29 Mart 2024 Cuma
İstanbul 14°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

'Ağacın Kurdu'

Hikmet Çiçek

Hikmet Çiçek

Gazete Yazarı

Bir kitabın 31 baskı yapması pek sıradan bir olay değildir. Mustafa Önsel'in “Ağacın Kurdu” kitabının 31. baskısı çıktı.Galeati Yayıncılık’tan çıkan kitabın ilk baskısı 15 Temmuz öncesi yapılmıştı.

'Ağacın Kurdu' - Resim : 1'Ağacın Kurdu' - Resim : 2

Sevgili arkadaşım, emekli Jandarma Kurmay Albay Önsel, fiilen 27 yıl Türk Silahlı Kuvvetleri’ne hizmet verdi. Hizmet süresinin yaklaşık 10 yılını, hassas bölgelerde teröristlerle mücadelede geçirdi.“Balyoz” tertibinden tutuklandı. FETÖ’nün “özel yetkili” mahkemesi tarafından 18 yıla mahkûm edildi. Karar, Yargıtay 9. Ceza Dairesi tarafından onandı. 1300 günden fazla cezaevinde kaldı. AYM’nin kararı doğrultusunda yeniden yargılandı. Beraat etti.

Önsel’in, Ağacın Kurdu dışında “Beşiktaş’ta Sırtlan Pususu”, “Silivri’de Firavun Töreni”, “Casusluk Kumpası”, “Aşil’in Topuğu/FETÖ’nünO Gecesi” ve “1 Köy, 4 Adam, 6,5 Darbe” adlı kitapları bulunuyor.

“Ağacın Kurdu” bu kez tamamen açık isimlerle yeniden basıldı. Kitaba, FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişimi sırasındaki marifetleri de eklendi.

İşte kitaptan bir kaç ilginç alıntı.
FETÖ’CÜLER NASIL GENERAL/AMİRAL OLDULAR?

İzmir Casusluk kumpasında rol alanlardan biri ve Hava kuvvetleri Lojistik birimlerinde görev yapan astsubayların imamı olan Ali Bal, itirafçı olarak kumpas yapanlara karşı açılan davada 1 Mart 2019 tarihinde 2. Ağ. Ceza Mahkemesinde ifade vermiş. Fetullahçı çetenin nasıl kumpas kurduğuyla ilgili ayrıntılı bilgi vermiş. Bunun dışında örgüt mensuplarının kendini saklamak için neler yaptıklarından da bahsetmiş Ali Bal.

Cuma namazı yasakmış. Misafir geldiğinde seccade vermek yasakmış, onun yerine çarşaf verilirmiş. Kıble sorulursa bilmiyorum denecek, evin görünür bir yerine mümkünse yarım olarak içki şişesi konulacak gibi en ince ayrıntısına kadar örgüt militanı askerlerden istenen tedbirleri anlatmış.

Her hafta düzenli olarak görüşülen askerlerden, görev yaptıkları birlikler ve kendilerinden olmayan askerlerle ilgili bilgileri toplayarak, bunu kayıt altına alıyorlarmış. Bunun için bazı örgüt üyesi askerlerin kravatlarına kamera yerleştirerek görüntü elde edildiğini ifade etmiş!

Ali Bal’ın ifadesine devam edelim.

Asker olan örgüt üyeleri, işlerine yarayacak bütün askeri dokümanların, cep telefonuyla resmini çekip kendilerine getirirlermiş.

Bahsi geçen itirafçı imam, general terfileriyle ilgili anketlerin tamamını aldıklarını, bunun üzerinde değerlendirme yaptıklarını ifade ederek, kimlerin general olmasına kadar etki ettiklerini söylemiş. Burada Ali Bal’ın ifadesine ara verip bu bilgileri nasıl alabilirler diyenlerin ufkunu açalım.

Söz konusu anketler, Genelkurmay Başkanlığı General/Amiral Şubede toplanır. Hemen burada 2007’den itibaren görev yapan şube müdürlerine bakalım; Mehmet Şükrü Eken, sonrasında general oldu. 15 Temmuz’dan sonra Samsun’da kalkışma nedeniyle tutuklandı. Yasadışı örgüt mensubu olmaktan TSK’dan ihraç edildi. Müebbet hapis cezasına çarptırıldı.

