25 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 16°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

DOĞU PERİNÇEK/ Ermeni sorununda dış ve iç cephe -(TAMAMI)

DOĞU PERİNÇEK/ Ermeni sorununda  dış ve iç cephe -(TAMAMI)
A+ A-

6 Mart 2007 günü Lozan Mahkemesi’ne şunu sormuştuk:

“Burası bir Mahkeme salonu mu, yoksa üniversite kürsüsü mü?”

Ve Mahkemeye sınırlarını bildirdik:

“Hiçbir mahkeme, tarihi yargılayamaz!”

Talat Paşa Komitesi’nin büyük seferberliği

Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş önderliğindeki Talat Paşa Komitesi, Avrupa meydanlarında ve her alanda yıllardır mücadele yürüterek, bu tezi Avrupa ve ABD yargısına kabul ettirmiştir.

Bu başarı, büyük emekle, mitingler ve yürüyüşlerle, on binlerce Fransızca, Almanca, Rusça, İngilizce kitapla yürütülen seferberlikle kazanıldı.

Avrupa’ya hep kendi geleneksel devrimci değerlerini hatırlattık. Devrimlerle kazanılan düşünceyi açıklama, bilimsel araştırma ve vicdan özgürlüklerini!

Avrupa yargısı Avrupa’nın değerlerini keşfetti

Fransa Milli Meclisi’nin Anayasa Komisyonu, Fransa Senatosu, Fransa Anayasa Konseyi, 2012 yılının Ocak-Şubat aylarında bu tezimizi kabul ettiler. Fransa’nın yeni Cumhurbaşkanı Hollande “Ermeni Soykırımını inkâr edenleri” cezalandırmayı öngören yasayı çıkartamıyor, kıvranıp duruyor.

ABD’nin California Mahkemesi, geçen Mart ayında “Ermeni soykırımına” dair karar almaya yargının yetkisi olmadığını hükme bağladı (Milliyet, 28 Mart 2013).

Lozan Mahkemesi Sorgu Yargıcı Jacques Antenen, 20 Eylül 2005 günü hakkımızda kovuşturmaya yer olmadığı kararı verirken aynı gerekçeye dayanmıştı.

Bu kararı İsviçre Devlet Televizyonu STV1, “Doğu Perinçek İsviçre devletini dize getirdi” başlığıyla verdi. Arkasından Sorgu Yargıcının kararı yok sayılarak açtırılan davada, Lozan Mahkemesi, İsviçre ve Avrupa Hukukunu çiğneyen bir karar aldı ama süreç bitmedi. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, yakında son sözü söyleyecek. Soykırım Hukukunun üstadı olan E. Büyükelçimiz Sayın Pulat Tacer’in dilekçesi, hangi ülkeden olursa olsun yargıç kişiliği olan Mahkeme üyelerinin hayır diyemeyeceği sağlam hukuk temeli üzerine inşa edilmiştir.

İsviçre’de gerçi davayı kaybettik, ancak siyasal düzlemde kalıcı bir başarı kazandık. Talat Paşa Komitesi’nin Zürich, Winterthur ve en son Lozan’da 5 bin Türkü ayağa kaldıran yürüyüş, miting ve salon toplantılarından 15 gün sonra, İsviçre Senatosu, Ermeni Soykırımı kararını gündemden temelli kaldırdı.

Almanya’daki kitlesel eylemlerimizin yaşandığı süreçte Alman Anayasa Mahkemesi Savcılığı Ermeni meselesi üzerine düşünce açıklama ve miting düzenlemenin özgürlük kapsamında olduğuna karar verdi.

Yine Berlin İdare Mahkemesi ve Yüksek İdare Mahkemesi, 2006 yılı Mart ayında verdikleri kararlarla, Berlin Emniyet Müdürlüğü’nün mitingimizi yasaklama kararlarını iptal etti. Şu anda bu yazıyı o mahkemelerden o kararları 24 saat içinde alan Avukatımız Sayın Belgin Kömürcü arkadaşımın yolladığı kalemle yazıyorum.

