18 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 19°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

ABD’ye direnmek mi ona teslim olmak mı?

Mehmet Yuva

Mehmet Yuva

Gazete Yazarı

A+ A-

Tarihin vicdan boyutu ile ilgili kanununu paylaşayım. Objektif tarih analizi yapabilmek için öğrencilerime temel bir metot tavsiye ediyorum. Gerçeğin merkezine en kabil yaklaşabilmek için hâkim sınıf, tabaka veya zümrenin penceresinden dünyaya bakan, o âlemi anlatan tarihi öğrenin. Ardından mahkûmların yani en alttakilerin zaviyesinden bakan, yazan, anlatan tarihi okuyun. Sonra bir kıyaslama ve muhakemeye tabi tutun. Akademik, tarafsız veya her iki tarihi anlayışı elekten geçiren medrese mensuplarının tarihini belleyin. Sizi hakikate en yakın noktaya getirecek yol budur.

ESAD'A VASİYET: MİLLİ VE SOL

Bardağın yarısı dolu yarısı boş. Tercih ve muhakeme senin. İster sadece doluyu ister sadece boş olan kısmı görmek istersin. Ortası da var bu işin. Hem doluyu hem de boşu anlatabilirsin. Kararı vicdanı cüzdana satmamışlara bırakırsın. Sever veya sevmezsin, yanında yer alır veya almazsın, savunur veya savunmazsın, kahraman veya katil diyebilirsin ama yiğidi öldür hakkını yeme. Baba Esad’ın oğul Esad’a vasiyetiydi; “ABD’ye direnmek ona teslim olmaktan daha karlıdır. Milli, yerli ve sol ol.”
Emperyalizm çağında milli ve yerli olmak Altı Ok’un tunç yasasıdır. Bu gerçeğe uygun konumlanmak olmak veya olmamaktır. Başta Mustafa Kemal CHP’nin kurucu kadroları milli ve yerli olduğu için vatan savaşını kazanabildi. Sevapları ve hataları ile Mustafa Kemalin çizgisine sadık kalan CHP son sittin senenin en milli ve yerli Türkiye’sini inşa edebildi. Milli ve sol çizgiden uzaklaştıkça Türkiye’nin esaret altına girdiği ve iflahının kesildiği gerçeğini basiretsiz olmayan her- kes görebilir. Bir önceki yazımızda bir tespitimizi paylaşmıştık; Özellikle ülkemizde, devletin, siyasi parti, örgüt, STK, sendika ve bireyin kim olduğunu, içte ne yapmak istediğini, karakterini ve hedefini belirleyen ana kıstas bölgemizde yaşanan gelişmelere karşı takındığı tavırdır. Söylem ve eylemlerindeki samimiyeti ölçen terazidir.

BAHÇELİ'NİN SON ÇIKIŞI OLUMLU

Kıran kırana bir Türk-ABD savaşı içindeyiz. Sol cenahta “faşist” ve “kafatasçı” diye bilinen MHP’nin Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin partisinin grup toplantısında yaptığı dünkü konuşmasını dinleyiniz. Suriye ile ilgili yaptığı tespitleri, ABD’nin tahripkâr amaçlarını anlatan ifadeleri, FETÖ ve PKK ile ilgili açıklamaları, ortak düşmana (ABD) karşı Rusya, İran ve Suriye ile aynı blokta birlikte hareket etmenin zaruriyetine işaret etmesi, adalet sistemi üzerine ortaya koyduğu kaygılara milli ve yerli olan bir solcunun onay vermemesi mümkün mü? Faşist, ırkçı, mafya ve illegal yapılar söz konusu olduğunda, Irak’ta Musul ve Kerkük’e, Suriye’de Halep’e plaka numaraları verildiğinde en ağır biçimde eleştirdiğimiz MHP’nin Suriye ile ilgili bu tavrını olumlu bir adım olarak görmek gerekmez mi? Evet temkinli yaklaşılmalı ve sütten ağzımız yandığı için yoğurdu yani Devlet beyin açıklamalarını üfleyerek tatmalıyız.
Erdoğan, BOP içinde görev üstlendi veya üstlenmek zorunda kaldı. Milli ve yerli olmayan devşirme ve emperyalizm ile uyumlu Müslüman Kardeşler Örgütünün mensubuydu veya mensubu olmak zorunda kaldı. ABD, İsrail, Suudi ve şürekâsı ile aşna fişne olmuştu veya olmak zorundaydı. FETÖ ve PKK ile yürüdü veya yürümek zorunda kaldı. Ekonomik sahada, eğitim alanında, ama özellikle dış politikada bir facia yaşattı veya bunu engelleyecek iktidara sahip değildi. Hele ki, Suriye konusu ve köhnemiş mezhepçilik temelli politikalarda tam bir felakete imza attı. Gaybı şüphesiz Allah ve dar bir kesim bilir.

