19 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 15°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Alevileri Türkiye'den koparma operasyonları

Murat İnce yazdı...

Alevileri Türkiye'den koparma operasyonları
A+ A-

Anadolu Alevilerinin karşı karşıya bırakıldığı bölücülük illetinin yanı sıra, kendi tarihlerinden, Anadolu’dan kopararak, Aleviliği uluslararası sorun haline getirmek için bazı kesimler özel çaba harcıyor.

Anadolu Alevileri bu toprakların bağrında doğmuş ve büyümüştür. Diğer ülkelerdeki Alevilerle yakınlık ya da uzaklıkları başka bir yazının konusudur. Ama şu yalın bir gerçekliktir: Anadolu’nun Alevileriyle Balkanlar dâhil (Alevi/Bektaşi) diğer ülkelerin Alevileri arasındaki benzerliklerin yanı sıra, benzemeyen yönlerinin de bilinenden fazla olduğunu söylemek mümkündür. Anadolu Alevilerinin özgüllüklerini bilmeden, kavramadan yapılacak analizler eksik kalacaktır.

Alevilerimizi Türkiye’den uzaklaştırmaya yönelik çabalar biliniyor ve özellikle de Avrupa ve ABD’de yaşayan sahte solcuların artıkları tarafından hoyratça kullanıldığını görüyoruz ve bu bağlamda Alevilerimizi, Alevi derneklerini, federasyonlarını, vakıflarını uyarıyoruz.

YABANCILAŞMANIN SINIRI

İnsan ilişkileri bakımından kapitalizm denildiğinde insanın insana ve kendine yabancılaşması gelir. Kapitalist toplum, insanı yalnızlaştırır, birbirinin kurdu halene getirir, toplumsal dayanışma ruhunu öldürür ve yardımlaşma duygusunu bitirir.

Yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızın bir kısmının ülkelerinden kopmaları, ülkelerine yabancılaşmaları, aidiyet duygusundan yoksun hale gelmeleri acı bir gerçeklik olarak önümüzde duruyor.

Yurtdışında ki Türk Toplumunun arasına nifak tohumu ekilmesinde dinci tarikatlar, mülteci sol ile bölücü örgütler büyük rol oynamıştır. Vatandaşlarımızın bölük pörçük hale gelmeleri için ellerinden ne geliyorsa yaptılar. Türk Toplumunun etnik ve dini olarak bölünmelerinin ceremesini hem yurt dışında ki vatandaşlarımız ve hem de Türkiye çekmektedir.

ALEVİLERİMİZ BÖLÜCÜLÜĞÜ LANETLER

Türkiye ve yurt dışında yaşayan Alevilerimizin uyanık olmaları ve kendileri adına hareket eden kuruluşları yakından takip ederek, yanlışlarına karşı mücadele etmelerinin zamanı gelmiştir. Her kafadan başka bir sesin çıktığı bazı dernekler, federasyonlar ve vakıfların saflarında konaklamanın hiçbir faydası yoktur.

Vatansızlığı savunanları, Türkiye’nin antiemperyalist demokratik değerlerine ( Atatürk-Türk Bayrağı-İstiklal Marşı vb) savaş açanları, Türk Milleti’ne ait olma ruhi şekillenmesini yok sayanları, Amerikancı PKK/HDP savunucularını, sahte solcuları Aleviler nezdinde tecrit etmek gerekir.

TÜRK KİMLİĞİNE DÜŞMANLIK

Başta ABD emperyalizmi olmak üzere emperyalist merkezler, Türk Milletinin bileşenlerini ayrıştırmak için on yıllardır projeler hazırlıyorlar. Etnik ve dinsel kimlikleri öne çıkararak, Türk ulusal kimliğinin anlamsız hale gelmesi özendiriliyor.

Dikkat edilirse emperyalistler sürekli olarak Türkiye’nin iç ve dış sorunlarını taze tutuyor ve yurt dışında yaşayan vatandaşlarımıza güvensizlik şırınga ediyor. Alevilerimizi her türlü yolla ülkelerine ve birlikte yaşadıkları Sünni kardeşlerine karşı kışkırtmaya çalışılıyorlar.