Eken’den sonra bu göreve Mustafa Serdar Sevgili getirildi. Sonrasında general olan Sevgili, 15 Temmuz’da 2. Ordu Komutanlığında kalkışmaya bizzat iştirak etti. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası aldı.

Sevgili’den sonra bu göreve Seyfettin Çakır atandı. Çakır’ın, 15 Temmuz yargılamalarındaki tanık ifadelerine göre bizzat Pensilvanya’ya gidip Fetullah Gülen ile görüştüğü iddia edilmiştir. Yasadışı örgüt mensubu olmak gerekçesiyle TSK’dan ihraç edilmiştir.

Çakır’dan sonra söz konusu göreve Cemil Turan getirilmiştir. Turan, Yurtta Sulh Konseyi Sıkıyönetim bildirisinde, Mehmet Partigöç ile birlikte imzası olan iki kişiden biridir. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla yargılanıyor. TSK’dan ihraç edilmiştir.

Ali Bal’ın ifadesinden alıntılarla devam edelim.

Ali Bal, atamaların tamamının kontrollerinde olduğunu, özellikle emir sb/astsubayı, genel sekreter, özel kalem gibi komutanların çoğu sırrını bilme durumunda bulunan personele çok önem verildiğini ve bunların tamamına yakınının kendi elemanları olduğunu ifade etmiş. Özellikle personel ve istihbarat bölümlerini de çok büyük çapta ele geçirdiklerini, ayrıca KPPS sınav sorularını, sorumlu olduğu askeri personele bizzat kendisinin dağıttığını belirtmiş.

Diğer kuvvetlerde de durum farklı değil. Hava Kuvvetlerinde, 2003-2016 arası kurmay subay tayinlerini yapan ve aralarında 15 Temmuz kalkışmasının en önemli figürlerinden Kubilay Selçuk’un da bulunduğu ilgili tayin şube müdürlerinin tamamı Fetullahçı örgüt üyesi olmak gerekçesiyle TSK’dan ihraç edilmiştir. (s. 16- 17)

AKSİYON DERGİSİ VE YAZARI BİR BAŞBAKAN

Fetullahçı Örgüt bir tür virüs gibi çoğalıyordu. Bunu yaparken kendilerinden olmayanları alet ediyor, devletin gücünü ele geçirdikçe, o gücü kendilerinin lehine alabildiğince kullanıyordu. Artık aksiyon zamanıydı. İşte tam bu sırada bir dergi daha soktular piyasaya: Aksiyon. Yıl, 1994’tü. Derginin ismiyle dışarıdan kimsenin bilemeyeceği bir nevi subliminal mesaj veriyorlardı. Aslında dergi, 1990 yılında çıkmayı planlamış ancak güya Körfez Krizi nedeniyle 14 Aralık 1994’te çıkabilmişti.

İlk derginin yayın danışmanı Hamdullah Öztürk’tü. Öztürk, 2000 yıllarda TSK imamı olmuştu. Yazı kadrosunda ise Erhan Başyurt, Fehmi Koru ve 2010’un hemen öncesi TSK imamı olarak bilinen Tuncay Opçin’inyanısıra sürpriz bir isim de bulunuyordu. Yıllar sonra Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olacak olan biriydi bu isim: Ahmet Davutoğlu.

Ahmet Davutoğlu’nun 1990 yılların sonundan, 2000’li yılların ortalarına kadar TSK’nın kurmay subaylarının yetiştiği Harp Akademilerinde derslere girdiğini ve bu satırların sahibinin de ondan ders aldığını, yazmış olduğu “Stratejik Derinlik” kitabının okunmasının da zorunlu olduğunu belirtmeden geçmeyeyim. (s. 20- 21)

BİR İLGİNÇ İLİŞKİ YUMAĞI: FARUK GÜRLER

Hani 9 Mart 1971’de, Kara Kuvvetleri Komutanı olarak, Hava Kuvvetleri Komutanı Muhsin Batur ile birlikte, sivil sol elitistler ve ordu içinde kendine yakın genç subaylarla darbe planı hazırlığı yapıp, olayın açığa çıktığını öğrenince, emrindeki subayları 9 Mart’ta ortada bırakıp karşı cenaha geçen ve 12 Mart Muhtıracısı olan general. Ve o genç subayların hayatlarının mahvolmasına, sorgularda işkencelerden geçmelerine, yıllarca cezaevlerinde yatmalarına sebep olan adam!

