29 Mart 2024 Cuma
İstanbul 14°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

85 yıl önceki uyarıya sarılmak!..

Mehmet Faraç

Mehmet Faraç

Eski Yazar

“Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar olacaktır!..” Büyük Atatürk’ün “umut” veren bu çok önemli sözü yalnızca cumhuriyetin kuruluş çabalarını ve önemini değil, aynı zamanda gelecekle ilgili çok yaşamsal bir hedefi ve vazgeçilmeyecek bir görevi de işaret ediyordu... Özellikle AKP iktidarı döneminde liboşluğun rantiye kulvarlarında değişim geçiren “Taraf” çevresindeki zerzevat solcuları ile kinci cumhuriyetçi zırzoplar Atatürk’ü hiçbir zaman anlamadıkları için, bu yaşamsal sözün onlar adına anlam ifade etmediğini biliyoruz... Zaten sözde “solcu” ve ilerici, hatta “aydın” geçinen ancak yaşamları boyu sola ve devrimciliğe ihanet eden o zavallılar, cumhuriyetin kararlılığını da vurgulayan bu sözü anlamış olsalardı, bugün hilafetçi rantiyeciliğin değil, Atatürk’ün cephesinde olurlardı...Yine “Atatürkçü” olduklarını düşündüğümüz kimi sosyal ve siyasal çevrelerle medya merkezlerinin de gericilik ve bölücülüğe yaranmak için bu sözden pek ders çıkarmaması da bir ideolojik yarayı kanatmaya ne yazık ki devam ediyor... Örneğin, adını Atatürk’ün koyduğu gazetelerde bile, “hikmeti kendinden menkul” kimi “kaz” çobanları, Atatürk ve cumhuriyetin faziletini gerçekten anlamış olsalardı, 40 yıl küfür ettikleri cemaatçilerin kucağına oturmazlardı!.. Velhasıl cumhuriyetin bugünlerde tökezlemesinin tek nedeni gericilik-bölücülük değil, aynı zamanda da ihanet liboşluğudur!..
Kırklareli’ndeki çığlık!..Cumhuriyetin “ilelebet payidar” olmasını önlemeye çalışan karanlık çarka ve figürlere bir kez daha niçin mi dikkat çektik?.. Çünkü önceki gün, Atatürk’ün yukarıdaki kaygıları da bize tam 1930’da anımsattığı Kırklareli’ndeydik...Küçük bir Anadolu kasabasını andıran kentin her köşesinde Atatürk’ün izi var... Belediye binasının duvarlarında, kentteki panolarda, Ata’nın kısa zaman geçirdiği tarihi konaklarda, gezdiği caddelerde ve meydanlardaki heykellerde... CHP’li Belediye Başkanı Mehmet Kesimoğlu bu aydınlık kenti daha modern bir yaşam alanı haline getirmek için çabalıyor... Ne güzel rastlantı ki, orada olduğumuz “20 Aralık” günü Gazi’nin kentte gelişinin 85. yıldönümüydü... Yoğun program nedeniyle ancak ayaküstü konuşabildiğimiz Kesimoğlu’ndan kente neler yaptığını dinleyemedik... İlk fırsatta dinleyeceğiz, yazacağız... Peki, Büyük Önder ne yapmıştı 20-21 Aralık günleri Kırklareli’nde?.. Arşivlere baktım ve hepimizi uyandırması gereken “çığlık” misali şu önemli konuşmasına da rastladım; “Arkadaşlar, çağdaş ve ileri bir toplum olmak zorundayız. Ülkemizi geri bıraktıran ne varsa hepsini değiştireceğiz, ortadan kaldıracağız. Onların yerine daha iyisini, daha yararlısını, daha güzelini koyacağız. Cumhuriyet yeni ve ileri fikirlerle beslenecektir. Devletimiz ileri bir devlet olacaktır.”
TGB ne yapıyor?..Aslında, her fırsatta “T”ürkiye’nin “G”eleceği “B”unlar diye tanımladığım TGB’nin düzenlediği panel için gelmiştik Kırklareli’ne... Aydınlık Genel Yayın Yönetmeni Deniz Yıldırım ve TGB Genel Sekreteri Sinan Sungur ile birlikte, kentin aydınlık yüzleriyle buluştuk... TGB’nin Kırklareli başkanı, üniversite öğrencisi olan Urfalı Hüseyin Demircan’da Kubilay genç-liğinin heyecanı da vardı... Cumhuriyete bağlı Trakya’nın bu güzel beldesinde, farklı kültürlerden gelen insanlar uygar, aydınlanmacı bir ortamda yaşama zorunluluğunun daha çok farkında... Ancak diğer kentlere oranla bu bölgede AKP’nin pek ağırlığı olmasa da, Kırklareli halkı da ülkenin genel siyasetinin yol açtığı burukluğu yaşıyor...TGB Genel Sekreteri Sinan Sungur konuşmasında, gençlik örgütlenmesini daha aktif hale gelmesi için çaba harcadıklarına dikkat çekti... Özellikle 30’dan fazla büyük üniversitede atılım halinde olduklarını belirten Sungur, “Oralarda biz etkili olmazsak PKK ya da IŞİD kuşatma yapıyor” diyerek TGB’nin cumhuriyet açısından ne kadar önemli olduğuna da vurguladı...Deniz Yıldırım ise daha çok medyanın yandaş-candaş ikileminde kirlendiği bir dönemde Aydınlık gazetesinin önemine dikkat çekti ve panel izleyicilerini de gazete tirajının artırılması kampanyasına destek olmaya çağırdı...
Kurtuluş Altıok’ta...TGB panelinde yaptığım konuşmanın içeriği yazının en başındaki tabloyu yansıtmayı da amaçlıyordu... Yani 85 yıl önce Kırklareli meydanında “cumhuriyet yeni ve ileri fikirlerle beslenecektir” diyen Atatürk’ün fikirlerinin, ülkenin bugünlerdeki karanlıktan kurtulmasında ne kadar yaşamsal olduğunu anlatmaya çalıştık... Ülkedeki gerici-bölücü kuşatmanın cumhuriyeti nasıl tahrip ettiğine dikkat çekerken, bu tür panellerde öne çıkan “peki çözüm nedir” sorusunu da yanıtsız bırakmadık... Ata’ya bağlı Kırklarelililere dedik ki; “Cumhuriyet kurulmadan önce, 1919’lardaki koşullar bugünden hiç de iyi değildi... Atatürk, o koşullarda bile aydınlanmacı bir cumhuriyet yaratabilmişse, çok önemli o deneyimin gelecek için ışık tutması da engellenemez... Gazi, rotayı Aydınlanma Devrimi’yle işaret ederken, cumhuriyetin ‘ilelebet payidar’ olacağını kanıtlayan reçeteyi de geleceğe miras bırakmıştı. Her siyasal örgütlenmenin ancak kendi çizgisinde başarıya gidebildiği bir dönemde, cumhuriyetçilerin iktidara ulaşması için de ulus olarak Altıok rotasına sarılmaktan başka çaremiz yok...”