20 Nisan 2024 Cumartesi
İstanbul 14°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Algıya teslim olmak

Doğu Perinçek

Doğu Perinçek

Gazete Yazarı

A+ A-

Son zamanlarda pek rağbette olan bir sözcük var: Algı.

İyi de algı ne demek?

Günlük dildeki anlamı, sözlükteki anlamından kopmuş; almış başını gidiyor.

Türk Dil Kurumu Sözlüğü’nde algı karşılığında şöyle yazıyor: “Bir şeye dikkati yönelterek, o şeyin bilincine varmak, idrâk.”

YALANIN SOSYETEDEKİ ADI

İdrâk sözcüğü, anlamanın ötesinde derinlemesine anlamak, kapsamlı olarak anlamaktır. Anlamanın kanıtı ise eylemle olur. Anladığımızı eylemimizle ispatlarız. O nedenle gerçeğin bilincine varmak, kendisini eylemde gösterir. Bu açıdan idrâk, olgunun kavranmasıdır; başka deyişle insan bilinci ile gerçeklik arasında uyum kurulmasıdır.

Algı ise, günlük dilde neredeyse idrâk kavramına karşıt bir anlam kazandı. Algıyı yönlendirmekten, algıyı yönetmekten, algıyı yaratmaktan söz ediyorlar. Böylece olgu ile bilinç arasına giriliyor. Toplumun bilinci ellendiği, toplumun bilinciyle oynandığı zaman, algı kavramına başvuruluyor. Bilincimize gerçeklikten sapmaya yol açan müdahalelere kurban olduğumuz zaman algıdan söz ediyoruz. Algı, dilimizde ters bilinç gibi bir anlam kazandı. Olguyu tepe takla etme marifetinin adı, “algıyı yönetmek” oldu. Daha açık söyleyelim: Yalanı şekerle sarıyorlar ve algı diyorlar. Yalanın sosyetedeki adı, algı oldu. Halk yalan söyleyince yalan deniyor. Sosyete yalan söyleyince, “algıyı yönlendirdi” diye övüyorlar. Algıyı, kibarların yalanı diye de tanımlayabiliriz.

İDEOLOJİK HEGEMONYA KONUSU

Bu açıdan algı, ideolojik hegemonya konusuyla ilişkili bir anlam kazandı. Her hakim sınıf, toplum üzerindeki saltanatını sürdürmek için, silahlı güce muhtaçtır. Ancak bu yetmiyor. Toplum üzerinde ideolojik hakimiyet, ezen sınıflar için, silah tekeli kadar önemlidir. Toplumun rızasını sağlayan ideolojik hakimiyet ile devletin zor gücünün kullanılması birbirini tamamlıyor. Toplum açısından bakarsak, ideolojiye boyun eğmek ile zora teslim olmak, bir madalyonun iki yüzü gibidir.

İŞÇİ PARTİSİ’NİN OLGULARI

İşçi Partisi,

* Türkiyemizin Ergenekon’dan çıkışına önderlik etti. Balyoz, Poyrazköy, Casusluk davaları gibi Gladyo tertiplerinin bozulmasında belirleyici rol oynadı. F Örgütünün açığa çıkarılması ve hesap sorulması mücadelesini yürüttü. Cumhuriyet Yargısının bağımsızlığı ve bütünlüğü için mücadelenin başarılarında etkili oldu.

* Emperyalizmin ülkeyi bölme amaçlı Ermeni Soykırımı saldırısını bozguna uğrattı.

* Küresel efendilerin Kemalist Devrimi yıkma girişimine karşı mücadeleye önderlik etti.

* Özellikle 1980’den bugüne Türk Devriminin çağdaşlaşma ve aydınlanma kazanımlarına yönelen emperyalist ve gerici saldırıya karşı her alanda verilen mücadelenin düşünsel ve pratik önderliğini yürüttü.

* Devletin yapmadığını başardı, 25 yıllık bir çalışma sonucu Atatürk’ün Bütün Eserleri’ni yayınladı. Türk Devriminin iki yüzyıllık pratiğini ve düşünce birikimini Türkiye halkının bilincine sundu.

* ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi’ni açığa vurdu, Türkiye’yi bölmeyi amaçlayan bu girişime karşı direnişin ön mevzisinde yer aldı ve başarı kazandı.

* Özelleştirme saldırısına sendikaların teslim olduğu koşullarda, madenlerde, Tekellerde, Telekomlarda, Sümerbanklarda, enerji santrallarında, şeker fabrikalarında ve her alanda işçi sınıfını uyandırdı ve mücadelelerin başında yer aldı.

* 2012 yılından başlayarak yükselen halk hareketini 2013 Haziran-Temmuz ayaklanmalarında Ayyıldızlı milli bayrağımız altında birleştirdi. Halk hareketini “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganıyla Kemalist Devrimi tamamlama eksenine oturttu. Küresellerin vatansızlık kışkırtmalarını göğüsledi ve etkisiz kıldı.

* Kürt yurttaşlarımızın yaşadığı illerde bölücü teröre karşı şehitler vererek mücadele etti. Yoksul köylüleri Türkiyemizin birliği, toprak ve özgürlük için harekete geçirdi. Fırat ve Dicle ırmakları üzerinde gönül köprüleri kurdu. Her köken ve mezhepten Türkiye halkını mücadele zemininde birleştirdi.

* Gençliğin ağırlıklı kesimini Atatürk’te birleştirdi ve eyleme geçirdi.

* Son yarım yüzyılda, Kemalist Devrimi tamamlama programını uygulayan dirençli bir örgütlenme inşa etti, her cephede sınanmış sağlam kadrolar yarattı, 1970’ten bu yana beş kuşakla omuz omuza bütün zorbalıkları göğüsledi, yıkılmaz bir örgütlenme geleneği oluşturdu.

* Bağımsız ve Demokratik Türkiye mücadelesinde halkı aydınlatan ve mücadeleye seferber eden etkili yayın organları oluşturdu.

* ABD’nin komşularımız Irak’a, Suriye’ye, İran’a ve bölge ülkelerine saldırısına sıcak dönemlerde tek başına karşı koydu. Bu ülkelerin devletleri ve halkları ile milletimiz arasında dostluk ilişkileri kurdu ve geliştirdi. Millî Hükümetin dış siyasetini bugünden uygulamaya başladı.

* “Kürt Koridoru” dedikleri İkinci İsrail Koridoru’nda ve iç cephemizde gündeme gelen Türkiye-ABD Savaşını yıllar öncesinden gördü ve bu cephede millî güçleri birleştirmeye yönelik başarılar kazandı.

* Bağımsızlık ve demokrasi mücadelemizin cephe gerisi olan Rusya, Çin ve Hindistan gibi ülkelerle, Orta Asya Türk cumhuriyetleri ve halklarıyla Avrasya Birliği amacıyla bağlar geliştirdi. Türkiye’nin emperyalist tertiplere karşı koyabilmesi için gerekli uluslararası dayanışmayı inşa etti.

TESLİMİYET CİNSLERİ

İşçi Partisi’nin başarılarını bütün dostlar çeşitli zeminlerde belirtiyorlar. İnkâr eden yok. Ancak bir de “ama” diye sıralanan “algılar” var. “Bu algılarla nasıl baş edeceğiz” diye soruyorlar.

Biz de onlara soruyoruz: Düşmanın yalanına ve psikolojik harekâta teslim olacak mısınız?

Düşmana yalnız namluyu dayadığı zaman elleri havaya kaldırarak teslim olunmaz. Algılara teslim olmak, silaha teslim olmaktan daha hafif bir teslimiyet değildir. Hatta şunu söylemek yanlış olmaz: Algıya teslim olanlar, silaha haydi haydi teslim olurlar.

Yönetilen algılara karşı savaş, gerçeklerin savaşıdır.

Dünya tarihinde olguların algılara yenildiğine tanık olunmamıştır.