24 Nisan 2024 Çarşamba
İstanbul 21°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

ABD ile ‘maskeli balo’ sürecek mi?

Ufuk Söylemez

Ufuk Söylemez

Eski Yazar

A+ A-

Irak’ın kuzeyinde ABD’nin istek ve planlarına uygun olarak “zuhur” ettirilen “Kukla Kürdistan’ın”, Suriye ayağında da bir “koridor” açılması yönünde çok ciddi ve vahim gelişmeler yaşanıyor.
Türkiye ise, “demokrasi-barış-özgürlük” gibi güzel ve modern kavramların arkasında gizlenen, bölünme Anayasasına, özerklik ve federasyona giden yolda, adım adım dönüştürülmeye ve kamuoyu oluşturulmaya çalışılıyor. Sayıları Wikileaks belgelerinde açıklanan, 3000’i aşkın “etki ajanı” ise, gazeteci-yazar, diplomat, akademisyen, sivil toplum örgütü yöneticisi, sağ ya da sol görünümlü parti mensubu vb. görüntüsü altında yoğun bir psikolojik harekât yürütüyor.
Türkiye’de milli güçlerin siyasi olarak dağınık olması, Meclis’te örgütlü olarak temsil olanağı bulamamaları, medyanın büyük bölümünün tam anlamıyla bir “mütareke medyası” gibi yayın yapması nedeniyle, Türk Milleti yaşanan “maskeli balonun” arka planını görmekte ve anlamakta zorlanıyor.

MÜSTEMLEKE DEĞİL MÜTTEFİKİZ!
Biz üzerimize salınan etki ajanlarıyla boğuşurken, ABD “Kukla Kürdistan” için tavizsiz ve kararlı tutumunu aynen hayata geçirmeye devam ediyor. Bu böyle gitmez. ABD ile hem müttefik olup, hem de PKK ile savaşta sonuç alamayız. Suriye’de Kürt koridorunu, yine ABD ile müttefik olarak önleyemeyiz. Diplomatik yollardan resmen ya da gayrı resmi biçimde, ABD’den Türkiye’nin hak-çıkar-egemenlik ve ulus devlet-üniter yapısına açıkça tehdit olarak gördüğü “Kukla Kürdistan” girişimlerine son vermesini açıkça talep etmeliyiz. 
Hem müttefik olup, hem askerimizin başına çuval geçiremeyeceğini söylemeliyiz. Türkiye’nin “demokratik” yollardan bölünme ve ayrışmasının taşlarını döşemeye çalışmaktan vazgeçmesini söylemeliyiz. ABD ile hem müttefik olup, hem de ABD tarafından kollanan ve korunan F tipi Cemaat görünümlü çeteyle mücadelede de başarılı olamayız. ABD’nin Soros ve benzeri sözde sivil toplum maskeli psikolojik harekat unsurlarını geri çekmesi, PKK/PYD/HDP ve Kukla Kürdistan’a destek vererek arka çıkmaktan vazgeçmesi, F tipi Cemaat görünümlü örgütü himaye etmemesi, Bunca yıllık müttefiklik ilişkisini müstemleke ilişkisi olarak gören davranışlardan acilen vazgeçmesi söylenmelidir.

ÖNCE ANLATILIR, SONRA NOTA VERİLİR
ABD Büyükelçisi John Bass’ın geçen gün tepkileri yumuşatmak için yaptığı “PYD’ye beklentileri iletiyoruz” yollu açıklamasının, ABD’nin uygulamalarıyla örtüşmediği ortada. ABD Büyükelçisinin bu konuda söyledikleriyle, ABD’nin bölgede yaptıklarının tamamıyla farklı olduğu aşikar. 
Böyle iki yüzlü, riyakar ve maskeli bir “dostluk ve müttefiklik” anlayışının sürdürülebilir olmadığı, bu “maskeli baloya” artık son vermenin zamanının geldiği anlatılmalıdır. “Sevr dayatmasını” reddetmiş, bağımsızlık mücadelesi vererek, Kurtuluş savaşıyla kurulmuş olan Cumhuriyetin ve Türk Milletinin bir kabile ya da çadır devleti olmadığı hatırlatılmalıdır. Eğer yine laftan anlamaz, diplomatik- resmi ve gayrı resmi uyarı ve taleplerimizi yine önemsemez ise yapılacak şey ABD’ye bu konuları içeren bir “nota” verilerek, tüm dünyayla ve milletimizle bu durumu paylaşmaktır. Ben çeşitli konuşma ve konferanslarımda muhalefete “Hem Sorosçu, hem Atatürkçü olunmaz” diyordum.
Şimdi de ABD’ye hem “Kukla Kürdistancı”, hem de “Türkiye ile müttefik” olunamaz ve kalınamaz diyorum.
Bu “maskeli balo” artık milletin aklıyla ve çıkarlarıyla açıkça alay eder bir noktaya gelmiştir.
Bu yolda, biraz cesaret, biraz dirayet gösteren ve gösterecek olanları, bizler de- bu millet de, kararlı bir biçimde destekler ve yalnız bırakmayız.
Yeter ki, bağımsız Cumhuriyetimizin bütünlüğü ve Milletimizin birliği korunabilsin.