29 Mart 2024 Cuma
İstanbul 21°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Ağlarsa anam ağlar

Rıza Zelyut

Rıza Zelyut

Eski Yazar

Ey, yavrularını bu vatan uğruna kurban eyleyen şehit anaları!

Acınız acımızdır.

Tümünüzün o kutsal ellerinden öpüyorum.

Biliniz ki yavrularınız ölmemiştir. Onlar şehit olarak yaşamaktalar ve hepimizden daha diridirler.

İçinize kurşun gibi oturan derin kederi, delip geçen acıyı anlıyoruz.

Sizin önünüzde saygıyla eğiliyor, bir kez daha ellerinizden öpüyoruz.

Biliyorum her bayramda şehitlikleri dolduruyorsunuz. Ben de halimce oralara uğruyorum, kendi halimce dua edip o yavrularımızı anıyorum. Orada sizleri izlerken emin olun ki acınızı içimde duyuyorum.

Yalnız değilsiniz. Bu vatan, bu millet için canını veren çocuklarınız da yalnız değil.

Onların ruhu, en kutsal ruh... Onlar öbür dünyada en ulu makamda bizleri izliyorlar.

Biliyorum bütün bunlar gözyaşlarınızı dindiremeyecek. Ama bilin ki o gidenler boşuna gitmediler. Koskoca bir milletin talihini ve tarihini olumlu yönde çevirerek gittiler.

Öyle kınalı kuzular yetiştirdiğiniz için bir kez daha ellerinizden öpüyorum...

Sadece ben değil şu 79 milyonluk milletin tümü de size minnettardır.

KAN ŞİDDETİ, ŞİDDET KANI BESLER”

101 yıl önce yitirdiğimiz büyük ozanımız Tevfik Fikret ta o günlerde derin gerçeği görmüş ve çok parlak biçimde özetlemiş: “Kan şiddeti, şiddet kanı besler.”

Bugün yavrularımızı elimizden alan yoğun şiddet (terör) olgusuna bakın: Arkasında kan akıtma, kan akıtarak başarıya ulaşma dürtüsünün olduğunu görürsünüz.

Alın PKK’yı... Medrese kültürü dediğimiz vahşi Orta Çağ kültürünün kuşattığı bir bölgenin ürünüdür bu teröristler. Oradaki yoksul, yoksul olduğu için eğitimsiz, eğitimsiz olduğu için de bilinçsiz kalan gençlerinin beyni, şiddet fikriyle doldurulur ve sahaya sürülür. Onları kullanan Amerika’dır ama bu işi Ortadoğu’daki şiddet kültüründen faydalanarak yapar.

Alın IŞİD’i... Tamamen kan kültürüne dayandırılarak üretilmiş bir terör örgütüdür. İslam’ın şekilci ve saltanatçı anlayışının dışa vurumudur.

Ortadoğu’da yükselen terör dalgasının altında, yeniden ateşlenen kurban fikri ve kan akıtma dürtüsü bulunuyor. Bu gerçeği görmeden, sadece bu sapkınlığı kullanan ABD’yi suçlayarak sorunu çözemeyiz.

İSLAM ÖNCESİ GELENEK

Kurban Bayramı denilen bayramın toplumsallaşmayı sağlayan iyi bir gelenek olduğunu düşünüyorum. Ama şimdi bu bayram, ailecek yapılan bir tatile dönüştürüldü.

Asıl tehlikeli olan ise şu: İslam dininin temel emrinin kurban kesip kan akıtmak olduğu biçiminde bir algı yerleştirildi. Bu algı, eğitimli insanları bile esir almış durumda. İstanbul’da ilk bayram günü kandan Boğaz suları Kızıldeniz oldu.

Kan akıtarak Allah’ı etkilemeye çalışmak, ilkel insanların bir davranışıdır. İnsanoğlu, önce, kendilerinin icat ettikleri Tanrılarına insan kurban ettiler. Bu vahşi gelenek yüzünden eski Amerikan uygarlıkları çöktü gitti.