"DÜNYA ALEVİLER BİRLİĞİ" TEZGAHI

Alevi Haber Ajansı’nda Fuat Ateş’in “Hedef, Dünya Aleviler Birliği olacaksa, Anadolu Aleviliği kavramını bir kenara koymalıyız…” başlığı altında ilginç olduğu kadar ibretlik bir yazı yayınlandı. Özelliklede yurt dışında yaşayan ve Türk Milletinin bir parçası Anadolu Alevilerinin üzerinde oynanan oyunun boyutunu kavramak açısından bu türden yazılar uyarıcıdır.

Fuat Ateş “Alevi hareketi geleceği kucaklamak istiyorsa, “Anadolu Aleviliği” kavramının dışına çıkmak zorundadır. Alevi ve Bektaşi dünyasını salt Anadolu Aleviliği kodlarıyla tanımlamak en basit tabiriyle asimetrik ve heterojen bir yapıya sahip olan bu dünyayı ıskalamaktır.” Sözleriyle batılı emperyalist merkezlerin istediği rotada analiz sunmakta!

Biz bu türden analizleri ilk defa duymuyoruz. ABD’den Almanya’ya kadar belli başlı emperyalist devletlerin ideologları/uzmanları bunu sürekli dillendirdiler. 1986 yılında Almanya’da yayınlanan ünlü Tiedt Raporu’ndan tutun Oryantalistlerden Prof. Udo Steinbach, Peter Heine vb vb kadar hepsi farklı şekillerde Anadolu Alevilerini Türkiye’den koparmanın formüllerini hazırladılar.

Alevileri yaşadıkları ülkede ki Sünnilerden ayrı göstermek için her türlü cambazlığı yaptılar. Alevileri Şii gösterdiler olmadı, Hıristiyanlığa yakın gösterdiler olmadı, Alevi dini diye bir şey uydurdular yine olmadı. En sonunda Anadolu Alevilerini ülkelerine tamamen yabancılaştırmak için “Dünya Aleviler Birliği” gibi bir ucubeyi piyasaya sürdüler.

ALEVİLERE YANLIŞI ÖNERMEK

Alevilerden Anadolu’ya has yaşam tarzını, kültürünü, kökenini, ait oldukları milleti bir tarafa bırakması gerektiğini önerenler, Alevilere en büyük kötülüğü yapanlar olarak tarihe geçecektir. Kavimler kapısı Anadolu’nun özgül inançlarından olan Anadolu Aleviliğini gerçeğinden uzaklaştıran anlayışa göre “Alevilik konusunda “coğrafi” veya “etnik” referanslı her çıkış “birlik olma” alanını daraltıyormuş. Çerçevesi belli olmayan, esası Türkiye’den kopuşu sağlamaya yönelik böylesi çabalar emperyalistler tarafından destek görür. “Alevilik coğrafi değil, aksine evrensel bir inançtır.” sözleriyle de Alevilik “tıpkı “Kürt Meselesi’nde” olduğu gibi uluslar arası sorun haline getirilmeye çalışılıyor.

Günümüzde farklı etnik ve dini inançları olanların uyum içinde bir arada yaşamalarını sağlayan ana etmenlerin başında ulus/devlet gelir. Kalabalıkların ortak ruhi şekillenmelerinin yolunu kapatmak yerine açılmasına önayak olmak dururken, Anadolu Alevilerine yaşadıkları coğrafyadan tecrit edecek önermelerde bulunmak akıllıca olmasa gerek. Avrupa merkezli bakış açısıyla Alevilerimize yaklaşıldığında ortaya şekilsizlik, dağınıklık ve yabancılaşma çıkar.

ABD emperyalizmi ulusal sınırların bir numaralı düşmanıdır. O, bölgemizde de etnik ve dini bölünmeleri azdırmakta ve yapay örgütler vasıtasıyla da iç kargaşalıklar yaratmakta. Bölgemiz kan gölüne dönüşmüşken, bölünmeler had safhaya varmışken şu sözlerin Anadolu Alevilerine ne faydası var? “Asimilasyon politikalarıyla baş etmenin yolunu yapay “tanımlama” krizlerine girip, sınırlar yaratmak değildir. Hele ulus devlet modellerine ilham kaynağı olan “homojenlik” dayatması hiç değildir. Mevcut Alevi hareketi, kendi içerisindeki heterojenliği olduğu kabul edip, şemsiyeyi olabildiğince geniş tutmaya gayret göstermelidir. Küresel medeniyet öngörüsüne uygun bir pozisyon almalıdır. “

Sanki PKK’nın lideri Abdullah Öcalan konuşuyor. O da ulus/devletlerin vaktinin dolduğunu savunuyor. Ayrıca, “Küresel medeniyet öngörüsüne uygun pozisyonu” Yugoslavya, Afganistan, Irak ve Suriye yaşadı, yaşamaya da devam ediyor. Aynı önermeyi Türkiye’de ki Alevilerimize yapmanın sorumsuzluğu da aşan haince bir girişim olduğunu söylememiz için çok neden bulunuyor.

