23 Nisan 2024 Salı
İstanbul 23°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

AKP’nin valileri hesap verecek mi?..

Mehmet Faraç

Mehmet Faraç

Eski Yazar

A+ A-

Son üç günde medyaya üç valinin yaptıkları yansıdı... Üçünün açıklamaları, yalnızca “devlet bürokratı” olgusunun nasıl yıpratıldığını göstermiyor, valilik makamının kabadayı ve siyasetçi koltuğu gibi kullanıldığını da kanıtlıyor... 

Baksanıza; Bitlis Valisi Orhan Öztürk kendisini “açılım” tiyatrosuna öylesine kaptırmış ki, Diyarbakır’ı “Kürdistan’ın başkenti” yapmaktan bile utanmamış... 

Beyefendi Güneydoğu’da görevli ya, ahval ve şeraite kendini öylesine kaptırmış ki, sanırsınız Türkiye Cumhuriyeti’nin valisi değil de Kuzey Irak’ta peşmerge bürokratı... 

Asıl acı olan ne biliyor musunuz; Aydınlık ve Ulusal Kanal dışında, valinin bu pervasızlığına kimse ses çıkartmadı!.. Hadi diyelim ki, AKP zaten PKK ile “özerklik” planını bile tartıştığı için “Kürdistan” nidalarına ses çıkarmıyor... 

Geçici İşçileri Bakanı ise etliye-sütlüye karışmıyor... Peki ya CHP ve MHP bu valiye neden tek kelime ses edemedi acaba?.. 

Bursa Valisi Münir Karaloğlu’na ne demeli peki?.. “Ananı al da git” zihniyetince Bursa’ya vali yapılan zat, kendini 4. Murat sanıyor olmalı!..  

Bakınız vali efendi, İznik’te yapımı devam eden devlet hastanesi inşaatını denetlerken şantiye şefi Sinan Kızıltaş’a neler söylemiş; 

“Burası bir hastane, önem vereceksin. 23 Haziran’da burası yetişecek. Hastaneyi o tarihte bitmiş görecem. Yoksa sizi buraya gömerim...” 

Vali efendi bu “gömme” konusunda nereden esinlenmiş acaba?.. Gerçekten çok merak ettim; Kurtlar Vadisi’nden mi?.. 

Söyler misiniz; Bir vali böyle kabadayı ağzıyla, tehditkar bir üslupla nasıl konuşabilir ki?.. Valilere mülkiyede mi yoksa tarikat yurtlarında mı öğretiliyor bu jargon?.. 

SİYASETİN BÜROKRATI!.. 

Bir de Muğla Valisi var ki, vay memleketin haline!.. Hani geçen yıl bölgede düzenlenen bir festivale, “siyaset karıştırdılar” diyerek CHP yöneticileriyle tartışan Amir Çiçek... 

CHP’lilerin festival konuşmalarına bile tahammül edemeyen vali efendi, Muğla’daki bir açılış töreninde konuşurken kendisini dinleyenler AKP il başkanı zannetmiş olmalılar!.. 

Bakınız, Muğla’da devleti temsil etmesi gereken vali efendi tam da seçim öncesi nasıl bir konuşma yapmış; 

“Allah razı olsun ki böyle yatırımlar yapılıyor. İnsanlık alemine böyle hizmetler yapılıyor. Bundan daha iyisi var mı? Evet bakanım sizi, başbakanımızı ve cumhurbaşkanımızı biliyorum. Hükümetiniz bize sabah akşam demeden çalışma talimatı veriyor.” 

Üç valinin davranışı da “devlet terbiyesi” açısından utanç verici... Çünkü Bitlis, Bursa ve Muğla valilileri, davranışları ve açıklamalarıyla “devletin valisi” olgusunu bir güzel yerle bir ettiler... O halde onlara birkaç sorumuz var; 

Sizler devletin valisi misiniz yoksa AKP’nin mi?.. Bu devranın böyle süreceğini mi sanıyorsunuz?.. Bölgenizde AKP’liler dışındaki yurttaşlar sizleri protesto ederlerse haksız mı olacaklar?.. Ve en önemlisi de yarın iktidar değiştiğinde, kulağınızdan tutulup atılınca, “kıyım yapıldı” diye oturup ağlayacak mısınız?.. 

ANKET YALANLARI!.. 

Anket sektörünün Türkiye’deki kadar ayağa düştüğü ve güven kaybettiği başka bir ülke var mıdır acaba?.. 

Bu ülkede anketçiliğin sözde bayraktarlığını yapan kimi sahtekarların siyaset-rant çarkında nasıl kirlendiğini, hırsız belediye başkanlarını nasıl akladıklarını bizzat gördüğüm için yapılan araştırmaların yüzde 80’ine inanmıyorum... 

Çünkü Türkiye’de anketçilik, siyaseti harman zamanı olarak kullanıyor... Baksanıza, son haftalarda ardı adına yayımlanan anketlerin sonuçları da birbirine zerre kadar uymuyor... 

Bazılarında AKP yüzde 50’de, bazılarında 41, kimilerinde ise 38’e kadar düşmüş... Anketlerin büyük bölümünde HDP barajı aşamıyor ama bazıları var ki bu partinin oylarını neredeyse 14 bandında gösteriyor... 

CHP ile MHP konusunda açıklanan veriler de öylesine tutarsız ki, yapıldığı iddia edilen anketlere bakarak siyaseti okumak ne yazık ki olanaksız... 

Kimse, “bölge ve seçmen davranışları siyasi tepkilere göre değişiyor” demesin... Çünkü anket verilerinde görülmesi olanaksız uçurumlara bakanların aklına eminim şu soru da geliyor;  

Türkiye’nin sosyo-ekonomik durumu ve buna karşı geliştirilen refleks aşağı yukarı belli... O halde kimi şirketler anketleri başka kıtalarda mı yapıyor ki, veriler arasında uçurum görülüyor... 

Sözü uzatmayalım; Bu ülkede siyasi partilerden para almadan, bağımsız ve ciddi anket yapan bir kurum varsa, verilerini seçime kadar bu köşeden aktaracağım!!! 

SAHTE CD TAŞIYAN MUHABİR... 

Eminim herkes çok merak ediyordur; sözde “askeri darbe” tantanasının kumpasından oluşan “Balyoz” asıl kimi başına düşmüş oldu?.. 

Yalanlarla süslenmiş “Balyoz davası”, belge diye yutturulan CD’lerin sahte olduğunun anlaşılması üzerine tamamen çöktü...  

Çünkü bilim ve yargı, sahte belge üzerinden düzmece suç oluşturulduğunu ve bu yöntemle TSK’daki Atatürkçülerin tasfiye edilmeye çalışıldığını net biçimde saptadı ve sanıkların masumiyeti de onaylanmış oldu... 

Yalnızca bu insafsız tuzağı kuranlar, uygulayanlar değil, “darbe” iddiasıyla kumpasçıları destekleyen gazeteler, muhabirler, dönek solcular aynaya bakabiliyorlar mı acaba?.. 

Çok sayıda masumun geleceğini karartan bu zavallılara sormak lazım; siz de hiç utanma, vicdan ve insaf yok mu?.. 

Hadi diyelim Mehmet Baransu gibi gazeteci kılıklı kuryecilerin sahte CD taşıdıkları ve karanlık kumpaslarda kullanıldıkları net biçimde anlaşıldı... Peki, kimler kurdu bu derin ve kirli kumpası, ardında daha bilmediğimiz kimler var?.. Asıl soru bu değil mi?..