25 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 16°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

2003 yılının öngörüleri

Doğu Perinçek

Doğu Perinçek

Gazete Yazarı

A+ A-

İşçi Partisi 6. Genel Kurultayı 2003 yılının 28-29 Mart günleri toplanmıştı. ABD’nin Irak’a saldırdığı günlerdi. O kurultayın tarihsel önemi, emperyalizme karşı çağımızın başlıca direnme mevzilerini saptamış olmasındadır.
Genel Başkanın Kurultayı Açış ve Kapanış konuşmaları bugünü anlamamız açısından da dikkat çekicidir. Kimi bölümleri aynen aktarıyoruz:

KÜRESELLEŞME DÖNEMİNİN ESAS SLOGANI

Raporumuzun özü şudur: İşte Kongre salonuna da yazmış arkadaşlarımız, “Milli devlet direnir, milli ordu direnir”.
Kurtuluş Savaşı’yla Mazlumlar Dünyası’na örnek olan ülkemizde bile ne yazık ki, “Türkiye direnemez, Türkiye teslim olur, Türkiye çağımızın savaş imparatoru olan dolar imparatorluğuna karşı çıkamaz” gibi fikirler, toplumumuza yukardan aşağıya dayatılmıştır. Fakat şimdi görüyoruz, Irak savaşıyor, Irak halkı vatanını savunuyor. Milli devlet ve milli ordu, Irak’ın kişiliğinde emperyalizme karşı bir kez daha direniyor. Fakat bizim için daha önemlisi, Türkiye direniyor. ABD emperyalizmi Irak’a karşı bir kuzey cephesi açamamıştır. Bu, dünyanın geleceğini belirleyen çok önemli olaylardan biridir.

TÜRKİYE’DE DİRLİK ALMANYA VE FRANSA’DA DİRLİK DEMEKTİR

Türkiye’de istikrar ve bütünlük Almanya’da da istikrar demektir. Türkiye’de istikrar, Fransa’da istikrar ve dirlik demektir. Çünkü bugün oluşan cepheleşmede, Türkiye, yalnızca Mazlumlar Dünyasını değil, aynı zamanda Amerikan emperyalizminin doğalgaz ve enerji kaynaklarını zapt ederek bir anlamda boğazını sıkmaya başladığı büyük devletleri de savunmaktadır. O bakımdan, göreceksiniz Almanya’nın, Fransa’nın jetonları düşecektir.

BÖLGESEL İTTİFAK VE AVRASYA İTTİFAKI

İki düzlemde iki cephe oluştu: Birincisi bölge ülkeleri, Türkiye, Suriye ve İran.
İkinci düzlem Avrasya ittifakıdır. Pasifik’ten Atlas Okyanusu’na kadar olan Avrasya ülkeleri, güvenlikleri için, Amerikan emperyalizmine karşı ortak çıkarlara sahipler. Burada hiç şüphesiz esas güç, Çin, Rusya ve Mazlumlar Dünyasıdır. Yüzyılımızın ilk çeyreğinde dünyanın birinci ekonomisi olmaya doğru giden Çin, dünyanın en büyük iki askeri gücünden biri olan Rusya, büyük potansiyeliyle Hindistan, geleneksel imparatorluklar mirasına sahip olan Türkiye ve İran gibi başı dik coğrafyalar, petrol kaynakları üzerindeki Arap ülkeleri; Avrasya’nın muazzam gücünü oluşturuyorlar.

TÜRKİYE BU SAVAŞTAN DEVRİMLE ÇIKACAK

Büyük imparatorluklar mirası üzerinde kurulmuş ve aynı zamanda Kurtuluş Savaşı gibi çağımızın iki büyük dinamiğinden birinin başını çekmiş olan Türkiye’nin direnmemesi mümkün değildir. Türkiye’nin bu çetin koşullardan başı dik bir şekilde, devrimle çıkacağı kesindir.

MİLLET-ORDU BİRLİĞİ

Bölgemiz ülkeleri ve giderek Rusya, Fransa, Almanya, Çin’e kadar insanlık silahla çözülebilecek sorunlarla karşı karşıya. Bunu çok önceleri gören partimiz, millet ile ordu arasındaki bağları pekiştirme politikasını, 1997’lerden beri kongre kararlarıyla saptamıştır. Türk ordusunun savaş kabiliyetini güçlendirme politikamız, şimdilerde daha da önem kazanıyor. İşçi Partisi, bu politikasında ısrar edecektir. Ordumuza güveniyoruz, Ordu direnecektir.

ABD SALDIRISINA DEVLETLER DİRENİYOR

Küreselleşme devletsiz bırakmak demektir. Ezilen dünyanın Arapların, Farsların, Türklerin, Afrikalıların, Latin Amerika ve Asyalıların devleti olmayacak. Küreselleşme doğrudan doğruya devlete saldırıdır. Hangi devlete? Ezilenlerin kurduğu devlete!
Lenin’in o tahlilinde ne vardı: Emperyalizmin sonul eğilimi, Ezilen Dünyayı devletsiz bırakmaktır; sömürgeleştirmektir. Gücü buldu mu seni devletsiz bırakır.
Buradan ne çıkar? Bugün esas büyük mücadele, dünya imparatorluğu iddiasındaki ABD ile devletsiz bırakılmak istenen devletler, milletler, sınıflar arasındaki mücadeledir. Küreselleşme döneminin esas mücadelesi budur.
Bugün belirleyici mücadele ABD emperyalizmi ile Ezilen Dünyanın devletleri arasındadır derken, emperyalizm çağının bütünü için geçerli bir saptamada bulunmuyoruz.

AVRASYA DEVLETLERİNİN İTTİFAKI

Görüyoruz; Türkiye, Suriye, İran, Arap ülkeleri, Rusya, Çin, Hindistan, Pakistan, Fransa, Almanya vb, yani iki okyanus arasında, ta Pasifik’ten Atlantik’e uzanan bir devletler ittifakı oluştu. Yoksa “Ne Sam ne Saddam” anlayışıyla “Savaşa hayır” diyen birtakım insanlar ortalığa dökülüyor diye ABD ordusu çöle çakılmış değil. Eğer Irak bir devlet olarak savaşıp karşı koymasaydı, eğer Türkiye bir devlet olarak ABD donanmasını İskenderun açıklarına bağlayıp oyalamasıydı ve bir kuzey cephesi açılmasını önlemesiydi, Amerika durdurulabilir miydi?

HALKLAR DEVLETLEŞEREK TARİHİ İLERLETİYOR

Böyle dönemlerde halklar tarihi nasıl etkiler? Askerleştiği ölçüde, devletleştiği ölçüde.
Devletler, Amerikan emperyalizminin bu küreselleşme saldırısını durdururken, halklar da o antiemperyalist mücadelenin en tutarlı güçleri olarak, İşçi Partisi gibi öncüler sayesinde örgütlenerek kendileri devlet haline geleceklerdir. İşte bunun adı devrimdir.

BUGÜN DEVRİMİN NEDENİ: DEVLETSİZ KALMAMAK

Peki bugün devrim niçin olacaktır? Devletsiz kalmamak için! Yine devlete geldik. Çünkü devlet, sınıfların tarihe en yoğun müdahalesinin biricik aracıdır. Sınıflar, iktidara yönelerek, devlet haline gelerek tarihe müdahale ederler.