25 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 16°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Altan Günbay

Doğu Perinçek

Doğu Perinçek

Gazete Yazarı

A+ A-

Cumhuriyetin bizlere verdiklerini Müveddet Günbayları, Altan Günbayları tanıdığınız zaman daha iyi anlıyorsunuz. Türk Devrimi, yalnız insanlarımızdaki yaratıcılığı keşfetmedi, aynı zamanda güzel sanatlar ile ahlâk arasındaki bağı da çağdaş bir zemine oturttu ve sanatın güzellikleriyle güzel insanı yarattı.

Türkiyemizin erdem üreticileri

Sanatçı arkadaşlarım bana hep şunu düşündürmüşlerdir: Onlar, Türkiyemizin en temiz, en erdemli insanlarıdır.

Böyle olması çok doğal. Güzel sanat, bir bakıma insanın yeniden yaratılmasıdır. Sanatçı, yaratmaya kendisinden başlar. Güzel sanat, güzel insanı yaratır. Biz sanat eserine hayranızdır. Aslında her eserin kaynağında ve izdüşümlerinde güzel insanlar vardır. Eserin güzelliği insanı güzelleştiriyor. Bunları şimdi Altan Günbay’ı toprağa verdikten sonra düşünüyorum.

Cumhuriyetin Konservatuvarları, yalnız sanatçı yetiştirmedi, kültürümüz için güzel ahlâk üreticileri yetiştirdi. Özgür ve kişilikli, ince duygulu ve saygılı insan kaynaklarıdır o okullarımız.

Sahneden bizlere dik durmayı öğrettiler

Aslında biz Cumhuriyetin öncü kuşakları o okulların öğrencileriyiz. Ankara Devlet Tiyatrosu ve Operası, bir okuldu. Kuşkusuz öncesi de var, ama çocukluğumu yaşadığım 1950’li yılların Ankarasında, biz yalnız mahallede çember çevirip Uzun Eşek oynamadık. Annelerimiz babalarımız bizleri ellerimizden tutup Devlet Tiyatrosuna, Operasına ve Balesine götürdüler.

O şanslı çocuklardan biriyim. O nedenle Yıldız Kenter, Suat Taşer, Cüneyt Gökçer, Müveddet ve Altan Günbayların öğrencisi oldum. Onlar bize sahneden hep dürüstlüğü, dik durmayı, özgürlük tutkusunu, insan ve vatan sevgisini öğrettiler. O sahneler bir Erdemliler Kürsüsü idi.

Devrimci Cumhuriyetimizin güzellikleri

Daha sonra Altan Günbayları tanıyınca, o sahnedeki erdemlilerin aslında kendi hayatlarında da erdemli olduklarını gördüm. Bunu bana ilk öğreten, karakteri ve kişiliğiyle Sarper Özsan’dır.

Sanatçıların bu güzelliklerinin bir Cumhuriyet eseri olduğunu bilmek çok önemli. Bakın bugün de Cumhuriyet cephesinin en önünde sanatçılar var.

Günbaylar, ailece Cumhuriyet erdemlileri sınıfındandırlar. Sözlerindeki, dillerindeki, edalarındaki, duruşlarındaki vakar, insanlık ve incelikler, bize sürekli olarak Devrimci Cumhuriyetimizin güzelliklerini verir.

Bitiremediğimiz sohbet

Altan Günbay’la, Trakya’dan İstanbul’a Partinin minibüsünün arka koltuklarında bir gece gelişimiz var. Arkadaş sohbetlerinin en güzellerindendir. Operamızın en yetenekli sanatçılarındandı, bana Eğin türküleri söyletti. Süpürgesi Yoncadan’ı “umumi istek” faslından birkaç kez söyletti. Konservatuvarda onlara da öğretmişler. Ünlü Macar bestecisi Bela Bartok toplamış Eğin’den. Ama “Senin ezgin farklı ve başka edayla söylüyorsun” dedi. Çünkü ben babamdan öğrenmiştim. O yolculuğa doyamadım, Altan Günbay’la sohbetimiz gece yarısı karanlığında ayakta evinin kapısında devam etti. Ayrılmak zordu. Güzellikleri yaratanlardan temelli ayrılmak en zordur.

Ergenekon’un gizli Çatalca toplantısı

Ergenekon İddianamesi’nde ünlü bir “Gizli Çatalca Toplantısı” vardır. Orada Günbaylar da vardı, ailece gelmişlerdi. Dilek ve Kemal Alemdaroğlu Rektörümüz hep bir masada oturduk. Akşam geç saatlere kadar İbrahim Benli’nin konuğu olduk. Ergenekon’un darbe toplantısında Dilek Hanım’dan piyano resitali, Müveddet ve Altan Günbay’dan aryalar, danslar, oyunlar... Çok güzel bir gündü ve geç saatlere kadar sürdü.

Cumhuriyetin kendisi yobazlığa en ağır darbeydi; karanlıklar için en büyük tehlikeydi. Cumhuriyet bizlere vurulan prangaları kırdı, bizleri kadınımızla ve erkeğimizle kafeslerden kurtardı. Bize erdemli yurttaş olma yolunu açtı.

Bize Cumhuriyetin erdemlerini veren insanlarımıza çok şey borçluyuz. Onları hatırlamak, dürüstlüğün ve özgürlüğün ve zarafetin değerini bilmektir.