24 Nisan 2024 Çarşamba
İstanbul 18°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Aç sınıfın laneti: Parazit

Tunca Arslan

Tunca Arslan

Gazete Yazarı

A+ A-

Bu yılın Ocak ayında sinemalarımızda gösterime girip kendinden hayli söz ettiren, öncesinde Cannes’da Altın Palmiye’yle ödüllendirilmiş “Arakçılar” (Manbiki Kazoku-Shoplifters), Japonya’daki kent yoksullarının yaşamına, hayli sıra dışı bir ailenin öyküsü üzerinden yaklaşıyordu. Daracık bodrum katında oturup yaşamlarını organize market hırsızlıklarıyla sürdüren aileye sokakta buldukları küçük kız da katılıyor, olaylar hafiften polisiye boyut kazanıp çarpıcı ve hüzünlü finale doğru gelişiyordu. Japon sinemasının günümüzdeki en saygın temsilcilerinden Hirokazu Koreeda, dünyamızdaki büyük yoksulluk içinde her şeye rağmen mutlu olabilenlere dair gerçekleri mıh gibi çakmıştı beyazperdeye.
Benzer hikâye, bu kez Güney Kore’den, Bong Joon-ho’nun yönettiği, gene Altın Palmiye ödüllü “Parazit”le (Gisaengchung) geliyor karşımıza. Ama “Arakçılar”dan farklı olarak, giderek “gore” tadında (bol kanlı, şiddet ve vahşet dolu) bir boyut kazanıyor “Parazit”.

Aç sınıfın laneti: Parazit - Resim : 1

YOKSUL, YOKSULUN DA KURDUDUR
İzlediğimiz, oğulları defalarca sınava girmesine rağmen üniversiteyi kazanamayan dört kişilik yoksul ailenin serüveni. Berbat bir evde yaşıyorlar. Oğlan, kimlik değiştirerek zengin bir ailenin kızına ders vermeye başlıyor. Sonra, baba, anne ve kız kardeş de evdeki gerçek görevlileri devre dışı bırakarak şoför, temizlikçi, sanat öğretmeni olarak bu zengin ailenin evine sızıyor ve tuhaf bir hükümranlık kuruyorlar. Sonrası, Güney Koreli sinemacıların elinin çok alışık olduğu sürprizlerle dolu türden gerilim, neşeli yüzlerin dehşetten fal taşı gibi açılmış gözlerle iç içe geçtiği, en alttakilerin daha da alttakilerle kapıştığı “Aç sınıfın laneti” diyebileceğimiz bir süreç...
Bong Joon-ho, alt sınıfın üst sınıfa yönelik bilinçötesi nefretinin altını, neredeyse hiçbir sınıfsal gönderme yapmadan çiziyor ve hatta bolca “Yoksul yoksulun kurdudur” vurgusu yapıyor. Komedinin gerilimle, toplumsal eleştirinin kan revanla, zengin yaşam sürüp özgürleşme arzusunun esaretle harmanlandığı, tıpkı “Arakçılar”da olduğu gibi aile bağlarının gücüne işaret eden ama “Arakçılar”ın tersine bu gücün kötücül sonuçlarına eğilen bir film “Parazit”. Kentteki hiçbir pisliği silip süpürmeyen, hatta daha da görünür kılan “gece yağmuru” gibi çarpıcı sekanslarla “yoksulluğun kokusu”nu hep hissedilir kılıyor Bong Joon-ho. Sefaletin, bir gün mutlaka müreffeh yaşamların karşısına dikileceğini ve “terör” yaşanacağına dikkat çekmek istiyor adeta. Cannes’da iki yıl üst üste Uzakdoğu’dan gelen, gülümsetirken ağlatan, okşarken acıtan iki kopkoyu yoksulluk öyküsünün Altın Palmiye’ye değer görülmesi, Batı bilinçaltının nasıl bir yansımasıdır, onu da ayrıca düşünmeli.

Aç sınıfın laneti: Parazit - Resim : 2

SON MARKSİST FİLM!
Claude Chabrol, 1995’te Ruth Rendell’ın “Taştan Hüküm” romanından beyazperdeye aktardığı “Seremoni”de (La Cérémonie) üst sınıf burjuva ailede hizmetçi olarak çalışmaya başlayan genç kadının nefretini anlatmış ve “Seremoni” bizzat yönetmenin kendisi tarafından “Son Marksist film” olarak tanımlanmıştı. Doğrusu, o zamanlar hafifçe gülünüp geçilmiş bir iddiaydı bu. Öte yandan, o günden bu yana dünyada aşırı zenginlik de aşırı yoksulluk da derin sefalet de arttıkça arttı ve doğal olarak “Son Marksist film” sayısı da çoğaldıkça çoğaldı. Bana sorarsanız “Parazit” de bu tarz filmlerin son örneklerinden biri.
Bong Joon-ho’nun diyeceğini sanmam da örneğin “Joker”le coşup kabına sığmayanlardan biri “Parazit”in de “Son Marksist film” olduğunu ileri sürerse, gene hafiften gülüp geçelim ama biraz da düşünelim.

Aç sınıfın laneti: Parazit - Resim : 3