20 Nisan 2024 Cumartesi
İstanbul 13°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

1930'lara duydukları bu kin nedir?

Doğu Perinçek

Doğu Perinçek

Gazete Yazarı

A+ A-

1930'lara husumet, Türkiye'de karşıdevrimciliğin alâmeti farikasıdır; bugünkü dilimizle söylersek ayırtedici belirtisi.

Tayyip Erdoğanlar, Çanakkale ve İstiklâl Savaşına laf söyleyemezler. O zaman künyelerindeki emperyalizmle işbirliği mirası derhal hatıra gelir. Türk Devrimine düşmanlıklarını İttihatçılığa ve 1930'ların devrimciliğine duydukları hınçla ortaya koyarlar.

Kemal Kılıçdaroğlu da, kimliğini sık sık aynı 1930 düşmanlığı konumundan açıklıyor.

"TÜRK MUCİZESİ" YILLARI

1930'lar, Kemalist Devrimin iç cephede tarihî atağa geçtiği yıllardır. Ancak önemi, tarihte kalmış değildir; yakın gündemimizdedir.

Atatürk yönetimi, 1929 yılında stratejik bir karar aldı. Türkiye'nin özel girişimcilikle kalkınamayacağını saptadı ve devletçilik rotasına girdi. Türkiye, devletçilik sayesinde 1930'larda "Türk mucizesi" diye anılan ekonomik gelişmeyi başardı. Dünyada o zaman plan yapan iki ülke vardı: Türkiye ve Sovyetler Birliği. 1930'larda dünyada en hızlı gelişen iki ülke, yine onlardı.

O gelişme hızını, Türkiye bir daha yakalayamadı. Karma ekonomi, sanayinin envanteri ve plan, bugün yine Türkiye'nin gündemindedir.

ORTAÇAĞLA

HESAPLAŞMA YILLARI

1930'lar, aynı zamanda Ortaçağla hesaplaşma yıllarıdır. Hınçları oradan geliyor. 1934 yılı Mayıs ayında yapılan CHP 4. Büyük Kurultayı'nda toprak dağıtımı ilk kez Parti Programına alındı. İçişleri Bakanı Şükrü Kaya, o kurultayın en büyük özelliğinin Toprak Reformu kararı olduğunu belirtti ve hükümetin toprak ağalığına karşı harekete geçme azmini şöyle açıkladı:

"Şarkta ve garpta bazı vilayetlerde, birçok yerde köyler başkalarının toprağı içindedir ve köylünün kendi evi ve toprağı yoktur. (...) Köylüyü Türk vatandaşlık haysiyetine yakışır şekilde toprak sahibi etmek ve beslemek bizim ilk vazifemizdir."(CHP 4. Büyük Kurultayı Görüşmeleri Tutulgası, Ulus Basımevi, Ankara 1935, s.67, s.140 ve 154.)

FEODALİZME KARŞI

DEVRİM RÜZGARI

CHP Genel Sekreteri Recep Peker'in CHP Program Tasarısını Sunuş konuşmasını okuyunca, 1930'larda esen devrim rüzgarını çok iyi anlarız:

"İnsanlık, bu esirlik devrinden çıkmak için ihtilaller yaptı. Yer yer ihtilal ateşleri yandı. Bütün bunların neticesinde insanlığa bir hür yaşama devri geldi ve feodal devlet tipi yıkıldı. (...) Feodal devlet battı, onun yerine gelen liberal devlet de kendi içinden tefessüh [kokuşma] neticesinde dünyanın her yerinde çöküyor. (...) Arkadaşlar feodal devletten sonra gelen liberal devletin yıkılışı ulusal devletin doğuşu devrini getirmiştir." (Tutulga, s.46 vd)

Kurultayın Dilek Komisyonu Tutanağı'nda şu vurgular göze çarpıyor:

- "Toprağa hükmedemeyen bir ulusu toprak yer."

- "Trakya'da bütün bir ilçeyi sekiz çiftlik sahibinin emeksiz tasarrufuna sokan bir duruma son vermek, büyük bir devrim işidir."

AĞA TOPRAKLARINI EN AZ

BEDELLE KAMULAŞTIRMAK

İÇİN ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ

Ortaçağla hesaplaşma, Kürt sorununu çözmek açısından da belirleyici önemde görülüyordu. Bu devrimci hava içinde toprağın istimlakinde ağalara ödenecek tazminatı düzenleyen özel yasa çıkartılması gerektiğini CHP Genel Sekreteri Peker vurguladı.

Derebeyliğe karşı taarruz, aslında 1934 İskan Kanunu ve arkasından 1935 yılında Vakıflar Kanunu ile başlamıştı. Aynı devrimci ortamda İçişleri, Tarım ve Sağlık bakanlıkları Toprak Kanunu tasarıları hazırladılar.

Atatürk yönetiminin kararlılığını gösteren en önemli atak ise, 1937 yılı Şubat ayında yapılan Anayasa değişikliğidir. Böylece Toprak Reformu için yapılacak istimlaklerde bedelin özel yasayla düzenlenmesi, Anayasa hükmü haline geldi.

Toprak ağalığını Birinci Dünya Savaşı kurtardı.

Arkasından Türkiye'nin Atlantik sistemine bağlanmasıyla toprak ağalığı büyük koruyucusuna kavuştu.

1930'LARA KİN DEPREŞECEK

Türkiye, önümüzdeki kısa sürede yeniden üretim ekonomisine geçecektir. Karma Ekonomi, Türkiye'nin önündeki programdır. Başka çözüm yok, zorunlu program!

1930'lar Türkiye'nin en hızlı geliştiği yıllardır. Cumhuriyetin Ortaçağla mücadelede en kararlı dönemi, yine o yıllardır. Halkevleri, Köy Enstitüleri için ilk adımlar, toplumun aydınlatılması ve özgürleşmesi, hep o dönemin devrimci başarılarıdır.

Bundan sonra karşıdevrimcilerin 1930'lara duydukları kinin sık sık depreşeceğine tanık olacağız.