Bu olaydan bir yıl sonra Genelkurmay Başkanı oldu.

Bu tarihten tam 11 yıl sonra Genelkurmay Başkanlığı makamına, 12 Eylül 1980 darbesinin en etkili isimlerinden biri gelecekti: Orgeneral Necdet Üruğ.

Necdet Üruğ kimdi biliyor musunuz? Faruk Gürler’in kız kardeşinin oğlu.

Öyle bir aile ki her iki darbede de etkindiler…

Faruk Gürler, kriz üstüne krizin yaşandığı 1971 yılında kızını bir teğmen ile evlendirir. Teğmenin ismi Abdullah Cahit Sarsılmaz’dır. Küçük yaşta babasını kaybettiği için kardeşlerinin sorumluluğunu da üzerine almış, onların eğitimlerine katkı sunmuştur. Daha sonra korgeneralliğe kadar tırmanan A. Cahit Sarsılmaz 2008’de emekli olmuştur. Buraya kadar her şey normal gözüküyor değil mi?

2013’te, daha sonra Fetullahçı Terör Örgütü mensubu olmaktan tutuklanan kozmik odanın savcısı Mustafa Bilgili’nin yürüttüğü 28 Şubat soruşturmasından gözaltına alınır. Ama ifadesine müteakip; ilgisiz, alakasız birçok subay kanıtsız bir şekilde tutuklanırken, o gün için gözaltına alınanlardan KYOK (Kovuşturmaya Yer Yoktur Kararı) kararı verilen tek asker olarak, savcılıktan serbest bırakılır. Bu farklı uygulama dikkat çekse de buna da diyeceğimiz bir şey olamaz tabii. Esas diyeceğimiz Cahit Paşa’nın internetteki biyografisine göre yetişmesine katkı sunduğu kardeşlerinden Mustafa Sarsılmaz ile ilgilidir.

O da ağabeyi gibi okumuş, askeri doktor olmuş GATA’da görev yapmaktadır.

12 Ocak 1986. Oldukça soğuk bir kış günü. Isparta Polisi, şehrin girişinde 3 arabayı durdurur. Araçtakiler toplam 14 kişidirler. Öndeki araçta 12 Eylül 1980’den beri aranan ama il il konferanslar vermesine rağmen bir türlü yakalanamayan(!) Fetullah Gülen bulunmaktadır. Hepsi gözaltına alınır.

Fetullah Gülen’in bulunduğu araçta bir de askeri doktor bulunmaktadır: Üsteğmen Mustafa Sarsılmaz.

İkisi hariç, 11 kişi Fetullah Gülen’i öncesinde tanımadıklarını söylerler. Fetullah Gülen’i öncesinde tanımadığını ifade edenler arasında Mustafa Sarsılmaz da vardır.

Yıllar sonra Fetullahçı çetenin en önemli şirketlerinden Kaynak Holding’in Yönetim Kurulu Başkanı olacak olan Naci Tosun, o gün Fetullah Gülen’in otomobiline otostop yaparak tesadüfen bindiğini söyleyecektir.

Bu gözaltı üzerine kıyamet koptu. Telefonlar çalıştı. O zaman Başbakan olan Turgut Özal ve İçişleri Bakanına ulaşıldı. Sonuç, Fetullah Gülen ve yanındakilerin hepsi serbest kaldı. Herkes işine gücüne döndü. Tabii Mustafa Sarsılmaz da GATA’daki görevinin başına.

Yıllar sonra 17 Nisan 1993’te Turgut Özal kalp krizi geçirerek GATA’ya kaldırılacak ama kurtarılamayarak vefat edecekti. Büyük tesadüf mü yoksa başka bir şey mi bilmem ama o gece nöbetçi dok- tor kimdi biliyor musunuz; yıllar önce Turgut Özal’ın devreye girmesiyle hakkında işlem yapılmayan ve görevine devam etme şansı bulan Mustafa Sarsılmaz. Dolayısıyla otopsi işlemleri de onun tarafından yapılması gerekiyordu.

