23 Nisan 2024 Salı
İstanbul 15°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Aklıma takılan sorular

Tunca Arslan

Tunca Arslan

Gazete Yazarı

A+ A-

Ülke gündeminin yoğunluğu içinde kültür-sanat alanında da altı çizilmesi gereken epeyce şey birikiyor ve tek tek ele almak zorlaşıyor. Bu seferlik çareyi, kısa notlar düşmekte, aklıma takılan soruları aktarmakta buldum...
- ‘Darbe soruşturmaları’ bahanesiyle İstanbul Büyükşehir Tiyatroları’ndan uzaklaştırılan sanatçıların durumu, yalnızca olağanüstü durumlarda ‘kurunun yanında yaş da yanar’ mantığıyla açıklanabilir mi? Bu sanatçıların Fethullahçı olduklarına, darbe girişimiyle ilgileri bulunduğuna dair herhangi bir emare görülmediğine göre, ‘olağan’ bir intikam operasyonu mu söz konusu?
- Gazetelerden iki haber: Üç yıl önce yitirdiğimiz dev sanatçı Tuncel Kurtiz’in Kaz Dağları’ndaki mezarı halen yapılmamış ve 1958’de yaşama veda eden şiirimizin Doğulu sesi Asaf Halet Çelebi’nin Küplüce’deki mezar taşı kırılmış. ‘Gömenler beni gövdemi gömerler / Ben başka yerdeyim’ diyen Asaf Halet, bildiğim kadarıyla Tuncel Kurtiz’in de sevdiği bir şairdi ve her ikisi de şimdi ‘başka yerdeler’. Kurtiz’in mezarı için ‘dostları’, Asaf Halet Çelebi’ninki için de ‘yetkililer’ göreve çağırılıyor. Var mı öyle birileri?
- Öylesine aklıma geliverdi... 2010’da İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı’ndan alınan 500 bin lirayla Küçükçekmece’de kurulan ‘Atıf Yılmaz Stüdyosu’ diye bir şey vardı. Deniz Türkali, İtalyan sinemasının dünyaca ünlü merkezini kastederek ‘Geleceğin Cinecitta’sını yaratıyoruz... Yeni sinemacı kuşaklar buradan yetişecek’ diye demeçler vermiş, ilk birkaç hafta faaliyet olarak da Lale Mansur’la falan söyleşi yapmıştı. Sonrasında, göstermelik bir iki şey dışında herhangi bir çalışma duyulmadı. Ne oldu o iş?
- Beyoğlu, özellikle de İstiklal Caddesi’nde işyerlerinin birer birer kapandığı yazılıp çiziliyor. Emek Sineması’nı hukuksuz biçimde arsızca yıkarak yerine diktikleri ve ‘Grand Pera’ dedikleri dev çöplüğün durumu ne acaba? Yarım yamalak bir açılış yapıldı mı yapılmadı mı onu bile tam anlayamadık... ‘Aynısı’ diye yutturmaya çalıştıkları Sahte Emek Sineması’ndan ise hiç ses yok; güya mumya müzesinin tamamlanması bekleniyormuş. Atilla Dorsay, geçen nisan ayında açılacağı söylenen bu utanç anıtının son durumuyla ilgili bilgi verebilir mi rica etsem?

MASÖR VE ŞAİR
- 30 yıldır burnunun ucunu göremeyen medya FETÖ’yü yeni keşfetti ve her gün hayretler içinde kalarak yeni bilgiler ediniyor ya, Fethullah Gülen’in yıllık masaj masrafının 150 bin dolar olduğunu da öğrenmiş olduk. Haruki Murakami’nin okumaya doyamadığım 1430 sayfalık çok katmanlı romanı ‘1Q84’de dayanılmaz kramp ağrıları çeken, ancak masaj sırasında biraz rahatlayan ve sonunda kendisini, tüm sırlarını anlattığı suikastçı-masör Aomame’ye öldürten dini tarikat lideri de bu iş için büyük paralar ödüyordu. Psikolog ve Refleksoloji Uzmanı Esat Başaran da on yıl boyunca masaj yaptığı Fethullah Gülen’i öldürmeyi hiç düşünmüş müdür acaba? Onu düşünmediyse, roman yazmayı düşünmez mi?
- Geçen haftaki ‘Orhan Pamuk’tan mektup bekliyorum’ başlıklı yazıma, değerli sanatçı Günay Güner’den bir katkı geldi. Pamuk’un Fethullah Gülen’e de mektup yazıp ‘Çok sıla hasreti çektin, yetti artık, memleket toprağına dön!’ diye seslenmesini öneriyor Güner. Hayırlara vesile olmaz mı?
- Haklı olarak, CIA-FETÖ ortak yapımı darbe girişimi engellenmeseydi, cumhurbaşkanı, başbakan vs. kim olacaktı diye merak ediliyor. Benim merak ettiğim ise şu: Darbe başarılı olsaydı, ‘şairi’ kim olacaktı? Aday(lar) yok muydu sanıyorsunuz?