29 Mart 2024 Cuma
İstanbul 19°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

AKP’ye oy veren yurttaşı kazanmak

Mehmet Bedri Gültekin

Mehmet Bedri Gültekin

Eski Yazar

Seçim sonuçları üzerine tahminlerde bulunanların hemen hepsi AKP’nin kitle desteğini koruyacağı önkabulü ile konuşuyorlar.
“AKP yüzde 40’ın üzerinde oy alacak. Sorun geriye kalan yüzde 55 -60 oyun nasıl dağılacağında? Sandığa ne kadarı gidecek, AKP dışındaki diğer partiler birbirlerinden ne kadar oy alacaklar?”
Zihinlerde olan düşünce ve konuşulan budur ve yanlış olan da budur.
Oysa üzerinde düşünülmesi gereken gerçek, AKP’nin 13 yıllık iktidarının ardından Türkiye’yi bir uçurumun eşiğine getirmiş olduğudur. Bugüne kadar ki icraatıyla millete ve ülkeye büyük bedeller ödetmiştir. Ama ödenecek asıl bedel ise önümüzdedir.
Bugüne kadar çeşitli nedenlerle AKP’nin arkasında duran seçmen, bütün bu gerçeklerin farkındadır. Tedirginlik ve endişe içindedir. Arayış, bütün yurttaşlarımız için olduğu kadar AKP oy veren yurttaşlar için de geçerlidir.

EKONOMİDEKİ BEDEL
AKP seçmeninin arayış içinde olmaması mümkün değildir; çünkü:
Ekonomi duvara dayanmıştır. Dolar 2.64’e dayandı. Çok yakında 2.70’i bulacağı
konusunda genel bir beklenti var.
Ağır bir dış borç yükü altında olan Türkiye açısından bu tablo, Cumhuriyet tarihinin en ağır krizine yuvarlanmak anlamına geliyor.
140 milyar doları bulan kısa vadeli dış borç, vahameti daha da artırmaktadır.
Borçların önemli bir kesiminin özel sektöre ait olması ise yakın gelecekte işsizler ordusunun katlanarak büyümesi demektir.

ETNİK BOĞAZLAŞMANIN BEDELİ
İkinci olarak belirtilmesi gereken nokta Kürt sorununda geldiğimiz yerdir.
PKK, “Özerk Kürdistan” hedefini, eğer kabul edilmezse ayaklanma olacağı tehditleriyle kabul ettirme aşamasına gelmiştir.
6 – 7 Ekim 2014 olaylarından sonra, Suriye ve Irak manzaralarına çok uzak olmadığımız düşüncesi halk arasında hızla yayılmıştır.
Elbette bu “halk” içinde AKP ve HDP seçmeni de vardır.

LAİKLİĞİ KATLETMENİN VE KOMŞULARA TERÖR İHRAÇ ETMENİN BEDELİ
Üçüncü olarak Suriye ve Irak’ı sarmış olan yangının Türkiye’ye sıçrama ihtimalinin giderek güçlendiğinin hemen herkes tarafından fark edilmesidir.
Türkiye, sınırından 37 km uzakta olan Süleyman Şah Türbesini koruyamamıştır.
Bugüne kadar büyük bir güvenlik içinde olan dış temsilciliklerimiz artık terörist faaliyetlerin açık hedefi haline gelmişlerdir.
AKP’nin dış politikası Türkiye’yi dünyadaki en yalnız ülke haline getirmiştir.
Komşularımızdaki etnik ve dinsel fay hatlarını tetiklemekle uğraşan AKP, aynı fay hatlarının Türkiye içinde de devam ettiğini ve komşularımızda başlayan depremin kaçınılmaz olarak Türkiye’ye de sıçrayacağını unutmuş görünüyor.

İşte bütün bunlar Türkiye’nin yakın geleceğini büyük tehlikelerle dolu hale getirmiştir.
AKP’ye oy veren yurttaşların bu tablodan memnun olduğunu düşünmek abestir.
AKP seçmeni de bu ülkede yaşıyor. Geleceğinin güvencede olması, Türkiye’nin bağımsız, egemen, barış ve refah içinde olmasına bağlıdır.
Bütün bu açılardan ülke tehdit altında ise AKP’ye oy veren yurttaşlar da bunun üzerinde düşünecektir ve bu tehlikenin önlenmesi arayışı içinde olacaktır.

“TEK PARTİ”NİN İSTİKRARI (!)
Şöyle bir soru sorulabilir: Bütün bu gelişmeler şimdi birden bire ortaya çıkmadı. Adım adım bu noktaya geldik. Peki AKP seçmeni şimdiye kadar neden sessiz kaldı?
İşte bu noktada, Meclis’te muhalefet konumunda bulunan Partilerin ne yaptıklarına ve ne söylediklerine bakmak gerekir.
Program ve politika olarak esasta AKP’den çok farklı olmayan bir muhalefet tablosu vardır. Seçmen bu tablo karşısında, koalisyon yerine AKP’nin tek başına iktidarının “istikrarını” tercih etmiştir.

DEVRİMCİ ÇÖZÜM İHTİYACI
Ama şimdi farklı bir yerdeyiz.
Sistem içinde bir çözümün olmadığı fikri, artık kitleler içinde giderek yaygınlaşmaktadır.
Cumhurbaşkanlığı seçim sonuçlarının ortaya koyduğu tablo üzerinde iyi düşünmek gerekir. Bugün kamuoyu araştırmalarında yüzde 20 ile yüzde 30 arasında arayış içinde olan bir seçmen kitlesinin varlığı görülüyor.
Ekonomide, dış politikada, teröre karşı mücadelede, devlet idaresinde, vatan savunmasında köklü çözümler öneren devrimci bir seçeneğin halk tarafından kabul edilmesinin koşuları doğmuştur.
Hiç kimsenin şüphesi olmasın, böyle bir seçenek, bugüne kadar AKP’ye oy vermiş olan seçmenden de ciddi oranda destek bulacaktır.
İşte o zaman değil yüzde 40’lar, yüzde 30’larda, 20’lerde bile tutunmak, AKP açısından imkânsız hale gelecektir.