Peki, Sarsılmaz, Özal’a otopsi yapmış mıdır? Yapmadıysa neden yapmamıştır?

Ancak yıllar geçtikten sonra vaveyla koparan kim? Özal’ın ailesi ve Mustafa Sarsılmaz’ın örgütü Fetullahçı çete.

Söz konusu vaveylayla üzerine, basın yoluyla “Turgut Özal’ı Ergenekon zehirleyerek öldürdü” algısı yaratılarak kamuoyu oluşturuldu, sonunda da soruşturma başlatıldı.

Bunun üzerine Özal’ın 2013 yılında mezarı açıldı. Örnekler alındı. Adli tıp uzmanları, hazırladıkları raporda Özal’ın zehirden öldüğüne dair bir bulguya rastlanmadığını belirttiler. Ancak bu işlemin hemen vefat sonrası yapılması durumunda daha sağlıklı sonuç alınabileceğine de vurgu yaptılar.

Mustafa Sarsılmaz, 15 Temmuz 2016 sonrası hemen ABD’ye kaçtı. Virginia eyaletinde lüks bir semtte ailesiyle birlikte yaşıyor. Halen Virginia eyaletinde Fetullahçı Örgütle bağlantılı olduğu bilinen Virginia International University bünyesinde, Emre Uslu’nun yanı sıra başka Fetullahçı çete mensuplarıyla beraber faaliyet yürütüyor. Kafanız karıştı mı? (s. 22- 24)

BİR FETÖ’CÜ SUBAYIN İTİRAFLARI VE HAVA KUVVETLERİ’NDE HAZİN TABLO

Bekir Ercan Van, 15 Temmuz günü İncirlik’te Üs Komutanıdır. O gece, Ankara’da bombalama yapan uçaklara yakıt ikmali sağlayan tanker uçakları görevlendiren Bekir Ercan Van, sabahleyin gözaltına alınacağını anlayınca ABD askerlerine sığınmak ister. Ancak buna fırsat verilmeden ellerine kelepçe vurulur, sonrasında ise tutuklanır.

Verdiği ifadede, “Tanker uçakları kaldırma emrini Hava Kuvvetleri Harekât Merkezi’nden aldım” diyen Ercan Van, kimden aldınız sorusuna “O sırada uyukladığım için kiminle konuştuğumu hatırlamıyorum” gibi çok “zekice” bir cevap vermiştir.

Konuyla ilgili Bekir Ercan Van’ın devre arkadaşlarından Kurmay Albay Emin Mert, 15 Temmuz sonrası verdiği ifadede geçmişte davanın firari sanıklarından Adil Öksüz’ü de yakinen tanıdığını belirterek, şunları söylemiştir:

“Hava Harp Okuluna 1985 yılında girdim. Öncesinde Fetullah Gülencilerin dershanelerine gittim. Harp Okulunda da zaman zaman bunların evlerine gitmişliğim vardır. Bir kez Fetullah Gülen ile Altunizade’de bir apartmanda tanıştırıldım. O tarihlerdeki ismiyle cemaatin Bakırköy ve Fatih’te kullandığı çok sayıda ev vardı. Harp Okulunda bunlara yakın olduğunu bildiğim öğrenci arkadaşlarımdan hatırladıklarım şunlardır;

Bekir Ercan Van (Tuğgeneral, tutuklu, TSK’dan ihraç), Kemal Akçınar (Tuğgeneral, tutuklu, TSK’dan ihraç), Ercan Dursun(Tuğgeneral, tutuklu, TSK’dan ihraç), Hakan Evrim(Tuğgeneral, 15 Temmuz’daki Akıncılar Üssündeki faaliyetlerinden tutuklu, Yurtta Sulh Konseyi üyesi olarak ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla yargılanıyor, TSK’dan ihraç), Deniz Kartepe (Tuğgeneral, tutuklu, TSK’dan ihraç), Kemal Mutlum (Tuğgeneral, tutuklu, TSK’dan ihraç), Atilla Yurttaş (Tuğgeneral, tutuklu, TSK’dan ihraç), Uğur Buldu (Tuğgeneral, tutuklu, TSK’dan ihraç), Fethi Alpay (Tuğgeneral, tutuklu, TSK’dan ihraç) ,Emin Ayık (Tuğgeneral, tutuklu, TSK’dan ihraç), Arif Pazarlıoğlu (Tuğgeneral, tutuklu, TSK’dan ihraç), Recep Sami Özatak (Tuğgeneral, tutuklu, TSK’dan ihraç), Semih Kuşçuoğlu (Tuğgeneral, tutuklu, TSK’dan ihraç), Şaban Umut (Tuğgeneral, yurtdışına kaçmaya çalışırken yakalandı, tutuklu, TSK’dan ihraç), Osman Nuri Gür (Tuğgeneral, tutuklu, TSK’dan ihraç),

