25 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 18°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

AKP'yi yıkacak isim piramidin tepesinde!..

Mehmet Faraç

Mehmet Faraç

Eski Yazar

A+ A-

Bu ülkede; 2002'den bu yana 3 genel, 2 yerel seçim, bir de referandum yapıldı... Ancak halk tabanında, AKP'ye karşı siyasal güç yaratacak enerji bir türlü toplanamadı...

Son 12 yıldır AKP'yi yıkacak bir seçenek oluşamadığı için halkın bir bölümü de çaresizlikten Milli Görüş zihniyetinin peşinde sürükleniyor...

Yani AKP'ye karşı; alttaki siyasi mücadelede, zeminde bir türlü mesafe alınamıyor!..

CHP ve MHP kimi zaman iktidar benzeri politika ve ilişkilerle rotasından çıksa da halk, AKP'nin yoksullaştır-köleleştir stratejisinin çemberinde kıvranmaya devam ediyor...

Baksanıza; öncü olması gereken muhalefet partileri, haftalardır kendi içlerinden birer cumhurbaşkanı adayı bile çıkartamıyor...

Tercihimiz; cumhuriyeti kuran partinin; muhalefetin de dikkatini çekecek, kendi içinden bir adayla yola çıkmasıdır... Kemal Kılıçdaroğlu, Deniz Baykal, Emine Ülker Tarhan ya da eski CHP'li İlhan Kesici...

Ancak CHP içindeki sessizliğe ve çıkmaza bakılırsa, bunun olasılığı şu an görünmüyor...

O halde cumhurbaşkanlığı seçimi, AKP'den kurtuluş için etkili bir çıkış yolu olacaksa, madem siyasal tabanda olmuyor o halde piramidin tepesi denenmeli...

Meclis içinde ve dışındaki cumhuriyetçi muhalefet, "çatı", yani "piramit" stratejisiyle bir an önce çözüm aramalı...

Unutmayınız ki, muhalefetteki sessizlik çaresizliği, çıkmaz ise AKP karşısında yeni bir yenilgiyi işaret ediyor... Bu psikoloji de halka seçenek sunulamadığı için her geçen gün iktidara yarıyor...

Toplumda; "cumhurbaşkanlığı kazanılırsa, bu rüzgar siyasette de başarı getirir" algısı büyürken, Yalova'daki güç birliği işaret ediliyor...

BİNDİLER 'JET"E, GİDİYORLAR KIYAMETE!..

Ne olursa olsun; "bu millet adam olmaz" sözüne hep tepki gösterdik...

Çünkü her zaman, toplumun geri bırakılmasında ve cehalete sürüklenmesinde tek suçlunun birey olmadığını, devletin de büyük sorumluluk taşıdığına dikkat çektik...

Ancak kimi olaylar var ki, burada suçlu toplumun ta kendisi demeden duramıyor insan...

Yok yok!.. Konumuz, bu milletin "yüzde 45"inin, yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarıyla sarsılan AKP'ye güvenoyu vermesi değil!..

Sırtını din ticaretine dayamış bir anlayışın nasıl da el üstünde tutulduğu konuşuluyor bugünlerde!.. Hem de jet hızıyla!!!

Fadıl Akgündüz diye bir uyanık var... "Jet" lakabı daha önceki sabıkalarından kaynaklanıyor...

Çünkü 1990'larda, Siirt'e "otomobil fabrikası kuracağım" diye Jet-Pa Holding hisseleriyle topladığı 10 milyon doları batırdığını, sattığı daireleri teslim etmediğini ve binlerce kişiyi mağdur ettiği için dolandırıcılıktan 1.5 yıl da hapis yattığını bütün Türkiye biliyor...

AKP iktidara gelince, Jet Fadıl hiçbir yanlış yapmamış gibi yine ortaya çıktı. Hidayete ermiş olmalı ki, yanında medyatik Nakşi hocalarla, üstelik cüppeyle dolaşıyor...

BOŞUNA CAPRİCE YAPMAYIN!..

Son aylarda bütün televizyon kanalları ve gazeteler Jet Fadıl'ın "devre mülk" reklamlarını yayımlayınca, millet de bir şey sandı ve binlerce kişi yine ona koştu...

Hem de ne koşmak?.. Sormadan, sorgulamadan, geçmişi bir an olsun düşünmeden!..

