25 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 16°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

AB Türkiye ile oynuyor!

Soner Polat

Soner Polat

Eski Yazar

A+ A-

Avrupa Birliği (AB)’nin 2017 yılı Türkiye İlerleme Raporu yayımlandı. Beklendiği gibi, raporda Türkiye’ye hakaret ve stratejik çıkarlarına saldırı dışında yeni hiçbir şey yok! Önceki raporların neredeyse fotokopisi çekilmiş... Sadece AKP’nin ürünü olan OHAL, Kanun Hükmündeki Kararnameler (KHK), yeni Cumhurbaşkanlığı sistemi üzerinde ilave eleştiriler eklenmiş. Konuyu yakından takip eden ve Türkiye gözlüğü takan herkes zaten başka bir şey beklemiyordu.

SALDIRI ALANLARI

Saldırı alanları arasında FETÖ ile mücadele yöntemleri, HDP’li vekillerin tutuklanması, PKK denetimindeki belediyelere kayyum atanması, PKK ile mücadelede aşırı şiddet kullanılması gibi bilinen konular yer alıyor. Kıbrıs ve Doğu Akdeniz’de Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY)’ne tam destek verilirken, Türkiye yerden yere vuruluyor. Ayrıca açık bir şantajla tehdit ediliyor. GKRY’nin istekleri göz ardı edildiği takdirde, 8 başlığın açılmayacağı ve açılmış dosyaların da kapatılmayacağı vurgulanıyor.

Türkiye’nin Ege ve Doğu Akdeniz’de komşularını ve AB üyelerini tehdit ettiği ve bunun da “barış ve istikrarı” riske soktuğu ifade ediliyor. AB Komisyonu’nun bu konuda Mart 2018’de Türkiye’yi uyardığı belirtiliyor. Tutuklu iki Yunan askerinin derhal serbest bırakılması talep ediliyor...

DİKKAT ÇEKEN KONULAR

Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) üzerinde sivil denetimin büyük ölçüde artırılması ve askeri mahkemelerin kaldırılması övgü alıyor. Ama yine de TSK ve MİT’in yeteri derecede TBMM tarafından kontrol edilemediğinin altı çiziliyor. Göçmen ve mülteci konularında büyük takdir topluyoruz. Yunanistan ve Bulgaristan ile yaptığımız işbirliği övülüyor ama bunun karşılığında Türk vatandaşları için serbest vize uygulamasına geçilmesi konusunda güzel bir nasihat çekiliyor.

“Ekonominin 2017 yılında yüksek bir büyüme oranı yakaladığı, ancak buna karşılık ciddi biçimde makroekonomik dengelerin bozulduğu” ifade ediliyor. Cari açık yüksek bulunuyor ve “açığın 2017’nin sonlarına doğru daha da arttığı” belirtiliyor. “2017’de enflasyonun iki rakamlı (yüzde 11,1) değerlere ulaştığı ve Türk lirasının değer kaybetmesinin fiyat istikrarı açısından kuşku doğurduğu” ifade ediliyor.

TÜRKİYE’DEN TEPKİLER

Türkiye’den bildiğimiz, alıştığımız, formatlanmış tepkiler yükseldi. AB Bakanı Ömer Çelik artık klasik hale gelen şu tepkileri verdi: “Türkiye AB değerlerinden hızla uzaklaşıyor.” söylemi siyasi bir yaklaşımdır. Türkiye birçok ülkeden daha Avrupalıdır. Fasılların açılmaması demek 18 Mart anlaşmasına (AB’nin Davutoğlu’nu kazıkladığı, ülkemizi AB’nin mülteci oteline dönüştüren anlaşma) bağlı kalmamak demektir. Türkiye’nin aday olma konusu bir kenara bırakılarak, komşuluk ilişkisi sürdürülemez! Adil ve ilkeli bir yaklaşım göremiyoruz. AB, sanki GKRY’nin esiri olmuş!

AB NİÇİN BU KADAR RAHAT?

Çünkü AB Türkiye’de sömürü düzeni kurdu. Ustaca manevralarla ekonomik olarak Türkiye’yi kendine bağımlı hale getirdi. Gümrük Birliği ile Türkiye’nin elini kolunu bağladı. AB’nin kazanımlarından doğrudan ya da dolaylı pay alan bir zenginler grubu yarattı. Bu grup siyaset üzerinde de etkin bir konuma geldi. AB lehinde kamuoyu oluşturmak için bütün kaynaklarını seferber etti. Bu grup TBMM’deki bütün siyasi partiler üzerinde az ya da çok denetim sağladı. Ayrıca siyasi olarak Avrupa-Atlantik sistem, Türkiye’yi AB yörüngesinde tutmayı temel hedef haline getirdi.

Bu nedenle AB, Türkiye’deki anlı şanlı siyasi partilerin, “kuru gürültü dışında” adım atamayacağını biliyor. Gürültünün 2-3 gün içinde fısıltıya dönüşeceğini görüyor. Bu temelsiz ve ufuksuz partilerin AB’ye ekonomik ve siyasi olarak meydan okuyamayacağını anlıyor. Her aşamada başka bir taviz koparıp, hiçbir şey vermeden yoluna devam ediyor. Türkiye ile kedinin fare ile oynadığı gibi oynuyor. Düşman kamp Varşova Paktı’nın bütün üyeleri AB’ye girmişken, NATO’nun en sadık müttefikinin kapıda bekletilmesinin ardındaki gerçekleri algılayamayanlar TBMM’yi doldurmuş durumda! Bütün ilgi alanı özlük hakları, kıyak emeklilik ve özel ayrıcalıklar olan ve en büyük kavgayı kırmızı pasaport için veren bu Meclis’in yapısı değişmediği sürece, AB’nin sömürüsü artarak devam edecektir.