PKK-YPG'YE VURDUKÇA KAZANIRSIN

Erdoğan’ın gizli bir ajandası mı vardı yoksa mecburiyetler mi onu bu noktaya getirdi çok önemli değil. PKK-YPG’ye vurdukça kazandığını biliyor. FETÖ’nün üzerine gittiği oranda kabul görüyor. ABD’ye vurdukça gönüllerde kanayan yaraya merhem oluyor. İsrail’e karşı kükredikçe şahlanıyor. Rusya ve İran’a yaklaştıkça sempati topluyor. Hele bir Şam ile kucaklaşsın bunun yaratacağı sinerjiyi siz o vakit görün. Erdoğan’da bunu biliyor ama yolda temizlemesi gereken omuzlarında taşıdığı yükler var önce onlardan kurtulmak istiyor. Afrin hususu hem kendisine hem de Suriye’ye (Esad’a) büyük yarar sağlayacak.

Muhalefet bu işlerin neresinde bilen, duyan ve gören var mı? CHP yönetiminin Afrin ile ilgili resmi bir beyanatı oldu mu? ABD ve sahadaki taşeron örgütlerine karşı resmi bir deklarasyonu oldu mu? ABD’nin silahlı gücü YPG-PKK için onurumuz diyen HDP’nin milli, yerli ve sol olması ihtimali dahi var mıdır? Bu hasletlerin olabilmesi için yegane şartın Emperyalizm, Siyonizm ve Vahhabizm’e karşı tavır olduğunu bilmez mi? İyi Parti’nin bu sıcak konularla ilgili milli ve yerli resmi beyanatını duyan oldu mu? Kıran kırana Türk-ABD savaşında nerede duracaklar? Bu savaş patlak verdiğinde bu Erdoğan ile ABD arasındaki çelişkidir bu vatan değil saray savaşı mı diyecekler? Damat Ferit Paşalara mı dönüşecekler?
Rusya Savunma Bakanlığın, “nezaketsiz bir üslup ve diplomatik temayüllere aykırılık” arz etmesine rağmen, hükümeti es geçerek Genelkurmay ve Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanlığı’na hitaben “uyarı” mahiyeti taşıyan bir mektup göndermişti. Bu mektubun tesiri, ABD’nin YPG-PKK’dan ordu kurma ve siyasi özerklik sağlama çabası dananın kuyruğunu koparmaya vesile oldu. Buna binaen; TSK, İdlib’ten ziyade Afrine ve Fırat’ın Doğusuna odaklanacak. Suriye Silahlı Kuvvetleri’nin İdlib’te önü açılacak

Suriye Silahlı Kuvvetleri (SSK) ve Rusya’nın İdlib ve diğer bölgelerde farklı isimlerle bukalemun gibi kimlik değiştiren el-Nusra ve şürekasını yok etmesi sağlanacak. TSK katkıda bulunacak.
Afrin operasyonu ÖSO çatısı altında birleşen kuvvetlerle yapılacak. Bu Suriye için de hayırlı olacak. Zira iki çömlek ÖSO ve YPG birbirini kırsın olacak. En nihayetinde benim teröristim senin teröristinden daha iyidir mantığı, vekâlet savaşlarının piyonları rafa kaldırılacak. Esas kuvvetler karşı karşıya gelecek. TSK, SSK, Rusya ve İran tetiğe dokunmadan sadece kararlı bir duruş sergilediği takdirde ABD’nin bu pazarda ekmeği olmayacak.
Afrin operasyonu Suriye Silahlı Kuvvetleri (SSK) Fırat’ın Doğusu’nda daha rahat hareket etme imkânı sunacak. TSK’nın Fırat’ın Doğusu’nda tasarladığı operasyonun gerçekleşmesi halinde YPG ve ABD üsleri o bölgede tutunamayacak.
Bunun dışında kalan çözümler ve ajandalar intihar ve felaket getirir. Bu sebeple milli, yerli ve sol olan muhakkak desteklenmeli ve kazanmalıdır.