Necip Yılmaz (Tuğgeneral, tutuklu, TSK’dan ihraç), Rüştü Çelenk (Tuğgeneral, tutuklu, TSK’dan ihraç), Sadettin Altunç (İzmir Casusluk olarak bilinen dava kapsamında yapılan kumpasın faillerinden biri olarak da yargılanmaktadır, tutuklu, TSK’dan ihraç), Hakan E. (TSK’dan İhraç), Oğuz B.dir (Tutuklu, TSK’dan ihraç). Bunlarla okul dışında değişik mekânlarda, farklı zamanlarda birlikte bulunduk." (s. 85- 87)

HAVA HARP OKULU ÖĞRENCİ ALAY KOMUTANLARI VE FİLO (TABUR) KOMUTANLARININ DURUMU

2007-2008 yılında Öğrenci Alay Komutanı olan Mehmet Eldem daha sonra Balyoz kumpasıyla tutuklanarak cezaevine atılmıştır. 2008-2016 arası Öğrenci Alay Komutanlarını sayalım; Recep Sami Özatak, 15 Temmuz sonrası tutuklandı ve yasadışı örgüt mensup olmaktan TSK’dan ihraç edilmiştir.

Fethi Alpay, ismi itirafçı olan Kurmay Albay Emin Mert’in ifadesinde de geçen Alpay, 2009-2011 arası Öğrenci Alay komutanlığı görevinden sonra 2014-2016 arası da Hava Harp Okulu Komutanı olur. 15 Temmuz gecesi kalkışmaya bizzat iştirak etmekten ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla yargılaması devam etmektedir. TSK’dan ihraç edilmiştir.

Kemal Akçınar, 15 Temmuz’da Tuğgeneral olarak kalkışmaya bizzat iştirak ettiği gerekçesiyle halen tutuklu olarak Akıncılar Davasında yargılaması sürmektedir. TSK’dan ihraç edilmiştir.

Hüseyin Ergezer, 15 Temmuz gecesi Hava Harp Okulu Komutanı olarak bizzat kalkışmaya iştirak etmekten tutuklu olarak yargılaması sürmektedir. Ayrıca Adil Öksüz’ün villasında bir kitabın içerisinde iki ayrı sayfada parmak izi tespit edilmiştir. TSK’dan ihraç edilmiştir.

2006-2016 arası Hava Harp Okulunda Filo yani diğer kuvvetlerin tabiri ile Tabur Komutanları kimlerdir, bir de bunu inceleyelim:

1. Filo Komutanları Bekir Ercan Van, şahısla ilgili önceki bölümlerde ayrıntılı bilgi verilmiş olup, anılan şahıs halen tutuklu olarak yargılamasının sürdüğünü ayrıntıya girmeden ifade edelim.

Hızır Özçelik, 15 Temmuz sonrası yasadışı örgüt mensubu olmaktan TSK’dan ihraç edilmiştir,

Nasuh Çakın, ileriki bölümlerde karşımıza öğrencilere domuz bağı yaptığı, dayak attığı iddiaları ile çıkacak olan Çakın, yasadışı örgüt mensubu olmak gerekçesiyle TSK’dan ilişiği kesilmiştir.

Fatih Kılıçgil, yasadışı örgüt üyesi olmak gerekçesiyle TSK’dan ilişiği kesilmiştir.

2.Filo komutanlarından Mehmet Fatih Koç, 15 Temmuz sonrası yasadışı örgüt üyesi olmak gerekçesiyle TSK’dan ihraç edilmiştir.

