19 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 15°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

ABD'nin yaptırımlarını komşularımızla aşarız

Emekli Hava Pilot Tümgeneral Beyazıt Karataş’la 3 soru 3 yanıt...

ABD'nin yaptırımlarını komşularımızla aşarız
A+ A-

1) ABD, Rusya’dan S-400 Uzun Menzilli Yüksek İrtifa Hava Savunma Sistemi alması durumunda Türkiye'yi F-35 programından çıkartmakla ve CAATSA yaptırımlarıyla tehdit etmektedir. CAATSA nedir, neleri kapsamaktadır?

Türkiye’nin Rusya’dan Uzun Menzilli Yüksek İrtifa Hava Savunma Sistemi almasına karar vermesi ve S-400’lerin teslim tarihinin yaklaşması, ABD’nin şantaj ve tehditlerini daha sıkça dile getirmesine neden olmuştur. ABD’nin Türkiye’yi F-35 programından çıkartmakla kalmayıp politik, ekonomik ve askeri yaptırımlarla silah ambargosu uygulamakla tehdit etmesine yönelik gelişmeleri, yaklaşık 2.5 yıldır anlatıyor ve yazıyoruz. 06 Haziran 2019 tarihinde ABD Savunma Bakan Vekili Patrick Shanahan tarafından Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’a gönderilen “paçavra hükmündeki” son mektup içeriğinde, S-400 alması durumunda Türkiye’nin F-35 programından çıkartılacağı “ültimatom” verilerek tekrarlanmıştır.

F-35 Mutabakat Muhtırası ile F-35 Mali Yönetim Esasları Dökümanları içerisinde yer alan maddelerde S-400 alırsanız F-35 programından çıkartılırsınız diye bir madde yoktur. ABD’nin bu tehditlerini uygulayabilmesi için F-35 Mutabakat Muhtırası yerine ABD'nin Düşmanlarına Yaptırımlarla Karşı Koyma Yasasını (CAATSA-Countering America's Adversaries Through Sanctions Act) uygulayacağı çok net olarak görülmektedir. Bu nedenle CAATSA’ya daha yakından bakarak özet bile olsa içeriğini anlamaya çalışalım.

ABD
ABD'nin Düşmanlarına Yaptırımlarla Karşı Koyma Yasası (CAATSA)

CAATSA, ABD Temsilciler Meclisinde ve Kongresinde kabul edilmiş ve 02 Ağustos 2017’de Başkan Donald Trump tarafından imzalanarak uygulamaya girmiştir. Üç ana başlık ve 334 bölümden oluşan CAATSA, özetle ABD tarafından çeşitli tarihlerde İran, Rusya ve Kuzey Kore’ye yaptırımlar için hazırlanan farklı yasaları tek bir yasada toplamayı ve yaptırımlarını güçlendirmeyi hedeflemiştir.

Yasayı imzaladıktan sonra yaptığı yazılı açıklamada Trump özetle, “Bugün H.R.3364 CAATSA’yı imzaladım. Yasanın önemli hataları olduğunu, bu yasayı onaylama konusunda acele eden Kongrenin, açıkça anayasaya aykırı hükümler içeren maddeleri kabul ettiğini” ifade etmiştir. Başından itibaren açıklamaya çalıştığımız konu, ABD kendini Dünyanın hakimi olarak görmekte çıkardığı sözde yasalarla baskılarını sürdürmek istemektedir. Elbette mevcut ABD Başkanları da bu imparatorluğun kralı olarak kabul edilmektedir. Aynaya baktıklarında kendilerini dev aynasında ve farklı gören ABD Başkanları için 18 Haziran 2018 tarihli Time Dergisi güzel bir kapak fotoğrafıyla cevap bulmaya çalışmıştır.