Alevilik kendi içine hapsedilemez.

Batı merkezli bakış açısının insanı nerelere kadar savurduğunu şu cümlelerde daha rahat görebiliriz, “Bu noktada ‘Aleviliğe post moderniteye uygun bir kimlik kazandıracak siyasi birliği nasıl var edebiliriz? sorusuna mesai harcamayı gelecek adına daha değerli buluyorum. Bu konuyla ilgili tartışmalara önderlik edecek en dinamik yapı ise Avrupa Alevi Hareketi’dir.”

“Avrupa Alevi Hareketi”yle neyi kastettikleri biliniyor. Başını Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu’nun (AABK) çektiği kesim işaret edilmekte. AABK, eski Dev Yolcu ve sözde Ermeni soykırımı yalanının savunucusu Taner Akçam’ın dava arkadaşı Turgut Öker’in paraşütle başa getirilmesinden sonra (o dönem ülkelerde federasyonlar vardı ve Turgut Öker Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu başkanıydı.) yolundan şaştı. Atatürk, Türk Bayrağı, İstiklal Marşı ve diğer antiemperyalist demokratik değerlere karşı hoyratça girişimler başladı, tartışmalar yaşandı. Alevilerimizin içine nifak tohumları ekilerek içten parçalanmalarına zemin hazırlandı. PKK ile sahte solcuların eylemlerinin müdavimi olan AABK’nın önderlerinin Anadolu Alevilerimizle uzaktan yakından ilgileri kalmamıştır. Yakinen tanıdığım bazılarının hiçbir inanca sahip olmadıklarını ve ateist olduklarını biliyoruz.

“Post modorniteye uygun kimlik” önerisinin saçma olduğu kadar, Anadolu Alevilerini tanımamanın, uzaklaşmanın da en uç örneği olarak önümüzde duruyor. Hakikaten insan bu kadar mı düşer? Yeni öneriler getireceğim diye Alevileri malzeme olarak kullanmanın bir mantığı olabilir mi? Alevilerimize kötülük üstüne kötülük yapmanın ne gereği var? Aslında sanki de bir gereği var ve bu gerek Avrupa’da ki fonlardan sonuna kadar faydalanmak. Kozmopolitizmin anaforunda kaybolmak işte tam da buna denir.

Avrupa seviciliği o kadar içlerine işlemiş ki “Osmanlı’dan bu yana siyasi erk tarafından salt bir ‘güvenlik sorunu’ olarak ele alınan Alevilerin, devlet baskısı olmadan kendini ve inancını bulduğu topraklar Avrupa’dır.” diyerek esas amacını ortaya koyuyorlar. Daha önceleri de Turgut Öker benzer sözleri kullanmış ve bu sözlerle Alevilerimizi Türkiye’ye karşı kışkırtmışlardır.

ALEVİLERİN COĞRAFİ DAĞINIKLIĞI

ABD emperyalizmi Türkiye’de Sünni/Alevi çatışması yaratmak için yeni tezgâhlar kurarken, Aleviler adına ortalığa saçılan bazı unsurlar ise Alevilerin birliği adı altında bu tezgâhta ki yerlerini alıyorlar. Bölgemizde “Aleviler birleşsin” demek Irak’ın Suriye’nin ve Türkiye’nin bölünmesini istemekle eşanlamlıdır. Hiçbir zaman gerçekleşmeyecek bu türden girişimler en sonunda ABD/İsrail’e yarar ve sonu gelmez savaşların girdabında debelenir dururuz.