Tayfun Tuna, Malatya 7. Ana Jet Üs Komutanlığında bizzat kalıkışmaya katılmaktan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmıştır.

Ümit Hilmi Tekelioğlu, Mehmet Dişli’nin kalkışma sabahı telefonla görüştüğü şahıs. Re’sen emekli edildi.

Ali Akkaş, 15 Temmuz gecesi bir grup askerle İstanbul’da TRT ve Digitürk’ü bastı. Halen yargılaması sürüyor. Yasadışı örgüt mensubu olmak gerekçesiyle TSK’dan ihraç edildi.

3. Filo Komutanlarından Cengiz Karacabey, sonrasında Tuğgeneral oldu. 15 Temmuz sonrası TSK’dan ihraç edildi.

Hakan Demir, 15 Temmuz sonrası TSK’dan ihraç edildi.

Özgür Ciritbeyi, 15 Temmuz sonrası TSK’dan ihraç edildi.

Ziya Özer Cerit, 15 Temmuz sonrası TSK’dan ihraç

4. Filo Komutanlarından Yavuz Sert, 15 Temmuz sonrası TSK’dan ihraç edildi.

Mustafa Beyaz, 15 Temmuz sonrası TSK’dan ihraç edildi.

Hasan Hüsnü Balıkçı, 15 Temmuz’da TBMM ‘ni bombalayan pilotlardan biri. Akın Öztürk’ün damadı Hakan Karakuş’un evinde yakalandı. Yargılaması sürüyor. TSK’dan ihraç.

Fatih Şayin, İstanbul’da 15 Temmuz kalkışmasına iştirak etmekten ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla yargılanıyor, TSK’dan ihraç edildi.

Bir de 2008’de Hava Lisesi olarak açılan Işıklar Askeri Lisesi Komutanlarına bakalım.

İlk komutanı Mehmet Eldem, Balyoz kumpas davasından tutuklandı.

Yerine 2010 yılında önceki satırlarda 2008 yılında Hava Harp Okulunda Filo komutanı görevini icra eden ve 15 Temmuz’dan sonra TSK’dan ihraç edilen Cengiz Karacabey getirildi.

Sonrasında anılan göreve İshak Dayıoğlu getirilir. Dayıoğlu da daha sonra general oldu. 15 Temmuz ile ilgili 9. Ana Jet Üs Komutanlığı yaptığı Balıkesir’de yargılaması sürüyor. TSK’dan ihraç edildi.

Askeri Lise Komutanlığı görevini Dayıoğlu’ndan Latif Özgen devraldı. O da 15 Temmuz sonrası yasadışı örgüt mensubu olmak gerekçesiyle TSK’dan ihraç edildi. (s. 105- 107)

DENİZ HARP OKULU TABUR KOMUTANLARININ DURUMU

2009-2016 arası Deniz Harp Okulundaki Tabur Komutanlarından bahsedelim. O süreçte 14 tabur komutanı görev yapmıştır. 15 Temmuz sonrası bunlardan biri hariç tamamı yasadışı örgüt mensubu olmak gerekçesiyle TSK’dan ihraç edilmişlerdir. Bunlar; dönem içinde rütbeleri kurmay binbaşı veya yarbay olan Fehmi Türksever, İbrahim Şen, Uğur Yıldız, Murat Yıldırım, Mustafa Kızıldağ, Kasım Doğan, Bahri Meşe, Mehmet Ali Yağış, Özcan Uslu, Bekir Kuşcan, Cüneyt Aydoğan, Sezgin Sezerer’dir.

Bunlardan Fehmi Türksever, buradan atandığı Deniz Astsubay Meslek Yüksek Okulu Komutanı olarak 15 Temmuz gecesi kalkışmaya bizzat iştirak etmekten ağırlaştırılmış hapis cezası ile yargılanmaktadır.

İbrahim Şen Yunanistan’a firar etti.

Cüneyt Aydoğan da 15 Temmuz gecesi Deniz Harp Okulu Komutanını kaçırma eylemine bizzat iştirak ettiği iddiasıyla tutuklu olup halen yargılanması sürmektedir.

