18 Mart Zaferi Türk ve Rus devrimlerinin başlangıcıdır

18 Mart 1915, Dünya Devrim Takviminin yapraklarında özel bir gündür.
Bizim İstiklâl Savaşımızda ilk zaferi, 18 Mart 1915 Deniz Savaşında kazandık. Türk Devriminin en büyük atılımı olan Kemalist Devrim, o gün Çanakkale Boğazı’nda başladı.
Savaşın birinci aşamasında 1918 yılı 30 Ekim günü Mondros Ateşkesini yaptık ama teslim olmadık. 50 günlük bir moladan sonra 19 Aralık 1918 günü Hatay Dörtyol Karaköse köyünde Mehmet Çavuş (Mehmet Kara) Fransız askerine ilk kurşunu sıktı ve savaşı sürdürdük.

TÜRK VE RUS DEVRİMLERİNİN KADER BİRLİĞİ
18 Mart 1915 Deniz Zaferimiz, aynı zamanda Rus Devriminin koşullarını da yarattı. İngiliz ve Fransız donanması Çanakkale Boğazı’nı geçip İstanbul’u alsaydı, Çarlık nefes alacak ve kurtulacaktı. Türkiye’nin Çanakkale direnişi buna izin vermedi. Bu koşullarda 1917 Şubat ayında Çarlığı yıkan Rus Demokratik Devrimi gerçekleşti ve arkasından Rusya işçi, köylü ve askerleri Bolşevik Partisi önderliğinde Ekim Devrimini yaptı.
Rus ve Türk Devrimleri arasındaki kader birliğinin kökleri aslında 20. Yüzyılın başına kadar uzanır. 1905 Rus devrimini 1908 Türk Devrimi izledi. 1906-1909 İran Devrimi ve 1911 Çin Devrimini de dikkate alırsak, Asya’nın dört büyük imparatorluk coğrafyalarında altı yıl içinde dört Asya Devrimi birbiri ardı sıra geldi. Dünya Asya Çağına girdi.

ÇANAKKALE’DE DEĞİŞEN DÜNYA DENGELERİ
Çanakkale Zaferimiz, Rusya’da 1917 Şubat ve Ekim Devriminin önünü açarak, dünya dengelerini değiştirdi. Türkiye, Birinci Dünya Savaşında İngiltere, Fransa ve Çarlık emperyalistlerine karşı savaştı. Ekim Devriminden sonra Rusya’nın Lenin önderliğindeki Devrimci Hükümeti, Osmanlı Devletini paylaşmak için yapılan gizli anlaşmaları açıkladı ve Türkiye’nin Anadolu’da kurulan Devrimci Hükümet önderliğinde devam eden İstiklâl Savaşımızı destekledi. Böylece Ekim Devrimiyle birlikte üç büyük düşman ikiye düştü. Dahası Rusya artık Türkiye’nin yanındaydı. Türkiye ve Rusya el ele vererek, İngilizlerin Kafkaslarda oluşturduğu üç devleti, Mustafa Kemal Paşa’nın deyişiyle Kafkas Seddini yıktılar. Türkiye sağlam bir cephe gerisine kavuştu.
Türkiye 1918-1922 yılları arasında İstiklâl Savaşını devam ettirirken, Rus Devrimi de, 1917-1921 yılları arasında İngiliz ve Fransız emperyalistlerinin 700 bin askerinin desteklediği Çarlık gericilerine karşı savaşıyordu. Emperyalizme karşı iki devrim, sırt sırta verdiler. Türk ve Rus Devrimleri birbirlerini destekleyerek kesin zafere ulaştılar.

1930’LARDA EN HIZLI GELİŞEN İKİ EKONOMİ
Türk ve Rus devrimlerinin ayakta kalmaları da ikisi arasındaki dayanışma sayesinde olmuştur. 1929 Büyük Ekonomik krizi koşullarında, 1930’lu yıllarda dünyanın en hızlı gelişen iki ekonomisi, Sovyetler Birliği ve Türkiye idi. İkisi de devletçiydi ve planlı ekonomiydi. İki devrim, yalnız savaşta değil ekonomi cephesinde de işbirliği yaparak büyük devrimci atılımlarını gerçekleştirdiler. Türkiye ve Rusya, insanlığın Asya Çağına girmesine önderlik ettiler.
Türkiye ile Rusya’nın kader birliği, iki devrimin iniş süreçlerinde de sürdü. 1945 sonrasında Türkiye’nin Atlantik denetimine girmesi, Türk Devriminin yıkım sürecini başlattı. Sovyetler Birliği’nin kapitalizme dönüş süreci de Türkiye’nin Atlantik kampına savrulmasından hemen sonra başladı.
Birlikte yükselen Türk ve Rus Devrimleri, birlikte inişe geçtiler.

ASYA ÇAĞININ ÖNCÜLERİ
Türkiye ve Rusya, Çağımızda Mazlumlar Dünyasının emperyalizme karşı en önemli direnme kaleleri olarak ortak geleceğe sahiptirler. Çin ve İran’ı katarsak, dört eski imparatorluk, 20. Yüzyılın başında olduğu gibi bugün de insanlığın geleceğini belirleyen büyük mücadelenin dört büyük öncüsüdür ve ortağıdır.
18 Mart 1915, yalnız Türk Devrim tarihinde değil, 20. Yüzyılın Dünya Devrim tarihinde özel yeri olan bir gündür.
Türkiye, o gün yalnız kendi geleceğini değil, insanlığın geleceğini de belirleyen tarihsel bir zafer kazandı. Çanakkale Boğazı’nda İstanbul’u kurtaran Türk Denizciliği ve arkasından kara savaşlarındaki direnişimiz, Rus Devriminden başlayarak ta Çin’e ve Hint’e kadar Mazlumlar Dünyasının kurtuluş kapısını açtı.