Aleviler size ne oy verir , ne de selam !

2014 yılı Ağustos ayı, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yapılacağı bir tarih olmasının yanı sıra, Çaldıran Savaşı'nın da 500'ncü yıldönümüne tekabül ediyor.

Kaynak yayınlarından çıkan ve Sn. Zeynel Coşar tarafından yazılan "40 Bin Alevi Öldürülmedi mi ?" isimli çok değerli çalışma tam da bu konuya ışık tutuyor ve Oğuz-Türkmen onbinlerce Alevinin, Yavuz Selim ve Başdanışmanı Kürt derebeyi İdris-i Bitlisi tarafından nasıl acımasızca ve kanlı bir katliamla soykırıma uğratıldıklarını belgeleriyle kanıtlıyor.

Sn. Z.Coşar "..hiç kimse yaşanan acı gerçeklerin üstünü örtmesin. İnsanlık tarihinin utanç verici katliamları ve zalimce asimilasyonu gizlenmesin. 500 yıl sonra da olsa öğrenmek herkesin hakkıdır. Her ne yapılmışsa gerçekler açığa çıkarılsın. Bu bir insanlık görevidir..." diyor kitabın başlangıcında.

***

İkide bir "Dersim'le yüzleşilsin" diye ortalığa düşenler, Anadoluyu vatan yapan Oğuz-Türkmen Alevilerinin uğratıldıkları soykırımla "yüzleşmekten" nedense hiç bahsetmiyorlar.

Bir de utanmadan, bugün sayıları nüfusun en az yüzde 12-17'si arasında olduğu bilinen laik Atatürk Cumhuriyeti'ne gönülden bağlı 15 milyona yakın Alevi-Bektaşi inancına sahip yurttaşlardan katillerinin ve düşmanlarının bugünkü savunucularına ''oy vermelerini'' talep ediyorlar.

Vicdanı ve ahlakı olan herkes insanlığından utanır bu kitabı okuduğunda.

Değerli yazar kitabın önsözünde şöyle diyor; ".. Ne yazık ki ülkemizde, 500 yıl önce Oğuz-Türkmen Alevi evlatlarını acımasızca katleden Yavuz ve İdris-i Bitlisi ittifakının tipik bir örneğini 500 yıl sonra 2014'te siyaset sahnesinde yeniden gördük. 3. Köprüye Yavuz Sultan Selim adını veren, 'Ben Ebussuud Efendi ve İskilipli Atıf Hoca'yla gurur duyuyorum' diyen Başbakan Tayyip Erdoğan ile 'Ben İdris-i Bitlisi'yle gurur duyuyorum, Şeyh Said ruhuyla bir İslam Konferansı düzenleyin' diyen ve bu konferansı gerçekleştiren Abdullah Öcalan'ın sıkı fıkı ortaklığına şahit oluyoruz. 500 yıl önce kurulan Yavuz-İdris-i Bitlisi ittifakı Türk milleti için nasıl büyük acı ve katliamlara neden olduysa bugün Tayyip Erdoğan ve Abdullah Öcalan ittifakı da aynı şekilde Türkiye Cumhuriyeti'ne ve Türkiye halkına büyük acılar ve yıkımlar yaşatacaktır. Bu projenin adı BOP'tur. Mezhepçilik, ırkçılık, bölücülük yaparak emperyalizmin böl, parçala, yönet politikalarının aleti olunmamalıdır.''

***

Alevi-Bektaşi inanç ve kültürüne sahip öz be öz Türk ve Türkmen kökenli olan milyonlarca yurttaşımız, onbinlerce Oğuz-Türkmen çocuğunu gaddarca katleden, bunun yanısıra kendi özkardeşlerini-yeğenlerini-babasını ve hatta dedesini dahi iktidar hırsıyla öldürten Yavuz Selim'i bu kıyım ve zulümlerinden dolayı Hz.Hüseyin'i katleden ''Yezid'' gibi algılarlar. Bu nedenle Yavuz'u ve onun yobaz maşası Ebussuud'ları öven ve baş tacı yapan T.Erdoğan'a oy vermelerini istemek ve beklemek bu insanlarla adeta alay etmek demektir.

Öte yandan Türk milletinin birliğine ve Atatürk Cumhuriyeti'ne silah çeken, asker-polis ve bebek katili, kanlı-bölücü terör örgütü PKK'nın destekçisi ve hamisi kravatlı Cumhurbaşkanı adayının Alevi-Bektaşi inancına sahip yurttaşlardan oy istemesi büyük bir aymazlıktır.

Dersim'le yüzleşelim diyen bu terör örgütü destekçisi partinin Cumhurbaşkanı adayı, niye Çaldıran'da Kürt derebeylerinin İdris-i Bitlisi elebaşlığında yaptıkları Oğuz-Türkmen Alevi katliamıyla yüzleşelim dememekte, diyememektedir ?

Alevi-Bektaşiler, kin ve nefretten uzak dururlar. Barıştan ve dostluktan yana hoşgörülü insanlardır. Ama asla akılsız-düşkün-kişiliksiz ve onursuz değildirler.

Kimse ham hayaller kurmasın. Mezhep adına ve köken adına kendilerini tarihte katledenlerin izinden gidenlere ne oy verirler ne de selam. Bu böyle biline..!