18%20Haziran%202018%20Tarihli%20Time%20Dergisi
18 Haziran 2018 Tarihli Time Dergisi

CAATSA ABD Başkanına yasa kapsamına giren kişi veya kurumlara karşı yasada yer alan 12 yaptırımdan en az beşini uygulamaya koyma yetkisi vermektedir. CAATSA’nın sadece İran, Rusya ve Kuzey Kore’ye değil, bu ülkelerle ticaret yapan şirketlere, şahıslara, dolayısıyla da Türkiye’ye karşı da uygulanacak olmasıdır. Uygulama yetkisi büyük ölçüde yürütmenin başı olan Başkan’a bırakılmış ama içeriği Türkiye dahil pek çok devleti etkileyecek mahiyettedir.

Her şeyden önce CAATSA ABD’nin egemenlik alanının keyfi olarak genişletilmesi anlamına gelmektedir. CAATSA, İran, Rusya ve Kuzey Kore için başta siyasi, ekonomik ve askeri yaptırımların tamamını kapsamakta olup, yasa içerisinde hemen hemen olmayan madde yoktur. ABD kendi tercihlerini bu yasayla da bir kez daha diğer devletlere dayatmaktadır. Yani insan hakları ve demokrasiden söz eden ABD yemeden, içmeden, uyumadan, hergün yeni bir yaptırım yasası çıkarmaktadır.

Sonuç olarak; Ağzıyla kuş tutsa bile Türkiye’nin; Mevcut jeostratejik konumu, jeopolitik ortamı, Rusya ve İran ile ticareti dikkate alındığında S-400’leri almasa bile başka bahaneler öne sürülerek ABD’nin siyasi, ekonomik ve askeri yaptırımları ile geçmişte olduğu gibi önümüzdeki dönemde de karşı karşıya kalacağı görülmektedir. Birçok yorumcu 2017 yılında imzalanan CAATSA için daha önceki tarihlerde Türkiye-Rusya arasında yapılmış anlaşmalar varsa örneğin Türk Akımı ve Nükleer Santral yapımı gibi projeleri kapsamayacağı anlamında değerlendirmelerde bulunmaktadır. Şahsi görüşüm, ABD eğer işine gelmiyorsa Rusya, İran hatta CAATSA kapsamında olmasa bile başka mevcut yasalar veya yeni yasalar çıkartarak Çin dahil bu ülkelerle Türkiye’nin “Milattan Önce (M.Ö.)” imzalanmış anlaşmaları da olsa siyasi, ekonomik ve askeri ilişkilerinin geliştirilmesini istemeyecek, belli bir seviyede tutmaya çalışacaktır. ABD’nin yaptırımları uygulaması sırasında tek başına hareket etmeyeceğini, NATO Ülkelerinin büyük bir bölümünün yanısıra Körfez Ülkelerinin de destek vereceğini unutmamak gerekir. ABD’nin yaptrımlarına Türkiye’nin tek başına karşı koymasını beklemek yanlış olacaktır. Türkiye’nin; Rusya, İran, Çin ve diğer Komşu Ülkelerle işbirliği yapması hayati önem taşımaktadır. Bu işbirliğinin temelini isteseniz de, istemenizse de Türkiye’nin Suriye ile ilişkilerini yeniden başlatmak oluşturacaktır.


2) ABD tarafından Türkiye’ye karşı uygulanabilecek olası bir silah ambargosu durumunda yapılabilecek karşı müdahaleleri anlamak açısından, Türkiye’deki NATO ve ABD varlığının son durumu nedir?

ABD’nin, Rusya’dan S-400 alırsan F-35 Programından çıkartıp CAATSA yaptırımlarını uygulayacağım tehdit ve şantajı, 1974 Kıbrıs Barış Harekatı sonrasında olduğu gibi Türkiye’ye silah ambargosu mu uygulayacak? Sorusunu beraberinde getirmiştir. Bu gelişmeler haklı olarak Türkiye’nin karşı adımlar olarak neler yapabileceğini Ülkemizde bulunan NATO ve ABD Varlığını tekrar gözden geçirme ihtiyacını ortaya çıkarmıştır.

