28 Mart 2024 Perşembe
İstanbul 21°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

2014’ün ardından...

Tunca Arslan

Tunca Arslan

Gazete Yazarı

Saatler sonra geride bırakacağımız 2014, iyi tarafından baksak, bardağın yarısı dolu desek bile kültür-sanat alanında çok parlak bir yıl olmadı.

Bilindiği gibi, Türk sinemasının kuruluşunun 100. yılıydı 2014. Aynı zamanda da bu ülkede Kültür Bakanlığı diye bir kurum var mıdır yok mudur sorusunun sıkça yankı bulduğu, eğer varsa ne iş yaptığının merak uyandırdığı bir yıl oldu. Taksim’in ortasında polis sığınağı olarak kullanılan bir harabeye dönüştürülmüş Atatürk Kültür Merkezi ayıbını örtmek istercesine asılan dev pankart dışında, acısıyla tatlısıyla 100 yaşına basan sinemamıza dair toplumda nasıl bir “farkındalık” yaratıldığı, birkaç panelin ve özel kurumlarca düzenlenmiş bir iki serginin ötesinde ne yapıldığı meçhul. Açıkçası, devlet bu özel anlamlı yılda bile sahip çıkmadı Türk sinemasına... Üzerine ölü toprağı atılmış sinema sektörü de kılını kıpırdatmadı. Yapımcıları, yönetmenleri, oyuncuları, senaristleri, set emekçilerini temsil eden derneklerin yıl boyunca ne yaptığını bilen var mı?

Neyse ki Nuri Bilge Ceylan’ın “Kış Uykusu” filminin Cannes’da kazandığı tarihi başarı sevindirici bir armağan niteliğindeydi ve 100. yıla biraz olsun heyecan getirdi, sevinç kattı.

SANSÜR VE GİZLİ TEŞVİK

Yıla damga vuran olaylardan biri de hiç kuşkusuz Altın Portakal’da yaşanan sansür kriziydi. Gezi direnişini anlatan “Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek” belgeselinin, ön jüri onayına rağmen önce yarışma dışı bırakılmak istenmesi, tepkiler üzerine geri alınması ama festival komitesinin her adımda işleri daha da kaosa sürükleyen açıklamaları nedeniyle 51 yaşına basmış Altın Portakal’ın tadı tuzu kalmadı. Festival yönetimi yaptığı yanlıştan dönmeye zorlanıp sansüre karşı ciddi bir zafer kazanılmışken, bu noktada durmayıp bir tür “sürekli devrim” tutumu takınanlar da oldu. Daha açık söyleyecek olursam, AKP’nin A’sını bile telaffuz etmeden Altın Portakal üzerinden ikinci bir Gezi direnişi yaratmaya kalkışan arkadaşlarımızın “boykot” tutumu da Antalya’nın AKP’li belediyesinin elini gelecek yıllar için güçlendirmekten başka bir işe yaramadı ne yazık ki.

Ama bana sorarsanız 2014’ün gerçek skandalı, “Edebiyata devlet teşviki” olduğu iddia edilen, gerçekte ise yandaş edebiyatçılara örtülü destekten başka anlama gelmeyen uygulamaydı. Üstüne üstlük, bu maddi teşviki kimlerin alacağı, daha da beteri kimlerin vereceği belli değildi, “saklı tutulması” uygun görülmüştü!

Şair-yazar Adnan Özer, bakanlığın düzenlediği bir yurtdışı gezisinde, “Edebiyata destek şahane bir proje. Biz bunu 20 yıldır bekliyorduk” demese; Cumhuriyet gazetesi köşe yazarı-yayıncı Metin Celal, “Ben hep şeffaflığı savundum ama bu kez kurul üyelerinin ve destek alan yazarların isimlerinin açıklanmaması doğrudur. İsimleri açıklansa başlarına gelmedik kalmayacaktı” diye savunuya geçmese, teşvik alan-verenlerden ikisinin de adını (tahmin düzeyinde) öğrenememiş olacaktık ve her şey iyiden iyiye gizli kapaklı kalacaktı... Neyse ki bu iki yazar, kendi durumlarını az çok belli ettiler de “Teşvikler o kadar da uzağa gitmiyormuş” diyerek içimizi rahatlattık!

Ve bazı kayıplar... Büyük yazar Gabriel Garcia Marquez’in 87 yaşında yaşama veda ettiği; uluslararası yıldız oyuncu Robin Williams’ın ve ünlü yönetmen Tony Scott’ın yaşama veda etmek için intihar yolunu seçtikleri; Richard Attenborough, Lauren Bacall, Philip Seymour Hoffman, Çolpan İlhan, Selçuk Uluergüven, Süheyl Eğriboz gibi sanatçıları da sonsuzluğa uğurladığımız bir yıldı 2014.

Herkesin yeni yılını kutluyor; başarıyla, sağlıkla ve “ilginç günler”le dolu bir 2015 diliyorum.,