29 Mart 2024 Cuma
İstanbul 18°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

ABD’nin ‘Büyük Sopa’ ideolojisi ve ‘Kürdistan’

Mehmet Yuva

Mehmet Yuva

Gazete Yazarı

“Yumuşak konuş ama yanında büyük bir sopa taşı” sözü ABD’nin 26.cı devlet başkanı Theodore Roosevelt’ e (1901-1909) ait. Theodore Roosevelt ABD’nin 32. Devlet başkanı Franklin Roosevelt’in (1933-1945) beşinci batından kuzenidir. İngiltere’nin kendisinden yeni kopmuş ve bağımsız bir devlet olmuş ABD’yi 1812 savaşında yenmesi ve ABD’nin o dönemki başkenti Philadelphia’yi işgal ederek Kongre’yi ateşe vermesi derin bir travma yarattı.
Olaydan 36 sene sonra doğan Theodore Roosevelt yenilginin en büyük sebeplerinden birisi olarak deniz askeri kuvvetin yeterli olmamasına bağladı. ABD’nin güçlü bir deniz askeri ve ticari filosu olmadan dünyada söz sahibi etkin bir emperyalist devlete dönüşemeyeceğine inandı. Bu sebeple Deniz kuvvetlerini inşa etme sürecinde aktif bir rol oynadı. 25.ci devlet başkanı William McKinley (1897-1901) döneminde Bahriye Bakanlığı yardımcılığına atandı.

ŞAHİN ASKERLER TABURU
1898’de görevinden istifa ederek “kaba-sert-haşin askerler” anlamına gelen ‘Rough Soldiers’ birliğini kurdu. Maceraperest, yayılmacı ve talancı zihniyetle donanmış yüzlerce kişiden oluşan bu süvari birliği ABD ordusunun ilk öncü keşif askeri teşkilatıdır. Bu birlik ABD’nin ilk deniz ötesi sömürge işgal projelerinde önemli görevler üstlendi.
ABD’nin sömürge zihniyetinin zirve yaptığı tarih 1898’dir. Bu zihniyetin bir dışa vurum örneği Küba ve Filipinler’dir. Atlantik okyanusunda yer alan Küba ve Pasifik okyanusunda bulunan Filipin adaları yüzyıllardır İspanya sömürge imparatorluğu altında yaşamaktaydı.
Zengin şeker kamışı ve tütüne sahip Küba, Haiti ve Dominik Cumhuriyetleri gibi yakın ve Latin Amerika ve Güney Amerika kıtası için uzak diyarlara yayılmak için ABD’nin iştahını kabartan bir mekân olarak telakki edildi. Filipin ise başta Japonya, Kore, Çin ve Uzakdoğu Asya coğrafyasına giden önemli bir köprü ve üs olarak görüldü. Her iki diyarın halkı İspanya sömürge işgalinden kurtulmak için isyan halindeydi.

YUMUŞAK KONUŞAN ABD!
Emperyalist hedefin ABD kamuoyu tarafından benimsenmesi ve işgal edilecek bölgelerde yaşayan halkların ikna olması için “yumuşak konuş” tabirinin mucidi Theodore Roosevelt, “halkların kendi kaderini bağımsız tayin hakkı” ve “kahrolsun Avrupa sömürgeciliği” sloganlarını çok iyi istismar etti. Ancak ABD’nin ispanya ile ilişkileri gayet iyi idi ve savaş için bir gerekçe üretilmeliydi.
Küba, Ocak 1898’de İspanya’ya karşı ciddi ayaklanmalara sahne oldu. “Adadaki ABD ticari çıkarlarını korumak amacıyla” 15 Şubat 1898’de Küba’nın Havana limanına 400 bahriyeli taşıyan savaş gemisi “Main” gönderilir. O akşam ABD marifetiyle savaş gemisinde şiddetli bir patlama meydana gelir. 260 asker ölür. İspanya dostu ABD’ye ortak tahkik komisyonu oluşturulmasını önerir. Ancak ABD medyası ve siyasi otorite gece yarısından sonra hâsıl olan patlamanın arkasındaki gücü keşfetmiştir: İspanya. Birkaç saat içinde Kongre toplanır ve Başkan McKinley’e savaş ilan etme yetkisi verir. Küba halkı ve silahlı isyan kuvvetleri “Viva McKinley” sloganlarıyla “esaret altında yaşayan ve bağımsızlık ateşi ile yanan Küba halkının dostu” kabul ettiği ABD müdahalesini selamlar.
Ancak azınlıkta kalan aklıselim Kübalı aydının “ölümle korkutup sıtmaya razı olmanın” ölümden daha korkunç sonuçları olacağını söylemesi o hamasi ortamda birçok kimseyi ikna etmez. ABD’nin getireceği demokrasi, özgürlük, kültürel haklar, bağımsızlık ve yeni ticari imkânlar sarhoşudur. Sarhoşluk gider akıl başa gelir ama artık çok geçtir.
İspanya’nın yerini Küba halkının da yardımıyla ABD alır. Küba işgalinin aynı gün ve saatinde uzak coğrafya Filipin açıklarında hazır bekleyen ABD savaş gemileri başkent Manila limanına girer ve işgal sürecini başlatır. Theodore Roosevelt’in “yumuşak konuş” abası altında saklanan “büyük sopası” Küba ve Filipin’in kafasına indirilir. İtiraz eden ve ABD tarafından aldatıldıklarını anlayan devrimci önderler tutuklanır veya öldürülür. Bu savaşın kahramanlarından kabul edilen Theodore önce New York valisi ardından ABD’ye başkan olur.

BOP İLE BENZERLİK
Bu tarihi hadisenin Irak, Suriye ve Türkiye üzerinde tasarlanan ABD’nin BOP’u ile muazzam benzerlikleri var. Küba ve Filipin için “main” savaş gemisini kurban eden ABD, Irak ve Suriye’nin işgali için “IŞİD terörü”, “etnik ve mezhepsel haklar”, “Kürt halkının hakları” ile “demokrasi ve özgürlük” söylemlerini istismar etmektedir.
“Yumuşak konuşma” siyaseti ile “Kürdistan” söylemleri ile aba altında saklı olan “büyük sopa” sadece mevcut devletlere karşı kullanılmayacak. Esas olarak “Büyük sopa” onu kurtarıcı olarak görenlerin başına inecek. İnatla “başka çaremiz yok”, “bu işbirliği taktiksel” “bölge devletlerine güvenilmez” diyenlere tarihten paylaştığımız bu örnekler tarih yoksunu “Biji Serok Obama” sloganı atan hamasi taraftarlara ders olur mu?