25 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 23°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Alevi Reformu nasıl yapılmalı?

Rıza Zelyut

Rıza Zelyut

Eski Yazar

A+ A-

Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun, yeni hükümetin yapacağı işler arasına Alevi Reformu’nu da alması, önemli bir beklenti yarattı.Bu konu kimsenin gündeminde değilken 1989 yılında Alevilik Bildirgesi’ni hazırlamış ve kamuoyuna, basına, siyasi platforma sunmuştuk. Hükümetin faydalanabileceği bu bildirge, “Anadolu Aleviliğinin Kültürel Kökeni TÜRK ALEVİLİĞİ” isimli kitabımızda yer almaktadır.Sömürgeciler İslam ülkelerini mezhepleri çatıştırarak yağmalıyor. Türkiye’de Sünni-Alevi kardeşliğini pekiştirecek bir adım olarak gördüğüm bu reform konusunda Sayın Davutoğlu’na bazı önerilerim olacak:***Sünni literatürde de yer aldığı üzere, İslam dini içinde birisi Zahirî (şekilci/sözel) diğeri Batınî (özsel/derunî) iki akım oluşmuştur. Anadolu Aleviliği, Batınî karakterli olup Sünnilikten ayrıdır.Böyle olunca, İslam adı altında Sünnilik ile Aleviliği eşleştirmeye çalışmak doğru değildir. Bunlardan sadece birisini de İslam’ın tek temsilcisi gibi sunmak, diğerini yok sayan bir asimilasyonculuk olmaktadır.- Alevi Reformu yürütülürken Zahiri İslam’ın örgütü olan Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan (DİB) görüş (onay/izin) alınması yanlış olmaktadır ve süreç tıkanmaktadır. Eğer bir reform yapılacak ise Diyanet İşleri ve ilahiyatçılar devre dışı bırakılmalı; iş sosyolog-eğitimci-siyasetçi üçgeninde ele alınmalıdır.- Türkiye’deki Aleviler-Bektaşiler kendilerini “sorun” olarak değil “bir gerçeklik” olarak görüyorlar. Taleplerinin, dinsel açıdan değil “demokratik açıdan” ele alınmasını istiyorlar. Reform, insan hakkı/kültürel hak/inanç özgürlüğü bağlamında değerlendirilmelidir. Bu konu, laikliği yıpratacak adımlar atılmasına fırsat sayılmamalıdır.- Cemevleri dergâh ve tekkelerde “meydan evi” adı ile yer alan tarihsel bir realitedir. İlk örneğini 1208 yılında yapılan Seyit Battal Gazi (Eskişehir) külliyesinde görebilirsiniz... Tarihsel bir gerçeklik olan cemevleri, Türk tarih ve kültürünün ayrılmaz bir parçasıdır. Bu yüzden devletçe resmen tanınmalı, giderleri bütçeden karşılanmalıdır. Yine devlet buralarda çalışan inanç önderlerinin (dede-zakir-hizmetli) maaşını ödemelidir. Böylece bu kurumlar denetime alınmış olacaklar ve istismarcılar da engellenecektir. Bu iş yapılırken “İrfan Merkezleri” kılıfı içinde tarikatların devlet içine yerleştirilmesine kalkışılmamalıdır. Şu an Alevi örgütleri bu kaygı içindedir. Böyle bir tutum; reform işini çıkmaza sokacaktır.- Cemevlerini ve çalışanlarını atamak, terfi ettirmek ve teftişini yapmak üzere, Alevi temsilcileri ve eğitimcilerden oluşan bir Yüksek Kurul oluşturulmalıdır. Bu kurul Başbakanlık makamına bağlı olarak çalıştırılabilir.- Diyanet İşleri Başkanlığı yeniden yapılandırılmalı ve demokratik temsil gücü artırılmalıdır. O zaman Yüksek Kurul buraya bağımsız bir birim olarak eklenebilir.- Zorunlu din dersi zorunlu olmaktan çıkartılmalıdır. Alevilik dersleri de geleneksel Aleviliğe uygun olarak Yüksek Kurul denetiminde hazırlanmalı ve din eğitimine eklenmelidir.- Diyanet İşleri Başkanlığı ile bazı kaymakamlar ve valiler Anadolu’daki Alevi köylerini Sünnileştirecek çabalar içindeler. Başbakanlık yayımlayacağı bir genelge ile bu asimilasyonculuğu yasaklamalıdır.- TRT; Aleviliği anlatan daha geniş kültür programlarını devreye sokmalıdır. - Alevilere yönelik olarak tarihlere, hikâye ve tiyatrolara bile girmiş olan iftiraları ayıklamak gerekir. - Alevilerin geçmişte yarattıkları inanç kurumları 1826’da yakılıp yıkılmış; sonradan canlandırılanların arsaları da cumhuriyet döneminde yağma edilmiştir. Bunun son örneği Rumelihisarı üstündeki Şehitlik Tekkesi’dir. Buraların Sünni asimilasyonu şeklinde değil, tarihsel kimliğine uygun biçimde uyandırılması ve Bektaşi-Alevi kurumlarına teslim edilmesi gerekmektedir. - Balkanlar’daki Alevi-Bektaşi dergâhları Vehhabiler tarafından ele geçirilmekte; tarihsel işlevlerinin tersine kullanılmaktadır. Buraları, eski geleneği yürüten Bektaşi-Alevi kurumlarına verilecek bir dış politika izlenmelidir. Türk ve İslam’ın Avrupa’daki olumsuz imajı buralarda tersine çevrilebilir.- Avrupa’da, Alevileri İslam’dan kopartmaya yönelik çok kuvvetli propagandalar, Avrupa Alevi Birlikleri Federasyonu eliyle yürütülmektedir. Bu örgüt Alevileri PKK destekçisi haline getirmek için yoğun faaliyet içindedir. PKK’nın bu atağı, ülkemizin geleceği açısından da tehlikeler taşımaktadır. Bu yüzden bir an önce Alevileri memnun edecek yasa değişiklikleri yapılmalı ve uygulamalar ile de bu durum gösterilmelidir.- Yapılacak ilk önemli iş ise Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nün adını değiştirmek olacaktır. Böyle bir adım Başbakan Davutoğlu’nun Alevilere karşı yapıcı ve olumlu tavır içinde olduğunu gösterecek ve sonraki adımların daha sancısız atılmasına katkıda bulunacaktır.***Sayın Başbakan! Alevilerin talepleri tamamen barışçıldır ve demokratiktir. Ülkede sorun çıkarmaya değil birlikteliğe yöneliktir. Bu yüzden kamuoyu sorunsuz kabul edecektir. Bu milletin kültürünü binlerce yıl ötelerden bugünlere taşıyarak yaşatan Alevi-Bektaşi kesimine verilecek her hizmet; Türk milletinin tümüne ve insanlığa yapılmış katkı olacaktır.Adımınızı cesurca atın, tarihe geçin...