Öncelikle bir yanlış algıyı düzeltelim. Türkiye’de herhangi bir NATO üssü veya ABD üssü yoktur. NATO ve ABD varlığı vardır. Türkiye’nin antlaşmalar gereği NATO veya ABD’nin kullanımına tahsis ettiği yerler vardır. Yani Türkiye ev sahibi ülke olarak istediği anda tahsis edilen üs, birlik ve yerleri NATO ve ABD’nin kullanımına kapatabilir.

Aydınlık Gazetesi Değerli Okurları için hazırlanmış 12 Haziran 2019 tarihi itibariyle güncellemeleri yapılmış, doğruluk oranı en yüksek Türkiye’deki NATO ve ABD Varlığı, haritada olduğu gibidir. ABD’nin IŞİD ile mücadele kapsamında gelen ve görev süresi bitip Türkiye’den ayrılan önemli 2 birliği (MAK-HIMARS) “yıldız” ile işaretlenmiş olup, haritada yer almaktadır.

T%C3%BCrkiye%E2%80%99deki%20NATO%20ve%20ABD%20Varl%C4%B1%C4%9F%C4%B1%20(G%C3%BCncelleme%3A%2012%20Haziran%202019)
Türkiye’deki NATO ve ABD Varlığı (Güncelleme: 12 Haziran 2019)

Öncelikle 1951 yılından günümüze kadar Türk-Amerikan ilişkilerinde önemli bir yer tutan, 1954 yılında yapılan ilk anlaşmadan, 1969 yılında imzalanan gizli anlaşmaya, 1974 Kıbrıs Barış Harekatından sonra ABD tarafından 1975 yılında Türkiye’ye uygulanan ambargoya, hemen takiben yine 1975 yılında Türkiye tarafından ABD kullanımındaki üs/tesislerin kapatılmasına, 1980 yılında imzalanan Savunma Ekonomik İşbirliği Anlaşması (SEİA) ile kullanımına devam edilen Türkiye ve Amerika tarafından ortak/müşterek kullanılan İncirlik Hava Üssü ile ilgili bilinmesi en önemli bilgi, halen ABD uçaklarından atılabilen “50 adet B61-12” tipi termonükleer bombaya ev sahipliği yapmasıdır.

ABD'nin yaptırımlarını komşularımızla aşarız - Resim : 4
B61-12%20Termon%C3%BCkleer%20Bombas%C4%B1%20ve%20Par%C3%A7alar%C4%B1
B61-12 Termonükleer Bombası ve Parçaları

Diğer dikkatinizi tekrar çekmek istediğim husus, Aralık 2011 ayı ile başlayıp Ocak-Şubat 2012 aylarında NATO maskesiyle Malatya/Kürecik’e konuşlandırılan aslında İsrail’in güvenliğine katkı sağlamak, öncelik İran olmak üzere gerektiğinde Rusya’yı izlemek için konuşlandırılan uydu fotoğraflardan da rahatlıkla görebileceğiniz gibi kendi evi gibi yerleştiği sözde NATO Füze savunma Radarıdır.


ABD'nin yaptırımlarını komşularımızla aşarız - Resim : 6

ABD'nin yaptırımlarını komşularımızla aşarız - Resim : 7

Sonuç olarak; ABD’nin sözüm ona Türkiye’yi hizaya getirmek için geçmişte olduğu gibi gelecekteki olası askeri yaptırımlarına karşı neler yapabileceğimize işaret eden “Türkiye’deki NATO ve ABD Varlığının” güncel durumunu açıklayarak bir başlangıç yaptığım konuları, önümüzde günlerdeki gelişmelere bağlı olarak yeniden ele alacağımızdan şimdilik burada noktalamak istiyorum.


3) Geçen haftaki yazınızın içinde son 60 yılda Türkiye-ABD arasındaki krizlere ilişkin ilgi çeken bilgiler paylaşmıştınız. Bu değerlendirmeyi yapmaya neden ihtiyaç duydunuz?

