25 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 20°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

ABD’nin Ankara’daki adamı

Rıza Zelyut

Rıza Zelyut

Eski Yazar

A+ A-

Ahmet Davutoğlu’nun Başbakanlık görevini bırakacağı Perşembe günü netleşince, bu durum, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaptığı bir “Saray Darbesi” olarak yorumlandı.
Siyaseti 50 yıla yakındır yakından izleyen birisi olarak, bu gelişmenin öyle basit olmadığını biliyordum. Bu yüzden olayın uluslararası bir boyutunun bulunduğunu gösteren “Davutoğlu-FETÖ Çizgisi” başlıklı bir yazı yazdım. Perşembe gecesi de Ulusal Kanal’da bu görüşümü ayrıntılı olarak anlattım. Bana göre; Davutoğlu, ABD’den gelen işaretlere göre hareket ediyordu. Kendisi; bir yandan Fethullahçı Terör Örgütü’ne koruyuculuk yapıyor bir taraftan da PKK ile yeniden görüşmeleri başlatmak için zemin yaratıyordu. ABD’nin ve Avrupa’nın Davutoğlu’nu Tayyip Erdoğan’a karşı desteklediği açıktı. Bölücü ve gerici planlarını onun üstünden yürütmeye çalışıyordu.

NEFRET KÖRLÜĞÜ
Erdoğan nefreti ile dolu olan bazıları bu yorumumu beğenmedi. FETÖ’cülerin medyadaki uzantıları da demokrasiye darbeden söz ettiler. Ama kısa bir süre sonra ABD’den yapılan açıklamalar ne kadar haklı olduğumu ortaya koydu. ABD’nin politik bakış açısını gösteren Freign Policy Dergisi’nde, Davutoğlu’nun görevden ayrılması “Amerika, Ankara’daki adamını kaybetti!” diye yorumlandı.
Bu kadarla da kalmadı. Avrupa Birliği, Davutoğlu ile çok iyi çalıştıklarını açıkladı.
Davutoğlu’nun Amerikan planlarının adamı olduğunu, PKK’nın Kandil’deki elebaşılarından Duran Kalkan’ın açıklamaları daha da netleştirdi. “AKP üzerinde, Tayyip Erdoğan’ın ve ABD’nin ciddi bir çekişmesi ve mücadelesi var.” diyen terör elebaşısı, PKK’nın üstüne giden Türkiye’ye ABD’nin bunu durdurması için baskı yaptığını, Davutoğlu’nun kabul ettiğini ama Erdoğan’ın buna karşı çıktığını da satır aralarında açıkladı.
Şimdi diyorlar ki: Sen, Davutoğlu’nu böyle kötüleyerek Erdoğan’a destek olmadın mı?
Merak etmeyin, sömürgecilerin örgütü PKK ile FETÖ etkisizleştirildikten sonra sıra Tayyip Erdoğan gericiliği ile doğrudan mücadeleye gelecektir.
Aydınlık’ın tarihi bunun tarihidir...

YENİ DENİZ GEZMİŞLER
Deniz Gezmiş kardeşim 6 Mayıs 1972’de idam edildi. Mustafa Kemal yolunda yürüdüğü için... Türk halkının çıkarlarını ABD’ye ve uşaklarına karşı savunduğu için...
Onların o günlerde yaptığını bugün Mehmetçik Güneydoğu’da yapıyor... Düşünün ki Ankara’da çalışırken dilekçe verip Güneydoğu’ya gidiyor. Orada, ABD’nin paralı askeri PKK’lı teröristlerle çarpışırken şehit oluyor...
Analar, babalar, kardeşler! Silin gözyaşlarınızı!
Bu oğullarınız yeni Deniz Gezmişler!
Yeni Deniz Gezmişler, bu şehitlerdir...
Tümünün anısı önünde saygıyla eğiliyorum.

BATILI KONSOLOSLAR BENİ NİYE TAKİP ETMİYOR?
Gazeteciler Can Dündar ve Erdam Gül ile ilgili olarak ABD’nin ve Avrupa’nın ne kadar duyarlı davrandığını görüyorsunuz. Biliniz ki bunların derdi basına baskıyı eleştirmek değil, kendi gazetecilerini korumaktır.
Bir örnek vereyim: Şu an İstanbul 9. Asliye Ceza Mahkemesi’nde hapis cezasıyla yargılanıyorum. Atatürk’e iftira atan, hakaret eden Rizeli Şevki Yılmaz’a 14.08. 2015 tarihli Aydınlık’ta, “Rize Dönmesi Şevki Atatürk’e Laf Söyleyemez” başlıklı yazımla hak ettiği cevabı verdiğim için...
Basın Savcısı Emin Aydinç beyefendi de Şevki Yılmaz’a hak verdi... Atatürk’e sövebilirsin ama ona küfredene cevap veremezsin... Bu yüzden, yarın saat 11.00’da ikinci duruşma yapılacak.
Amerikan ve AB konsolosları bu davayı asla görmediler. Görmezler de... Erdoğan zihniyeti kafamızı kesse alkış tutarlar. Tıpkı Ergenekon ve Balyoz tuzaklarını alkışladıkları gibi...
Sadece bu da değil... 10 Mart 2010 tarihindeki Güneş Gazetesi’nde Erzurum özel yetkili savcısı Osman Şanal’ı eleştirdim diye 16 ay hapis cezasına çarptırıldım. Avrupa ve Amerika’daki basın kuruluşları bana mısın bile demediler. FETÖ’cülerin ipliğini pazara çıkartıyoruz ya, çok kızıyorlar...
Atatürkçüler ve yurtseverler buyurun; yarın, Şevki Yılmaz’lara ve sömürgecilere karşı hep birlikte söyleyelim söyleyeceklerimizi...