Ancak tarih bu kez de jet hızıyla tekerrür halinde!.. Çünkü din istismarıyla paralarını kaptıranlar yine isyanlarda...

Meğer 2013 sonunda anahtarları verilmesi gereken devre mülkler teslim edilmiyor, vaat edilen kira gelirleri de ödenmiyormuş...

"Jet Fadıl" ise ne ilgisi varsa; kurbanlarına gönderdiği bahane mektuplarında, "Caprise Gold" projesindeki teslimat gecikmesine, Danıştay açılışındaki krizi bile gerekçe gösteriyormuş!..

Burada gözlerini kapasalar da asıl suçlu, Fadıl'ın reklamlarıyla susturulan başta dinci tayfa olmak üzere medya değil...

Asıl suçlu, geçmişi bilinen bir hayal satıcısına ısrarla para kaptıranlar!.. Onların "dolandırıldık" diye feryat figan etmesi boşunadır!..

Bu yüzden onlara; "Boşuna ağlayıp sızlayıp, Caprice yapmayın!.. Jet hızıyla beter olun" demekten başka bir şey de gelmiyor elden!..

AKİT'İN SOSYAL YARASI AKP Mİ?..

Konumuz, AKP döneminde artan din ticaretinin toplumu gafil ve çaresiz hale getirmesi olduğu için, benzer bir konuyla devam edelim;

"- TÜİK ve Yeşilay gibi kuruluşların son 10 yılda hazırladıkları raporlar, Türkiye'nin sosyal anlamda SOS verdiğini gözler önüne seriyor. Alkol, tütün ve uyuşturucu bağımlılığındaki artış tüyler ürperten boyutlara ulaştı.

- Türkiye'de, ilköğretim öğrencileri arasında alkol kullananların oranı yüzde 15.4, ortaöğretimde en az bir kez alkol kullananların oranı yüzde 45- 50'ye çıktı.

- Madde bağımlılığında ilk kullanım yaşı ortalamasının 21.56'ya kadar düşmesi de dikkat çekiyor.

- Türkiye'de alkol tüketimine harcanan yıllık resmi miktarın yaklaşık 15,5 milyar TL, resmi olmayan miktarın ise yaklaşık 31 milyar TL olduğu tahmin ediliyor.

- TUBİM 2010 yılı uyuşturucu raporuna göre, 2007 yılında ayakta tedavi edilen hasta sayısı 38 bin 569. 2008 yılında bu rakam 65 bin 148 iken, 2009 yılında 107 bin 178 oldu."

"Sosyal alarm" başlığıyla yayımlanan yukarıdaki haber, AKP'nin en büyük destekçilerinden dinci Akit gazetesinin dünkü manşetindeydi...

Aferin Akitçilere!.. AKP döneminde milletin ne hale getirildiğini çok güzel özetlemişler!!!

Ne diyelim; sebep olan Allah'ından bulsun!..

11 LİRALIK DEVLET!..

Hazine mi soyulmuş, Örtülü Ödenek paraları talan mı edilmiş?..

Yolsuzluk ve rüşvet mi başını alıp gitmiş?..

Bakanın biri kolunda 700 milyon liralık avanta saatle mi dolaşıyormuş?..

Altın tüccarının biri, siyaseti ve bürokrasiyi rüşvete mi bağlamış?..

Partizanlık bir çırpıda AKP zenginleri mi yaratmış?..

Ülkenin milli kaynakları "özelleştirme" adı altında yağmalanmış mı?..

Bunların ne önemi var ki?.. Devlete, Hazine'ye, milli ekonomiye, millete asıl zararı bunlar vermiyor ki!..

Devlet ne zaman batar biliyor musunuz; Bir askerin intihar ettiği merminin parası, kurbanın ailesinden tahsil edilemezse!..

Baksanıza; Muş'un Hasköy ilçesinde, tezkeresine 2 ay kala "intihar" ettiği belirtilen Batmanlı Abdurahman Çiftçi ile ilgili soruşturmada takipsizlik kararı veren 8. Kolordu Komutanlığı Asker Savcılığı, "ölüme neden olan kurşunun hazine malı olması nedeniyle, zararın aileden tahsil edilmesini" istemiş!..

Aferin bu kararı verenlere!.. Memleket 12 yıldır tarumar edilirken, yetim hakkı olan "11 liralık kurşun"un parası çarçabuk tahsil edilmezse, Allah korusun, devlet topyekun batar!..