12 Haziran 2019 tarihli yazımda, öncelikle S-400 alırsan F-35 vermem tartışmalarını ABD’nin başlattığını ifade etmiştim. S-400’lere ilişkin tartışmayı başlatıp yanlış zemine çeken ve Türkiye’ye tehditler savurmaya kalkan ABD’dir. ABD’nin F-35’leri tartışmaya açarak uçakların eksikliklerinin ortaya çıkmasına, eski defterlerin açılmasına, unutulan/unutturulan konuların hatırlatılmasına ve kamuoyu tarafından yakından takip edilmesine imkan tanımıştır. ABD tam da bunu yapmış, tekrarlıyorum çok da iyi olmuştur.

Yine aynı yazım içerisinde, o zaman ABD’nin kesin olarak içerisinde yer aldığı ve/veya destekledikleri olmak üzere son 60 yılda Türkiye-ABD arasındaki krizlere ilişkin bir kısmı unutturulan, bir kısmı ise hiç konuşulmayan tüm krizlere ait düşüncelerimi genişletilmiş şekliyle yazmış, sosyal medyada paylaşmış ve tartışmaya açmıştım.

Geniş ilgi gören bu paylaşımım sonrası yeniden düzenlediğim şimdilik toplam 23 adet ile sınırladığım görselini de hazırladığım krizlere ilişkin yazımı, S-400 almazsak ABD ile tüm problemlerin çözülebileceğini inanan ve Türkiye’nin bölünmesini “ver kurtul” zihniyeti ile savunanlara cevap olarak kabul edebilirsiniz.

ABD'nin yaptırımlarını komşularımızla aşarız - Resim : 8

Son 60 Yılda Türkiye-ABD Arasındaki Krizler (Güncelleme:12 Haziran 2019/Toplam: 23 Adet):

- 1960 İncirlik Kalkışlı U-2 Casus Uçağı Krizi.

- 1962 Jüpiter Füzeleri Krizi.

- 1964 Lyndon B. Johnson Mektubu Krizi.

- 1974 Haşhaş Ekimi Krizi.

- 1974 Kıbrıs Barış Harekatı Krizi.

- 1975 ABD Silah Ambargosu Krizi.

- 1975 Türkiye’nin 21 Üs/Tesisi ABD Kullanımına Kapatması Krizi.

- 1975 Ermeni ASALA Terör Örgütünün Desteklenmesi Krizi.

- 1984 ABD’nin PKK Terör Örgütüne Desteği Krizi.

- 1991 Birinci Körfez Harbi ve Çekiç Güç Krizi.

- 1992 TCG Muavenet Muhribinin Vurulması Krizi.

- 2003 Irak Tezkeresi’nin Reddi Krizi.

- 2003 İkinci Körfez Harbi ve Irak’ın İşgali, Irak’ın Kuzeyi ile PKK Desteği Krizi.

- 2003 Süleymaniye Olayı (Çuval) Krizi.

- 2011 Suriye İç Savaşı ve PKK/KCK, PYD/YPG Desteği Krizi.

- 2013 Çin FD-2000 Hava Savunma Sistemi Tedariki Krizi.

- 2016 15 Temmuz Darbe Girişimi ve FETÖ/PDY Krizi.

- 2016 Pastör Andrew Craig Brunson’ın Tutuklanması Krizi.

- 2017 ABD Büyükelçilik/Konsolosluk Çalışanlarının Tutuklanması Krizi.

- 2017 Halk Bankası Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla’nın Tutuklanması Krizi.

- 2017 Türk Vatandaşlarına Uygulanan Vize Krizi.

- 2017 Rus S-400 Hava Savunma Sistemi Tedariki Krizi.

- 2019 ABD Savunma Bakan Vekili Patrick Shanahan Mektubu Krizi.

Son Dakika Haberleri