Sonra insan yerine hayvan kurban etme geleneği başladı. Ortalama 4 bin yıl önce İbrahim Peygamber’in ilk hayvanı kurban ettiğine inanılıyor. Amaç, Tanrıları yatıştırmak, Allah’ı etkileyip onun gücünden faydalanmak.

Buna ilişkin binlerce yıl öncesinin cahil, bilinçsiz, ilkel insanı pek çok hikâye uydurmuştur ve onlar da değişik biçimler alarak kutsal kitaplara girmiştir.

HÜBEL’İN EVİ

Hemen belirtelim ki bugün Müslümanların İslam dininin bir olmazsa olmazı gibi gördükleri Hacc ibadeti ve orada kurban kesme geleneği; İslam öncesi Müşriklerinin bir tapınma biçimi idi. Oradan biraz değiştirilerek İslam’a alındı.

Bu konudaki belgeleri, bilgileri öğrenmek isteyenler, “Anadolu Aleviliğinin Kültürel Kökeni: TÜRK ALEVİLİĞİ” isimli kitabımıza baksınlar. Orada Arap tarihçilerinden aldığımız bilgileri görecekler.

Kâbe’de Hübel denilen putun olduğunu... Kâbe’ye “Hübel’in Evi” denildiğini... Hac’da yapılan ve binlerce Müslüman’ın kargaşada ölümüne yol açan Şeytan taşlamanın bile Müşrik geleneği olduğunu... İlk taşı atmak için Sufe kabilesi ile Kureyş kabilesinin 1550 sene önce savaş bile yaptığını öğrenecekler...

ALLAH’I KANLA KANDIRMAK

Hz. Muhammet, yeni bir düzen (İslam) getirirken Arapların vahşi ve kanlı sistemine biraz çekidüzen verdi. Putçu Araplar, hacı olmak için Kâbe çevresinde bağırarak çırılçıplak dolaşırlardı. Kurbanlarını Kâbe çevresinde keserler, kanlarını da Tanrılara kabul ettirmek için Kâbe duvarlarına sürerlerdi. Bu ilkelliği gören Peygamber yasak getirdi.

En önemlisi de asıl amacın kurban kesmek, etiyle-kanıyla uğraşmak değil temiz insan (takva sahibi) olmak olduğunu ortaya koydu. Kurban keserek kan akıtmanın temel amaç olmadığını Kuran-ı Kerim(in Hac Suresi’nin 37. Ayeti pek açık olarak göstermektedir. Diyor ki: “Allah’a ulaşacak olan kurbanlarınızın etleri ve kanları değil sizin doğruluğunuzdur (takvanızdır).”

Bu ayet aslında kurban kesmeye sert bir sınır da getirmiştir. Siz eğer İslam’ın eşitlikçi, dayanışmacı, paylaşmacı, zengine ve zalime karşı duran felsefesini benimsememişseniz, öyle yaşamıyorsanız, kestiğiniz kurban asla Allah’a ulaşmaz, yani işe yaramaz.

O yüzden diyoruz ki: Kurban ancak Hac’da kesilir. Hacc’a da ancak mali durumu, sağlığı ve can güvenliği garanti altındakiler gidebilir. Bunun dışında Hacc’a gidenler, Allah’ı değil kendilerini kandırmışlardır.

Bugün kurban olgusu kan akıtmak şeklinden çıkartılmalı, Müslümanlar arasında bir dayanışma ve yoksulları ayağa kaldırma biçimine dönüştürülmelidir. Pırıl pırıl öğrenciler parasızlıktan okula gidemezken, Hacı olmak sevdasıyla milyonlarca doları dışarı akıtanlar; İslam’ın ruhunu zedeliyorlar.

Büyük ozanımız Yunus Emre 700 sene öncesinden diyor ki:

Gerçek Hac, insanın kalbidir. Bir gönül kazanmak bin kere Hacc’a gitmekten daha üstündür.