olarak bugün Silivri’de. Darbe planı olduğu öne sürülen İstanbul’daki seminerin yapıldığı dönemde henüz Genel Müdür bile olmamış.

Tahliye olduktan sonra araştırmak istediğim öncelikli konulardan birisi buydu. Bir mektup yazıp, gecikmeli “geçmiş olsun” dileklerimi ilettikten sonra, “Herkesi anlamıştım da bir tek sizin niye burada olduğunuzu anlayamamıştım. Araştırmalarım sonucunda bir miktar bunu çözdüm. Ama takviyeye ihtiyacım var” dedim. Ve aklıma gelen soruları sıralayıp, aklıma gelmeyenleri de kendisinin eklemesini istedim.

İşte henüz tahliye olmuş bir “Ergenekoncu”nun, hala içerde olan ve bugüne kadar hiç konuşmayan bir başka “Ergenekoncu” ile yaptığı o röportaj... Söz Yarman’da:

“Bilirsiniz özgürlük taş duvar, demir pencereyi dışımıza değil, içimize yerleştirmekle kısıtlanır. Bu zorbalığı da; duygu ve fikriyatını özen ve sabırla, iğne işi, yarım asır dokumuş bizim gibilere uygulamak ne müyesser ne de müessir olabilir... O nedenle, fikir ve vicdan özgürlüğünün hali nice olmuş bu ülkede, Silivri’nin içi de, dışı da bir. Tutukludur Türkiye!

Galatasaray Lisesi’ni fen kolunda bitirdikten sonra, İstanbul Teknik Üniversitesi’nde Elektronik okudum... Fiziğe olan merakım ağır basınca, yüksek lisans için gittiğim Boston’da MİT’ten önce Nükleer Mühendislik’ten “Science Master”, sonra da “Nükleer Reaktör Fiziğinde” doktora yaptım... Fizik ve Mühendislik alanındaki fanatizmimin mahcubiyetiyle, Teknoloji Değerlendirmesi, Makroekonomi, Uluslararası İlişkiler gibi dersler de aldım...

Türkiye’ye döndüm; Anadolu Üniversitesi Elektrik Fakültesi’nde yardımcı doçent oldum... Keyifliydi... Eh araştırma, geliştirme ve yayın yapacağız... Ama Türkiye’den ve dünya standartlarında. İki seçeneğim vardı: Tıbbi Elektronik, Askeri Elektronik... Tıp Fakültesinden arkadaşlarla bir grup kurduk... Öte yanda Eskişehir Hava İkmal ve Bakım Merkezinde havacı mühendis subaylar ile ‘Uçak Avionik’ projeleri... Askeri alanda, hızla öğrencilerimizle “yapılmazları yapmaya başladık” Savaş uçağı karmaşıktı... Dokunulmaz! Üstüne elektronik cihazlar takmak, hem de Amerikalılardan habersiz, olacak şey değildi... Biz yaptık... Efsaneyi yıkmış olduk. Tanınır, güvenilir mühendislerdik artık! Mühendislik fakültesinde üç erkek kardeştik, birlikte projeler yapıyorduk.

Savaş uçakları, savaş gemileri, güvenli iletişim, atış ve ateşleme alanlarında Türk beyin gücüyle milli sistemler geliştiriyorduk. Kıbrıs Harekatı ve peşi sıra gelen ambargolar, TSK’da milli sistem-NATO sistemleri ayrışmasını gösteren farkındalık derinleşmişti.

İşler rayına oturdu. Evimi Ankara’ya taşıdım. ODTÜ Bilgisayar Mühendisliği’nde (on yıl) yarı zamanlı dersler veriyor, parlak öğrencileri gözüme kestiriyordum. İlerde istihdam etmek için. Ettim de!

Göreve başlama tarihim 5 Mart 2003! “Balyoz” Davasına konu olan Plan Semineri’nin yapıldığı günlerde! Benim işim başından aşkın... Yaşım 50. Profesyonel kariyerimin jübilesi olacaktı HAVELSAN. Hedef koydum: 10 yıl içinde 1 Milyar ciro... Avrupa’nın ilk beş bilişim şirketinden biri olmak ve emeklilik! Çalışacağım ekip üniversite çevresinden belliydi!

“Delirmiş!” dediler. Göremedikleri şuydu: Türkiye’de nitelikli iş gücü ucuz, fırsat az, pırıl pırıl mühendisler kapasite altı çalışıyorlar. Ankara’da burnumuzun dibi ODTÜ, Hacettepe, Bilkent, AÜ, Başkent... Türkiye’nin en iyi bilgisayar mühendisliği bölümleri... Hocalar, öğrenciler çok iyi! Strateji 3 aşamalıydı. Büyük askeri bilişim projeleri... Sonra sivil bilişim, sonra ihracat... 8 yıllık hedefler, harfiyen uydu!

Bu süreçler yerine oturdukça, sesimiz önce Türkiye’de sonra Orta Asya, sonra Uzak Asya ve Ortadoğuda duyuldu... Milyonlarca satır yazılım ürettik... Bu başarıların ticari ödülü; artan milli güvenlik, dışa bağımsızlık boyutu yanında hiç kalır!

Sanırım, “Bilişim Devi HAVELSAN” serüvenimiz benim de sonumu hazırladı... Afrika, Asya’da daha kapalı, daha gergin olurdum... Amerika ve Avrupa’da daha az! Vurulmadık çok şükür... Ama kendi vatanımızda tutuklandık! Bunu beklemezdim!

Kendi ülkemde, Cumhuriyet kurumlarının gözleri önünde, böyle bir tezgah kurulabileceğine hiç ihtimal vermedim! Hem de infazın, yargısız olarak ve adaletin kılıcıyla yapılacağını. Şirketten iki değersiz sunum çalıp eklemeler yapıp Emniyete servis etmiş birileri. Bir de ikinci şahısların siyasi değerlendirmeleri var... Hepsi deli saçması!

Neden burada olduğunuzu biliyor musunuz?

Savaşın bir resmi bir de fiili nedeni var... Bu traji-komedyanın hukuki sebebini anlayamadım da... Fiili sebebi, bence belli: Lideri uçurup, takımı dağıtmak... Ben bu yılki (2012) HAVELSAN bütçesini 430 Milyon TL satış olarak bıraktım... Yandaş basın bağırıyordu: “Balyozcu Genel Müdür, hala görevde!” Şubatta ayrıldım. Dışarıdan sisteme yabancı bir bürokrat geldi! İki- üç yıla kalmaz; HAVELSAN’ın akıbeti, kuşkularımızı çelecek ya da teyit edecektir! Dört ay sonra, 2012 mali performansı, ve 2013 planı gelecek... Bir de 5 yıllık stratejik plan bıraktım: Hedefler belli... İlk performans değerlendirmesi 4, ikincisi 16 ay sonra ortaya dökülür. Eğer haklıysam sadece ben ve HAVELSAN değil, tüm Türk savunma sektörü hedeftir. Hazır olun! ‘Benim de sıram gelir’ diye, görevdeki herkes tedirgin olmuştur. Dostlara buradan selam: Ben yanlış yaptığımı sanmam! Aman dikkat, takım arkadaşlarım, savuma sanayiciler sakın ola ki, korkuyla koltuklarınıza çekilmeyin; kazanımlar 10 yılda gelir, 10 dakikada gider! Unutmayın: korkunun ecele faydası yok!

Son Dakika Haberleri