Anadolu Alevilerini Türkiye coğrafyası içinde görmek istemeyenlerin şu dizeleri ibretliktir, “On iki ülkede örgütlenmeyi başaran Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu, etkin bir lobi gücü olarak göçmen kökenli kuruluşlar arasında göze çarpmaktadır. Önümüzdeki dönemde yapılması gerekense, bu oluşumu bir kademe daha yukarı taşıyarak, Dünya Aleviler Birliği’ni oluşturmak olmalıdır. Özellikle Bektaşiler ve Arap Alevilerini de kapsayan, bir örgütlenmeye acilen ihtiyaç vardır. Yeni dönem; kendini sorgulamak zorunda bırakılan Alevilikten kurtularak, yüzyıllardır haklarını gasp eden kesimlere özeleştiriye zorlayan bir Alevi hareketine dönüşme vaktidir.”

Siz hiç yazıda Türkiye, Sünni/Alevi kardeşliği, ülkenin birliği, ABD emperyalizmi, emperyalizm, bölücülük gibi sözcüklere rastladınız mı? Yoktur. Bu vatansızlar cephesinin sadece Anadolu Alevilerinin değil tüm Türkiye’nin yakasında düşmeleri gerekiyor. Alevileri kime karşı “lobi gücü” olarak kullanacaksınız? Siz açıkça söylemiyorsunuz ama biz söyleyelim; Bütün Alevilerimizin de ait olmaktan gurur duyduğu Türk Milletine karşı ve vatanımız Türkiye’ye karşı.

Zaten AB’nin desteğiyle Aleviler adına Avrupa’da fink atanların başka işi gücü yok! Onlar Türk Toplumunun etnik ve dini kökenlerini kaşıyarak yaşıyorlar. Alevileri öyle bir tehlikenin içine düşürmeye çalışıyorlar ki, insan bu kadarı da olmaz demek zorunda kalıyor! Alevilerin yaşadığı ülkeler için önerdikleri şeye bir bakar mısınız? “Alevi dünyası içerisinde, Türkiye, Suriye, Lübnan ve Kürdistan’daki Alevilere yönelmiş tehditler için de kafa yoran bir hareket var edilmelidir.” yoruma yer bırakmayacak kadar her şey açık seçik.

Yinede şunu vurgulamakta yarar görüyoruz; yukarıda istenen birliğin gerçekleşmeyeceğini biliyoruz. Olmayacak bir şeyi önerenleri önemsediğimizden değil, onları verdikleri zarardan ötürü dikkate alıyoruz.

Somut konuşalım, Balkanlarda yaşayan Bektaşileri birleştiremeyenler, diğer ülkelerde ki Alevileri nasıl birleştirecekler? Türkiye ve Suriye Alevilerini tek bir çatı altında birleştirmek mümkün müdür? Lübnan’da yaşayan Alevilerle Türkiye Alevilerini birleştirmek mümkün müdür? Kesinlikle mümkün değildir ve olmayacaktır. Çünkü adı anılan ülkelerde yaşayanlar arasında ki farklılaşmalar bilinenden de fazla. Ne olacaktır; Aleviler birlikte yaşadıkları insanlarla vatanlarını ortaklaşa paylaşacaklardır.

SONUÇ

“Dünya Aleviler Birliği” adı altında bölge devletlerini bölmeyi hedefleyenlerin hevesleri kursaklarında kalacak. ABD emperyalizmi yenildi ve kuklaları da bu yenilgiden paylarına düşeni alıyorlar.

“Dünya Aleviler birliği” hayal olmaktan öteye gitmeyecektir. Alevilerimizi de hayallerle uğraştırmaya hiç kimsenin hakkı yoktur.

24 Temmuz 2015 tarihinde başlayan Vatan Savaşı ABD’nin kara gücü PKK/HDP’yi hendeklere gömdü. 25 Eylül’de ABD/İsrail yapımı referandum tuzla buz oldu. Irak devleti başını kaldırıyor ve direniyor. Suriye ABD/İsrail’e kök söktürüyor ve onun yanaşması olan PYD/YPG’ye de sıra gelecek. Suriye er veya geç PYD/YPG’yi hendeklere gömecek. Bu koşullar içinde karşı devrimci rol oynayanları hendekler bekliyor.

Anadolu Alevilerini, Sünni kardeşleriyle karşı karşıya getirmek isteyen güçleri Türkiye halkı iyi tanıyor. Alevilerimizi kendi içinde bölünmeye götürecek önermeleri yapanları da Alevilerimiz iyi tanıyor. O nedenle Alevilerimizin üzerinde ki düşman pençelerini kırılması ve onları da hendeklere gömmenin zamanı geldi.

Son Dakika Haberleri