23 Nisan 2024 Salı
İstanbul 20°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

AKP’yi sallayan eylem: Haziran Direnişi

İsmet Özçelik

İsmet Özçelik

Gazete Yazarı

A+ A-

Bugün 31 Mayıs. Taksim Gezi Parkı protestosu ile başlayan, sonra da tüm Türkiye’ye yayılan “Haziran Direnişi”nin başlangıcının yıldönümü.

31 Mayıs’tan itibaren yaklaşık 90 gün, Türkiye’nin her yeri bayram yeri oldu. Her şehirde, her mahallede, her sokakta eylem vardı. Milyonlar ayağa kalktı. Taksim, Kızılay, Gündoğdu, ... bütün meydanlar doldu taştı.

Türk Bayrağı ve Atatürk birleştirdi

Herkes kol kolaydı. Genci-yaşlısı, kadını-erkeği, köylüsü-kentlisi, sağcısı-solcusu, CHP’lisi, MHP’lisi, İşçi Partilisi, ... herkes kol kola, omuz omuzaydı. Türk bayrağı ve Atatürk sembol oldu. Türk bayrağı ve Atatürk herkesi birleştirdi.

Türk bayrağı işaret gibi olmuştu. Otobüste, dolmuşta, sokakta, ... birinin elinde Türk bayrağı, Atatürk posteri varsa sanki akrabasını görür gibiydi.

Eylemciler mutluydu

Haziran boyunca birçok eylemi yerinde izledim. Müthiş bir işbirliği vardı. Herkes birbirine saygılıydı. Bir sorun olduğunda hemen bir “ayak divanı” yapılıyor ve soruna çözüm bulunuyordu.

Polis gaz, tazyikli su sıksa da kimse aldırmıyordu. Hatta gaz kokusunu alanlar, “Aaa polis yine parfüm sıkmış” diye dalga geçiyordu. Eyleme katılanların gözleri ışıl ışıldı. Hepsi mutluydu.

İmece

Herkes kendine bir görev yaratmıştı. Cumhuriyet devrimi sonrası birçok sorununu “imece” ile çözen halk yine aynı yönteme başvurmuştu. Sanki görünmeyen bir el görev dağılımı yapıyordu. Örneğin Ankara’da Oran’dan, Yıldız’dan, Çankaya’dan, Çayyolu’ndan gelen kadınlar çantalarında kek, börek getiriyordu. Tuzluçayır’dan, Mamak’tan, Keçiören’den gelenlerin çantalarında kete, katmer, ... eksik olmuyordu.

Kendilerine gençlerin karınlarını doyurmak görevli verenler vardı. Gördükleri her gence aç olup olmadıklarını soruyor ve hemen çantalarında ne varsa veriyorlardı. Hele TGB’lileri görünce akan sular duruyordu.

Tabi limon servisi hiç ihmal edilmiyordu. Biber gazına karşı panzehirdi. Herkesin cebinde hem kendisi, hem de hiç tanımadığı bir arkadaşı için birkaç limon hazırdı. Taksim’de, Kızılay’da, ... paranın geçmediği sokak bakkalları oluştu.

Erdoğan’ın imdadına PKK yetişti

BDP Eşbaşkanı Demirtaş “Haziran Direnişi”ne cephe aldı. Ancak bir süre sonra MİT-Öcalan bir araya gelerek, meydanlara Öcalan posteri, PKK bayrağı sokulması kararlaştırıldı. Öcalan posteri ve PKK bayraklarıyla direnişin halkın gözünden düşürülmesi ve halkın dağıtılması planı devreye girdi.

Kısmen başarılı da oldu. TOMA, gaz ve tazyikli su ile dağıtılamayan halk, APO posteriyle ve PKK bayraklarını görünce meydanlardan uzaklaştı.

Erdoğan’ın dizleri titredi

Halk cephesinde durum böyleyken, AKP cephesinde tam bir panik vardı. Halk sokağa çıktığı günlerde Erdoğan Fas’taydı. İlk başta Türkiye’ye geri dönemedi. Döndükten sonra da günlerce Ankara’da başbakanlık makamına gidemedi.

“Eylemlerin arkasında dış güçler var” diyerek şehir şehir dolaşmaya başladı. Binlerce polis de ona eşlik etti. Dizlerinin bağı titredi. O günden bu güne bir türlü düzelmedi.

Cumhurbaşkanı seçimi için örnek

“Haziran Direnişi”, AKP iktidarının nasıl yıkılacağını gösterdi. Birliğin nasıl sağlanacağını kavrattı. Türk bayrağı ve Atatürk’ün herkesi bir araya getirdiğini ispatladı.

Şimdi önümüzde Cumhurbaşkanlığı seçimi var. Denenmiş ve başarı sağlanmış bir yöntem varken, hala neyi tartışıyoruz ki!