Mehmet Perinçek’in Rusya, Ukrayna, Kafkas ülkelerinde verdiği konferans ve yayınlarıyla Doğu Avrupa’da rüzgâr artık bizden yana esiyor.

Şükrü Server Aya ağabeyimiz tek başına bir ordu gibi aydınlatma savaşını sürdürüyor ve hepimize örnek oluyor. Dünyaya meydan okuyor ve kimse onun bilgi ve birikiminin karşısına çıkamıyor. Onun yanında Holdwater ve Türkiyeli Ermeni kardeşlerimiz, yurtdışında kurdukları blog sitesinde yayınladıkları İngilizce belge, kitap ve makalelerle, hakikat ve ahlâk savaşı yürütüyorlar.

Vatan savunması cephesi

Hukuk alanında bu mücadele, mahkemelerin tarihi yargılama yetkisinin bulunmadığı zeminine oturtulmuştur.

Siyasal alanda ise, haklılığımız vatan savunmasına dayanıyor. Emperyalizme karşı boynu eğik olanlar, mazlum olduğumuzu ispat için öldürülenlerin kemiklerini sayıyorlar. Bu görüş, emperyalist çevrelerin bizi içine ittikleri köşede çaresizlik içinde üretilmiştir. Zaman gazetesi de bu anlayışla “kaç bin Ermeni öldürüldü” tartışması yapıyor (21 Nisan 2013).

Kimin mazlum olduğunu belirleyen, çukurlardan çıkarılan kemiklerin sayısı değildir.

Türkiye, Birinci Dünya Savaşında büyük emperyalist devletlerin paylaşımına konu olan ülkeydi. Mazlum Milletlerin ön cephesinde yer alan milletimiz, yedi düvele karşı vatan savunması için savaştı.

Dış cephenin her zaman iç cephesi vardır

Dış cephede verilen her savaşın istisnasız iç cephesi vardır. Talat Paşalar, Ermeni Tehcirini uygulamasaydı, İstiklâl Savaşımız o tarihlerde zafere ulaşamazdı. Bizim 1914’te başlayan Vatan savunması savaşımız, yalnız bizi bağımsızlığa kavuşturmadı, Sovyet Devrimi üzerinden bütün insanlığın geleceğini etkiledi.

Başta ABD, emperyalist devletlerin Ermeni Soykırımı propagandaları, 1915 yılında da uluslararası bir yalandı, bugün de öyledir. Bu mesele, emperyalizme karşı mücadele cephesinde ele alınmadığı zaman anlaşılamaz.

Açınız okuyunuz, Ergenekon Davasında Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu, Ferit İlsever, Mehmet Perinçek, Erkan Önsel, Mehmet Bedri Gültekin, Turhan Özlü, Serhan Bolluk, Doğu Perinçek ve birçok sanığa yöneltilen suçlamaları, hep Talat Paşa Komitesi eksenindedir.

İddianame ve Esas Hakkındaki Görüş’ün o bölümlerini ABD emperyalistlerinin beslediği “Ermeni Diasporası” yazsa, bu kadar pervasız olamazdı.

İç cephede bir zamanlar Kaymakam Kemal Beyleri idam eden İngiliz güdümlü Nemrut Mustafa Paşa divanlarının kini BOP Eşbaşkanlığı devrinde azgınlaşmıştır.

Biz 2005 yılından bu yana sekiz yıldır bunu yaşıyoruz.

Dış cephede emperyalizmin Ermeni soykırımı yalanına karşı mücadele ederken, her durumda ve her aşamada AKP iktidarı tarafından sırtımızdan hançerlendik. Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül’ün Akil Adamlarının çoğunun aynı zamanda Ermeni Soykırımı yalancısı olmaları, emperyalizmin vatana kastedecek adam bulmakta zorlandığını gösteriyor.

Dış ve iç cephedeki savaş, birlikte yürüyor.

Vatan aşkı ve hakikat aşkı, bu savaşın en büyük enerji kaynaklarıdır.

Son Dakika Haberleri