19 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 15°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Almanya’nın Atatürk keşfi

Doğu Perinçek

Doğu Perinçek

Gazete Yazarı

A+ A-

Almanya İçişleri Bakanı Thomas de Maizière’in açıklamasını kişisel bir değerlendirme olarak görmeyelim. Alman devleti, yeniden Atatürk’ü keşfetmektedir.

THOMAS DE MAIZIÉRE KİM
Önce Thomas de Maizière’i tanıyalım. Saksonya Eyaletindeki çeşitli bakanlık görevlerinden sonra, Federal Hükümette 2005-2009 yıllarında Başbakanlık Müsteşarı, 2009-2011 yıllarında İçişleri Bakanı, 2011-2013 Savunma Bakanı, 2013’ten bugüne kadar yine İçişleri Bakanı. Özetle 11 yıldır Alman hükümetinin merkezî görevlerini üstleniyor. Uzun yıllardan beri CDU (Hıristiyan Demokrat Partisi)’nun önder kadrosunda yer alıyor.

ALMANYA’NIN ŞANSI
Almanya İçişleri Bakanı, 8 Mayıs 2016 günü devletin televizyonu ARD’den yaptığı açıklamalarda, Almanya’nın “şansını” belirtti. O şans, Türklerdi. Türklerin farkını belirleyen ise “Yüzyıllık büyük yürüyüş”leriydi. O yürüyüşün başında Atatürk vardı. Bakan, Türkiye’nin kalkınmasına ve çağdaşlaşmasına dikkat çekerken, “Tayyip Erdoğan’dan söz etmiyorum, Atatürk’ten söz ediyorum” diyerek, ekonomik gelişmeden ve çağdaşlaşmadan ne anladığını da ortaya koydu.

FRANSA’NIN ATATÜRK KEŞFİ
Daha ilginci, Atatürk farkı konusundaki uyarı Fransa’dan gelmişti. Fransız İçişleri Bakanı, geçen Ağustos ayında Alman meslektaşına “Siz şanslısınız, çünkü Almanya’daki konuk işçilerin büyük çoğunluğu Türk” demişti. Türkiye ve Türk farkının Atatürk Devriminden geldiğine dikkat çekmişti. Fransa’nın Atatürk’ü keşfetmesi yaşadığı tecrübenin ürünüydü. Paris’te patlayan canlı bombalardan sonra Atatürk’ün çağdaşlaşması anlaşılmıştı.
2015 yılı Eylülünden beri De Maizière, Türkiye farkının altını çizen bazı açıklamalarda bulundu, ancak bu saptamayı şimdi daha kesin ifadelerle dile getiriyor. Sekiz aylık süre içinde Alman devletinin Atatürk keşfinde berraklaştığını söyleyebiliriz. Siyasetler, tarihsel süreçlerde oluşuyor.

TAYYİP ERDOĞAN SEVGİSİ GİTTİ ATATÜRK SEVGİSİ GELİYOR
2000’li yılların başını hatırlayalım, hatta birkaç yıl öncesini: Alman Devleti, daha düne kadar Tayyip Erdoğan’ı pek seviyordu, Atatürk’ün adına bile tepki duyuyordu. Atatürk konulu konferans ve toplantılar, Almanya’da kamu kurumlarının desteğini alamazdı. Alevî derneklerinden Atatürk resimleri indirilmeliydi vb. Çünkü Atatürk, Türkiye’nin bağımsızlığını ve toprak bütünlüğünü temsil ediyordu.

AVRASYA İTTİFAKININ KAÇINILMAZLIĞI
Peki n’oldu da, Alman Devleti Atatürk’ü keşfetti.
Bu olay, stratejik düzlemdedir. Bir zamanlar Prof. Dr. Erol Manisalı dostumuzla tartışmıştık. Attilâ İlhan da bu tartışmaya katılmıştı. Mafyokrasi başlıklı kitabımızda o tartışmayı okuyabilirsiniz. Erol Manisalı dostumuzun kitaplarında da var.
Bize göre, Avrasya ittifakı kaçınılmazdı. Almanya ile Fransa da bu ittifakın içinde yer alacaklardı. 2000’li yıllarda yaşananlara bakalım, Almanya ve Fransa, bir yandan Rusya ve Çin’le, öte yandan İran ve Irak’la ilişkilerini geliştirdiler. Almanya, özellikle enerji alanında Asya’ya bağlandı. Bu gelişmeler sonucu Almanya ABD denetiminden kurtulma yönünde adımlar atmaya başladı. ABD’nin Tek Kutuplu Dünya projesi başarı kazanamadı ve dünyamız artık çok kutupludur. Almanya ve Fransa’nın stratejik çıkarları da, Çok Kutuplu Dünyadadır ve Asya ile dostluktadır.

AVRASYA İTTİFAKINDA ATATÜRK’ÜN YERİ
Türkiye ekonomisi Avrasya’da soluk alıyor. Türkiye’nin en büyük ticaret ortakları, Rusya, Çin ve Almanya’dır. Ülkemiz, nesnel olarak Asya’dadır ve kaçınılmaz olarak Avrasya ittifakının kilit ülkeleri arasındaki yerini alacaktır.
En önemlisi, Avrasya’da konumlanacak olan Türkiye’nin önderliğini, Ortaçağı temsil eden Tayyip Erdoğanlar değil, devrimci Atatürk simgeler. Şöyle de söylenebilir: Tayyip Erdoğanlar, Avrasya İttifakına uyum gösteremez ama Atatürk’ün temsil ettiği Türkiye, bu ittifakın öncü ülkeleriyle ortak tarihsel mirasa sahiptir. Nitekim yalnız Almanya İçişleri Bakanı değil, Rusya Devlet Başkanı Putin de, Kemalistlerin yönettiği bir Türkiye isteğini dile getiriyorlar. Çin ve belki şaşıracaksınız ama bunca deneyimden sonra İran da, Türkiye’de emperyalizme karşı mücadele birikiminin Atatürk Devrimine dayandığını biliyor.

AVRASYA’NIN GİZİL GÜCÜ
Avrasya, yalnızca eski kıtanın değil, aynı zamanda yeni uygarlığın adıdır. İnsanlık, son iki yüzyılın devrimlerinden güç alarak yeni uygarlığı kuracaktır.
Avrasya İttifakı, Çin, Hindistan, Rusya, Orta Asya, İran ve Türkiye’den Almanya ve Fransa’ya kadar uzanan gizil gücüyle insanlığın önündeki büyük geleceğin temel gücüdür.
Atatürk’ün keşfi, aynı zamanda devrimci bir stratejinin keşfidir.
Herkes Atatürk’ü keşfederken Türkiye Atatürk’ten vazgeçmeyecektir. Böyle bir olasılık bulunmuyor.

BUGÜN 19 MAYIS’TA BÜYÜK KARARA YÜRÜYORUZ
Dün bu köşede, bugünkü yürüyüşümüzle ilgili olarak, Büyük Karara yürüdüğümüzü yazmıştık.
Türkiye’nin “Yüzyıllık Büyük Yürüyüşü”, Alman hükümetinin bulunduğu yerden bile görülüyor.
Büyük Yürüyüşlerin yasasıdır, her yerden görülür ve herkes tarafından dikkate alınır.
19 Mayıs, işte o Büyük Yürüyüşün sert adımlarından biridir.

Kitap / Doğu Perinçek
MAFYOKRASİ