Bu süreçte tabur komutanı olarak görev yapıp TSK’dan ilişiği kesilmeyen tek subay ise Mehmet Emre Sezenler’dir. O da 2009’da başladığı görevine 1 yıl devam edememiş, Poyrazköy Davasından tutuklanarak cezaevine atılmıştır.

Deniz Harp Okulundan bahsedince Deniz Lisesinden de bahsedelim. Deniz Lisesinin 2009’daki komutanı Kurmay Albay Ender Güngör’dür. Ender Güngör 2011 yılında Balyoz Kumpası Davasından tutuklanınca yerine Kurmay Albay Tezcan Kızılelma atanır. O da iki yıl sonra bu görevi bir başka Kurmay Albay Murat Şirzai’ye bırakır.

Bu iki isimden Tezcan Kızılelma amiral olur, atandığı Marmaris’te 15 Temmuz gecesi ile ilgili tutuklu yargılanması devam etmektedir. TSK’dan ihraç edilmiştir.Sonraki okul komutanı olan Murat Şirzai de sonrasında amiral olur ve Deniz Kuvvetleri İstihbarat Başkanlığına atanır. 15 Temmuz’da kalkışmaya bizzat iştirak etmiştir. Muhakeme sonucu ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası almıştır. TSK’dan ihraç edilmiştir. (s. 130- 131)

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’I MARMARİS’TE TESLİM ALMAYA GİDEN SAT’IN ÖYKÜSÜ

2013 yılında, Deniz Kuvvetleri bünyesindeki çok seçkin bir birlik olan SAT Komutanlığının personelini, yani SAT komandolarını, periyodik muayeneleri için nedense Kasımpaşa Deniz hastanesine değil, Hava Harp Okulu’ndaki Dispansere gönderilirler.SAT komandolarının hemen hemen hepsinin vücutlarında dövme bulunmaktadır. Daha önce de defalarca bu şekilde muayenelerden geçmişlerdir. Uzatmayalım, muayene günü söz konusu dispansere giderler. SAT komandolarından Ali Sarıbey isimli üsteğmen dövmesini sildirmiştir. Diğerleri “Bu ne yahu, neden sildirdin, dövmesiz SAT olur mu” filan derler. O da “Birden sıkıldım, sildireyim dedim” diye cevaplar arkadaşlarını. İlginçtir gerçekten. Bakın 15 Temmuz sonrasına uzanan süreçte neler olur!

Cildiyede bulunan Doktor Ercan Karabacak, SAT komandolarının vücutlarında dövmeleri görünce nedense hepsini psikiyatriye sevk eder. SAT komandoları şaşırırlar. Defalarca bu tür muayenelere girmişler, hiç böyle bir şeyle karşılaşmamışlardır. Doktorun “işbilmezliğine” verirler.

Biraz sonra birkaç yıl önce Damla S.’ye “Subay olamaz” raporu veren Hüseyin Günay’ın karşısına çıkarlar. Günay bu arada binbaşı da olmuştur. Üzerinde dövme olan herkese aynı tanıyı koyar; “Bipolar bozukluk, yani duygu durum bozukluğu.” Bu yıllarca özel eğitimden geçmiş SAT komandolarının biri hariç hepsinin sistem dışına atılması demektir.

Herkes şaşkınlık içindedir. Tek olumlu rapor alan, vücudundaki dövmeleri “anlaşılmaz” biçimde hem de hemen muayeneden önce sildiren, belki de SAT tarihindeki tek SAT komandosu olan Üsteğmen Ali Sarıbey’dir.

Tabi o an için bir şey anlaşılmaz. Neyse bu vahim durum hemen Deniz Kuvvetlerine bildirilir. Kabul edilesi bir durum söz konusu değildir. Bu, seçkin bir birliğin lağvedilmesi anlamına gelmektedir. Deniz Kuvvetleri muayeneleri kestirir.

Peki, dövmesini “canı sıkıldığı için sildiren” ve o muayenede tek sağlam raporu alan Ali Sarıbey daha sonra ne yapıyor? 15 Temmuz gecesi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı almak için Marmaris’e giden ekibin içinde. Sonrasında kaçıyor. Marmaris’te Yunanistan’a geçmek için hazırlık yaparken yakalanıyor. Ağırlaştırılmış Müebbet Hapis cezası istemiyle yargılanması sürüyor. (s. 128- 129)

İNTİHAR EDEN NAZLIGÜL ÜSTEĞMENİN FETÖ’CÜ SORGUCULARINA NE OLDU?

