AKP hangi bölgeyi şiddete teslim etti?..

Sokaklarda geçit vermeyen ürkütücü bariyerler...  Devlete set çekmek için yolların ortasında kazılmış devasa hendekler...

Kurşun sesiyle kaosa, barut kokusuyla griye dönmüş, korku dolu ve puslu sokaklar...

Sanki savaştan çıkmış Afga-nistan, sanki yerle bir olmuş “Kobani” ve sanki çatışmaların karanlık şiddetiyle viraneye dönmüş Halep sokakları!..

Şiddetin düğmesinden öfke kusulan, caddelerinde ölümün kol gezdiği bir coğrafyadır artık orası...

Hem de derin tehlikeyi haber veren, kaos için üs seçilmiş, ve sanki devletin denetimsiz-liğini afişe etmek için hazırlanmış bir şiddet laboratuvarı!..

Artık ne yazık ki devlet yok orada... Devlet aciz!.. Devlet pasif ve devlet ne yazık ki “pes” etmiş vaziyette!..

Çünkü sokaklar karanlığa teslim olmuş... Şiddet başıboş, öfke zincirinden kopmuş,

vahşet ise her an pusuda bekliyor!..

Artık orada sokaklar devlete direnen, iktidarı susturan hücrelerin denetiminde...

Orada yalnızca onlar var artık; yüzleri maskeli silahlılar... Ellerde tabancalar, Kalaşnikoflar, ağır silahlar ve patlayıcılar... Koloni halinde dolaşan tehdit ve şiddet grupları...

DEVLET KAOS BASKISINDA!..

İşte orada; çatışmalara teslim olmuş sokaklar, basılan evler, kurşunlanan işyerleri, ölen çocuklar ve yaralanan insanlar haftalardır manşetlerden düşmüyor!..

Kapısına kilit vurulmuş dükkanlar, kurşun delikleriyle kevgire dönmüş duvarlar, yakılan otomobiller ve evlerin görüntüleri gazete sayfalarını süslemeye devam ediyor...

Çocukların korkusunu, annelerin paniğini ve babaların “imdat” çığlıklarını ne yazık ki duyan da yok!..

Bir tarafta PKK, diğer tarafta Hizbullah... BDP’ye göre olaylar “provokasyon”, AKP’ye göre “karanlık bir el” ve Hüda-Par’a göre bitmeyen “PKK saldırıları...”

Herkesin birbirini suçladığı, herkesin birbirine kuşkuyla baktığı ve yine herkesin birbirine öfke duyduğu bir ilçe haline geldi Cizre... 

Öfkesi ve şiddeti kendi coğrafyasından büyük, iki terör örgütünün kör savaşına terk edilmiş bir Türkiye Cumhuriyeti ilçesidir orası...

Yalnızca şiddetin egemen olması değil, devletin kaderine terk etmesi de oradaki ateşi giderek büyütüyor...

Güneydoğu’da yaşanan başıboşluğun özetidir Cizre... Ve oradan diğer yerleşim bölgelerine sıçrayan ateş de gösteriyor ki, AKP iktidarı da devlet de cumhuriyet sınırları içinde teslim alınmış!.. Yazıklar olsun!..

SEN BİR ZAVALLISIN TÜLAY!..

Adı Tülay Babuşçu... Kimse farkında değil ama meğerse AKP’nin Balıkesir milletvekiliymiş!!! Çünkü kimsenin ondan haberi yok... Çünkü Meclis’teki dosyasına baktığınızda, vekilliğin gereği olan bir tek faaliyeti olmamış!..

Yani varlığıyla yokluğu belli değil!.. Silik, gereksiz, sebepsiz, boş yere Meclis’te koltuk işgal eden, belli ki parmak kaldırıp indirmek için görevlendirilmiş bir zavallı...

Ve belli ki, bölgesindeki laik kesimlerin de oyunu almak için vitrine konulmuş bir figür...

Cumhuriyete, Atatürk’e ve laikliğe terbiyesizce saldırmanın prim yaptığı bir dönemde, seçimler yaklaşırken “ben de buradayım” demek için sosyal medyayı kullanmış...

Ve aciz çığlıklar atarken iyi malzeme bulmuş Tülay Babuşçu!.. 16 eski Türk devletini sembolize eden askerlerin ilk kez AK-saray’daki bir şovda kullanılmasını izledikten sonra utanmadan demiş ki; “Osmanlı’nın 90 yıllık reklam arası bitti...”

Ey Babuşçu Tülay... Hadi diyelim ki, TBMM’de bir tek    önerge bile vermeden devletten her ay milyonlar almaktan utanmıyorsun... Peki, sana seçme ve seçilme hakkı veren Atatürk’ten de mi utanmadın?..

Sen, milletin sana pabuç bırakacağını sanan bir zavallısın Tülay... Hem de Atatürk’ün ve cumhuriyeti kurmak için canlarını veren şehitlerin kemiklerini sızlatan bir zavallı...

Üstelik cumhuriyetin 90 yıldır cahilleri aydınlatmak için çaba-ladığını, hırsızlık ve rüşvet reklamı yapmadığını anlamayan bir zavallı... Bu milletin parası sana haram-zıkkım olsun...

BATTAL İLGEZDİ CHP’Yİ ERİTİYOR...

Günlerdir bu köşede Ataşehir Belediye Başkanı Battal İlgezdi ile ilgili vahim iddiaları yansıtıyoruz... Ancak İlgezdi bir tek soruya bile yanıt veremiyor, Aydınlık’ın da rezaletleri unutacağını sanıyor...

Okurlar merak ediyor; İlgezdi neden susuyor?.. Basın danışmanı olacak zavallının internetteki çamur zırvalarına sığınarak gerçeklerden kaçacağını mı sanıyor?..

O halde soruların bazılarını tekrar edelim de İlgezdi, kavga-dayak ve skandalın eksik olmadığı Ataşehir’in gözden uzak bir çiftlik olmadığını bir kez daha anlayıversin;

Belediyede yakınların için radyo istasyonu kurdun mu?.. Eski avukatın, “Beni makamında dövdüler, silahla tehdit ettiler” diye seni savcılığa şikayet etti mi?..

Seni soruşturmaya gelen mülkiye müfettişiyle gazino kapatıp eşinle birlikte halay çektin mi?..

Eşin belediyede kaç birimi, hangi yasaya dayanarak yönetiyor?.. Bir başkanın eşinin, belediyeyi kendi butiği gibi yönetmeye çalışması ahlaki mi?..

Belediyede senin ve meclis üyesi yaptığın AKP’lilerin kaç yakının çalışıyor?.. “Sarıgül” ailesinin oradaki inşaat işleriyle ne ilgin var?..

Eşinin “vakıf” girişiminin ardında kimler var?.. Eşin “vekil” olmak için belediyeyi mi kullanıyor?..

İhale verdiğin gazeteci, belediye binasında, hem de eşinin de konuşmacı panelde olduğu PKK jargonuyla konuşurken, Ataşehir halkına Atatürkçülük edebiyatı yapmaktan utanmıyor musun?..

Merak etme İlgezdi; çok vahim sorular ve dosyalar sırada bekliyor... Sen ve hakkında çooook ilginç (!) iddialar bulunan o  zavallı basın memurun bakalım nereye kaçacaksınız?..