18 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 19°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Ahval ve şeraitin iki yüzü!..

Mehmet Faraç

Mehmet Faraç

Eski Yazar

A+ A-

Maşallah ülke tamamen güllük gülistanlık!.. Mutluluk akıyor tüm sokaklardan ve yerden kaldıran bile yok!!!
Herkes, her ortamda elinde teflerle 24 saat keyif çatıyor!..
Sofralarda bal-börek eksilmiyor, millet parayı ne yapacağını şaşırmış olmalı!!! Dolar bir TL’ye inmiş, borsa tavan yapmış...
İşsizlik denilen illet hak getire!.. Fabrikalar ve devlet daireleri çalıştıracak adam bulamıyor, işçi neredeyse kara borsada!..
“Ortadirek” artık altın yaldızlı mermerden!.. Geçim sıkıntısının emaresi okunmuyor, bankalarda tek “batık kredi” yok, çek-senetler tıkır tıkır karşılığını buluyor ve de herkes kredi kartını zamanında “şak diye” ödüyor...
Asgari ücret o kadar astronomik ki, fakir fukaraya, garibe ve mazluma göbek attırıyor...
Memleketin her köşesindeki fabrikalar son sürat, dört vardiya çalışıyor, malların stoklanacağı hangar bile bulunamıyor!..
“Güneş-kum-deniz” zinciri döviz rezervini uçurmuş vaziyette!.. Çünkü oteller, tatil köyleri ve hatta pansiyonlar turist yatıracak yer bulamıyor, esnaf ise memleketi adeta istila eden yabancılara mal yetiştiremiyor... “AVM”ler derseniz, oralara giriş artık sırayla!!!
Hele tarım sektörü var ya, şatafat içinde yüzüyor çiftçi... Mazotun litresi 1 lira, tarım kredileri sıfır faiz, ilaç ve tohum bedava, tarlalardan yılda dört ürün alınıyor ki, pazarlarda her şey neredeyse yok pahasına!.. Ve de bilumum ürünler piyasa bulamadığı için zaman zaman çürümeye terkediliyor...
75 milyon olarak halimiz-vaktimiz iyi, işler tıkırında, bolluk bereket görülmemiş düzeyde vesselam!..

Asparagas dünyası!..
Sanayi, her sektördeki üretim merkezleri ve tarım kesimi ile esnaf ithalata bazen mal yetiştiremiyor, tüm dünya Türkiye’den eşya almak için kuyrukta, limanlara gemi bağlayacak yer kalmamış, gümrükler evrakları hazırlamakta acayip güçlük çekiyor...
Sokaklar, mahalleler, köyler, ilçeler ve kentler 365 gün 24 saat huzur içinde!..
Küçük trafik kazaları ve “televizyonun sesini neden açtın” şeklinde, apartmanlardaki minik komşu tartışmaları dışında ülkede tek asayiş olayına rastlanmıyor... “Kardeş kardeş”, “el bebek gül bebek” yaşıyor herkes!..
İşte bu yüzden gazetelerin çoğu manşet yapacak havadis bulamadığı için kapanmış, televizyon kanalları ise sokak köpeklerinin mama bolluğundan kimi zaman ishal olmasını bile haber yapmak zorunda kalabiliyor!!!
Televizyonlarda tartışma programları biteli yıllar oldu, çünkü tartışılacak, kavga edilecek ve konuşmacıların birbirine kupa fırlatmasını gerektirecek mesele yok!..

Hayal meselesi!..
Şu meşhur “kahraman” Meclis Başkanı “laikliğe dokunanın alnını karışlarım” diye her güm açıklama yapınca borsa fırlayıverdi!..
Meclis’te Salı günleri yapılan kavgalı grup toplantılarının yerini “altın günleri” aldı!.. Artık partiler Salı günleri kendi salonlarında çiğ köfteli- kadayıflı “sıra geceleri” düzenliyor, slogan atmayı terk eden parti militanları da rakipleriyle birlikte davullu zurnalı, zılgıtlı zilli halay çekiyor...
Aşiret çatışmaları, kan davaları, töre cinayetleri, kadına şiddet biteli de yıllar oldu... Ülkede sivillerin silahlanma oranı milyonda bir bile değil... Belki “13” yıl oldu da tek cinayet işlenmedi, tek soygun yapılmadı, tek gasp ve hırsızlık olmadı memlekette...
Ekonomik kriz olmayınca ve de para bollaşınca aileler külliyen çok mutlu... Dertleri ortadan kalktı ya, hepsi son hızla “3 çocuk” yapabilmek için evden bile çıkmıyor...
Mutluluk, huzur ve para bol olunca ülkede boşanma oranı sıfıra indi, cezaevleri boşaldı, mahkum koğuşları atölyelere dönüştü, Silivri’de bile artık hıyar üretiliyor...
Yolsuzluk ve rüşvetin artık adını kimse anımsamıyor... Bürokrasi tıkır tıkır işliyor, memurlar işlerini biliyor (pardon) yapıyor, yandaşlık ise hak
getire...

Paradoksun feryadı...
Devletin kuruluş felsefesinden ise santim kayma yok... Laik rejim tüm kural ve kurumlarıyla ayakta, molla-medrese zihniyeti sabahları okullarda Onucu Yıl Marşı’nı çaldırmak için yarışıyor, ulusal bayramlar tarihin en coşkulu gösterilerine sahne oluyor...
Ve en önemlisi de Türkiye’nin en büyük Atatürk anıtı AKP Genel Merkezi’nin önünde gurur ve ihtişamla duruyor...
Terör mü dediniz?.. Pehhh... Güneydoğu huzurun coğrafyası... “Ne mutlu Türküm diyene” yazılı “tak”lar çöplüklerden çıkartılarak eski yerlerine konuldu...
PKK ise çoktan tarihe karıştı... Artık asker- polis şehit edilmiyor, Güneydoğu kentlerinden göç edenler çoktan topraklarına dönmüş durumdalar...
Daha dün Şemdinli’de yol kesilerek bir kamyon şoförü katledilmedi, Muş’ta teröristlerle çatışma çıkmadı ve İstanbul’un Arnavutköy’ünde polise ateş edilmedi!!!
Metropollerin ortasına bomba koyan IŞİD çoktan tarihe karıştı... Esad AKP yöneticileri, başbakan ve cumhurbaşkanıyla birlikte, geçtiğimiz aylarda Bodrum’da “Suriye”nin şerefine tatil yaptı!..
Rusya’dan Ankara’ya daha geçen hafta, “bir uçağımızı daha düşürün, kurban olsun size” diye mesaj geldi, Putin ise ülkemiz yöneticileriyle birlikte, Karadeniz’deki bahçelerde “çay” topladı!!!
Şimdi söyler misiniz; yukarıdaki tablo gerçekse AKP yöneticileri, medyası ve yandaşlarının adeta “olmazsa kaos” tehdidiyle dayatmaya çalıştığı “yeni anayasa” ve “başkanlık” beklentisine neden karşı çıkılıyor?..
Yok eğer bu tablo yalansa, memleketin rejimini yerle bir etmek için her fırsatı değerlendiren güruh ne halt etmeye “başkanlık... başkanlık” diye feryat- figan ediyor?..