25 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 16°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Ahlâksız rejimin ahlâkçılığı Namussuz rejimin namusu

Doğu Perinçek

Doğu Perinçek

Gazete Yazarı

A+ A-

Önce bu ahlâksız rejimin adını koyalım. Bizim kimi "Atatürkçülerimiz", hâlâ rejim muhafızlığına devam etsinler... Muhafaza ettikleri rejim, Atatürk'le kurduğumuz Cumhuriyet değildir.

2007 yılından bu yana yaşanan rejim, Haçlının Gladyo-Mafya-Tarikat düzenidir.

Namussuzluklarının özeti

Ve bu rejim, sıradan yurttaşın diliyle: Ahlâksızdır! Daha bilimsel konuşacak olursak, günümüzde saltanat tahtındaki ahlâk, Mafya-Cemaat ahlâkıdır.

Türkiye'de ahlâk tarihin hiçbir döneminde bu kadar düşmedi, bu kadar çürümedi.

Saltanat rejiminde, kadın hep tahtın ayakları dibindedir.

Kadını Cumhuriyetin tahtından indirip yine ayak altına sermişlerdir. Kadını yine mal haline getirmişlerdir. Kadın, onların rejiminde, ikinci karıdır, üçüncü karıdır, dördüncü karıdır ve daha zenginleri için on dördüncü karıdır. Can Ataklı, Ulusal Kanal'daki o güzel söyleşilerinde anlatıyordu: Üçüncü, beşinci karıları Bahçeşehir'de ve özel semtlerde villalara kapatmaktadırlar. Kadın, gemicik gibidir onların değerler düzeninde.

Kadın tanımları

Bu rejimin gazetelerini elinize alın, açın televizyonlarını, manavın mostrasından farklı değildir. Bu rejimde kadın, hindistancevizi, şeftali veya kavun gibidir. Dişlenecek, çiğnenecek, yenecek ve yutulacaktır.

Adını söylemeye utanıyorum; rejimin sahiplerinden biri, hem de kameralar önünde bir gözlemini anlatıyor. "Kız-erkek bahçede birlikte oturuyorlardı. Maazallah orada olsam, yoldan çıkardım" diyor. Kadın tanımları şudur: Ağız sulandıran nesne! Veya binilen araba!

Gemiciklerim de beni seviyor mu?

Meyvenin ya da arabanın acaba duygusu var mı?

Arabaya saygının içeriği nedir?

Gemicikleri okşadığın zaman ne duyacaktır?

Benim hisse senetlerine âşık olduğum gibi, hisse senetlerim de beni seviyor mu?

Erkek ile arabası acaba ne kadar eşittir?

Kadına bakışları bu soruların içindedir.

Hırsızların ahlâkı

Emek hırsızları, kadını da kadından çalmışlardır.

Emek hırsızları, aynı zamanda kadın hırsızıdır.

Rejimleri, hırsızların rejimidir.

Ahlâkları, hırsızların ahlâkıdır.

Namusları, hırsızların namusudur.

Saltanatın ve Cumhuriyetin ahlâkı

Ahlâk kalesi, Cumhuriyetindir. Çünkü Cumhuriyet, kadının insanlığını keşfetmektir.

İnsan kavramı, erkeğin tekelinde değildir.

Havva, Âdem'in kaburga kemiğinden yaratılmamıştır.

İnsan varsa, kadın vardır. Kadın yoksa ya da aşağılanıyorsa, insanlık da yoktur.

Cumhuriyet, insan doğasındaki özgürlüğü geçerli kılmaktır. Aşkın doğadaki gibi "iki kişilik" olduğunu, önce erkeklerin bilincinde uyandırmaktır. Ve elbette kadının da kendi değerinin bilincine ulaşması koşullarını yaratmaktır.

Mafya-Tarikat rejiminde aşk yoktur, sevgi yoktur, saygı yoktur; yalnızca mülkün kullanılması vardır.

Ekonomik deprem kadın çığlıklarının beşiğidir

Büyük ekonomik depremin uğultuları gelirken, bu saldırıya kalkıştılar. Halk, daha da yoksullaşacak, işinden atılacak, kenar mahallelerin çöplüklerine terk edilecektir. İşte o halkın hapishane duvarlarını yükseltiyorlar. Ahlâk ve namus adına yaptıkları bütün namussuzlukların özeti budur.

Rejimin sahipleri, çöplüklere ittikleri halkı, o çöplüklerde tarikat ağlarında tutabilmenin telaşına kapılmışlardır. Kendi çöplük ahlâklarını halka dayatıyorlar ve halk ile Cumhuriyetin özgür öncüleri arasına kama sokma tertipleri içindedirler. Çöplüğü, yoksulların bilincinde ebedî saadet alanı olarak yeniden ve yeniden üretmek için bu rezil harekâta kalkışmışlardır.

Namus kalesi namussuzlara bırakılamaz

Bu rejimin sahiplerine ahlâk kavramını teslim etmek, savaşı en başından kaybetmektir.

Onları "ahlâkçı" veya "Ahlâk zabıtası" diye anmak, halkı namussuzlara teslim etmektir.

Toplumu ayakta tutan, namustur; Cumhuriyetin namusudur. Halk, namustan vazgeçmez ve vazgeçmeyecektir. Namus düşmanları bunu çok iyi biliyor ve kullanıyor. Cumhuriyetçiler de öğrenmelidir. Cumhursuz cumhuriyet olmaz.

Bu nedenle ahlâk kalesi, Cumhuriyet ve kadın düşmanlarına bırakılamaz. Namus, Reşat Nuri Güntekin'in "Bir Kadın Düşmanı" romanındaki "Homongolos"lara bırakılamaz.

YARIN: Kadına ihanet