19 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 15°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Aleviler bu tuzağa düşmez!

Ufuk Söylemez

Ufuk Söylemez

Eski Yazar

A+ A-

1 Kasım’da tekrar yapılacak olan “nafile” seçimlere kısa bir süre kala, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu ve asli unsurlarından olan, sayıları asgari 15 milyon civarındaki Alevi-Bektaşi inanç ve kültürüne sahip insanlarımızın üzerinde son zamanlarda onları istismara-yönlendirmeye-fırsat bulurlarsa kullanmaya yönelik türlü çeşitli fitne-fesat dolu tezgâhın uygulamaya konulduğunu, çeşitli operasyon ve psikolojik harekât unsurlarının piyasaya sürüldüğünü endişe ile izliyor ve görüyoruz.Son günlerde “maskeli” demokrasimizde yeni oyunlar tezgâhlanıyor.Tarihin en kanlı ve vahşi terör örgütü olan PKK’nın fiilen sözcüsü ve destekçisi durumundaki HDP’ye güya barajı atlatmak adına türlü kurnazlıklar tezgâhlanıyor. Kötü bir siyaset mühendisliği yapılmak isteniyor. HDP’nin ülke genelinde itibarı olmadığını ve oy desteğinin azalacağını gören bölücüler, şimdi de vatansız-bayraksız “çakma” solcular ile “işbirlikçi ve düşkün” birkaç Aleviyi de devşirerek, akılları sıra milleti kandıracaklarını zannettikleri nafile çabalara girişiyorlar. Lafı uzatmadan söyleyelim; Alevi-Bektaşi inanç ve kültürüne sahip vatandaşlarımız; ne “laiklik karşıtı odak” olmuş bir zihniyetin peşinden gider, ne ülkenin birliğini ve bütünlüğünü bölmeye yönelik, bölücü-etnik ayrımcı siyasi Kürtçülüğün ardına takılır, ne de dış güçlerin azınlık masallarına ve kışkırtmalarına inanırlar.Hele hele Alevi-Bektaşi inanç ve kültürünü kendi sapkın ideolojilerinin veya siyasetlerinin malzemesi ya da kalkanı yapmak isteyen karanlık odaklara hiç prim vermezler.Son aylarda şahsi hırsları ve beklentileri aklını aşmış, ruhunu-inancını felsefesini, fitne-fesat odaklarına kiralamış birkaç “düşkün” ve kendini bilmez Alevi kökenli insanı öne sürerek, Alevileri Türkiye Cumhuriyetinin temel kuruluş felsefesinden, milletin birliğinden ayırmaya-koparmaya çalışan türedi bazı isimlere ve “HDP” türü siyasi oluşumlara herkes dikkat etmelidir. Aleviler Cumhuriyete ve Atatürk’e gönülden bağlı, demokrasiyi ve insan haklarını içselleştirmiş, ideoloji ile inançlarını birbirine karıştırmayan ve laiklik ilkesine sıkı sıkıya bağlı bir büyük kitledir.Politika ve ideolojiler gelip geçici, inanç ve kültürler ise kalıcıdır.Kendisi de Alevi kökenli son derecede saygın ve bilinen önemli bir araştırmacı ve yazar olan ve en verimli çağında erken kaybettiğimiz Cemal Şener - ki bu konularda 30 civarında çok sayıda baskısı yapılan yayınlanmış yapıtlara sahiptir.-Atatürk ve Alevilerle ilgili konularda bakın kitaplarında neler yazmış, söz bu değerli yazarımızın;“Eğer bir gün yolunuz düşer de bir Alevi-Bektaşi evine konuk olursanız, bu yoksul ama sıcak evde bir olay hemen dikkatinizi çekecektir. Bir köşede bağlama sazı, gazete ya da dergiden kesilmiş soluk bir Hz. Ali resmi ve hemen yanında da Mustafa Kemal Atatürk’ün bir portresinin asılı olduğunu göreceksiniz...” (Atatürk ve Aleviler Etik Yayınları 15. baskı, sf. 16)“...şimdi gelelim Alevi sorunu ile Kürt sorunu arasındaki sosyolojik ilişkiye, Türkiye’deki Aleviler Kürt değil. Kürtçe ya da Zazaca konuşan Aleviler ise, sonradan Kürtleşen Türklerdir...” (Alevi Olayı Etik Yayınları 35. baskı, sf.125)“...Alevilik ise, Kürt kökenli değildir. Türkçe kökenlidir. Çünkü Aleviliğin kurucusu olarak kabul edilen Hacı Bektaş Veli, Türk’tür. Türkçe konuşup yazmıştır. Pir Sultan Abdal, Şah İsmail, Yunus Emre, Fuzuli gibi önemli Alevi düşünür ve dava adamları Türkçe yazmış ve konuşmuşlardır. Bugüne kadar hiçbir klasik Alevi düşünürünün Kürtçe konuşup yazdığına tanık olunmamıştır. Kürtçe yada Zazaca konuşulan Doğu Anadolu’nun bazı yörelerindeki, Alevi Cem ayinlerinde söylenen deyişlerin Türkçe okunmasının kaynağı da bu olsa gerekir. Zaten Osmanlının Fars ve Arap etkisinde kalarak Türklere yabancılaştığı dönemde, bu etki sonucu ortaya çıkan Osmanlıcaya karşı Türkçeyi yaşatma mücadelesini Alevi ozan ve düşünürler vermiştir...” (Alevi Olayı, Etik Yayınları sf.127)İşte yukarıdaki alıntılardan da anlaşılacağı üzere,Alevi-Bektaşi inanç ve kültürüne sahip 15 milyonu aşkın vatandaşımızın ezici bir çoğunluğu, Atatürk Cumhuriyetine ve onun kuruluş felsefesine gönülden bağlıdır.Sapkın ideolojilerin, dış odakların, bölücülerin ve yobazların oyununa gelmezler.Ülkemizin birliğinden bütünlüğünden taviz vermez, Laik Demok-ratik Cumhuriyete herkesten çok kararlılıkla sahip çıkarlar.Alevi-Bektaşiler, kin ve nefretten uzak dururlar. Barıştan ve dostluktan yana hoşgörülü insanlardır. Ama asla akılsız-düşkün-kişiliksiz ve onursuz değillerdir.Kimse Alevi yurttaşlarımızın üzerinden ham hayaller ve nafile tezgâhlar kurmasın.Alevi-Bektaşi inancına sahip yurttaşlarımızın ezici çoğunluğu, Atatürk’ün resminin asılmadığı-isminin anılmadığı hiçbir bölücü ve gerici oluşuma, mitinge, partiye veya ideolojiye asla itibar etmezler. Geçmişte etmediler, gelecekte de etmeyeceklerdir. Bu böyle biline!..