FETÖ sorgulamaları sonucu 6 Kasım 2012’de TSK’den atılan ve henüz çok küçük bir kız çocuk sahibi olan Hava Üsteğmen NazlıgülDaştanoğlu hayata tutunamaz.

29 yaşında ve atıldığı günün hemen ertesinde yani 7 Kasım 2012 günü, beylik tabancasıyla intihar eder.

Ona da sorguda diğerlerinde olduğu gibi iğrenç sorular sorulur. Atılan iftiralar üzerinden pişkince sorulan bu sorular, sorunun muhatabının psikolojisini bozacak kadar aşağılıktır.

Hayatının baharında bu dünyadan gitmeye karar veren Nazlıgül Üsteğmen’e dedikodular üzerinden bu tür iğrenç soruları sorarak canına kıymasına sebep olanlar hesap vermeyecek mi? İnanıyorum, mutlaka.

Nazlıgül’ün annesi 15 Temmuz’dan sonra mahkemede konuyla ilgili kızının ölümünden, Hava Kuvvetlerindeki sorgucular kadar birinci amiri olan Tümgeneral Mehmet Cahit Bakır’ın sorumlu olduğunu ifade etmiştir. Onun kızı üzerinde aşırı baskı kurduğunu, ayrılmaya zorladığını ifade etmiştir.

15 Temmuz sonrası adı geçen general firar etmiş ve Dubai’de yakalanmıştır. Halen sürmekte olan davasında bir tanık, sözü edilen generalin Fetullah Gülen ile yakinen tanıştığını ve bizzat onun tarafından evlendirildiğini ifade etmiştir. Ayrıca adı geçen generalin iki kardeşinin de başta FETÖ çatı davasında yargılanan Hidayet Karaca olmak üzere pek çok Fetullahçı örgüt mensubu olduğu bilinen insanla çok sayıda telefon irtibatı olduğu ileri sürülmektedir.

Mehmet Cahit Bakır halen tutuklu olarak yargılanmaktadır. Yasadışı örgüt mensubu olmak gerekçesiyle TSK’dan ihraç edilmiştir,

“Sorguculara” gelince; Hava Kuvvetleri Komutanlığında, personeli bu şekilde sorgu odalarından geçirenlerden biri hariç tamamı işlem gördü.

Sorgulardan sorumlu olanlardan dönemin Hv. K.K.’lığı İstihbarat Başkanı Tuğgeneral Uğur Buldu, 15 Temmuz’a fiili iştirakten tutuklandı ve TSK’dan ihraç, basına yansıyan haberlere göre Buldu, lojmanlara hayat kadını getirecek kadar da sorgu odalarında sorduğu konulara meyilli biri.

Emin Mert, Kurmay Albay, itirafçı oldu. TSK’dan ihraç,

Üryani Kömbeci, Kurmay Albay, tutuklu, TSK’dan ihraç, Kömbeci, aynı zamanda İzmir Casusluk davasında kumpas yaptığı iddiasıyla da yargılanıyor,

İsmail Aslan, Kurmay Yarbay, tutuklu, TSK’dan ihraç.

Zafer Yılmaz Plt. Kurmay Albay, firar, TSK’dan ihraç.

Tolga Demirkıran, Kurmay Binbaşı, firar, TSK’dan ihraç.

Cem Böker, Kurmay Binbaşı, firar, TSK’dan ihraç. Bahse konu bel altı aşağılık sorularla pek çok askerin psikolojisini bozan, ölümüne sebep olan, hayatını karartan sorguculardan olan Böker’in basında çıkan haberlere göre ta Hava Harp Okulundayken porno film arşivi tuttuğu ortaya çıktı ama bununla ilgili o zaman ona herhangi bir şey yapılmadı.

Saltuk Buğra Arkalı, Kurmay Yüzbaşı, firar, TSK’dan ihraç.

Mustafa Erkurt, Kurmay Binbaşı, TSK’dan ihraç.

Mustafa Kocaman, Kurmay Binbaşı, TSK’dan ihraç. (s. 346- 347)