19 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 13°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Altın Portakal'ı kim alabilir söyleyeyim mi?..

Mehmet Faraç

Mehmet Faraç

Eski Yazar

A+ A-

"50. Altın Portakal Film Festivali" için birkaç gündür Antalya'dayım... Belediyenin organizasyonu başarılı... Fırsat buldukça değişik çevrelerden onlarca insanla konuştum...

Sinema yapımcıları, oyuncular, müzisyenler ve özel konuklar... Ve tabii her fırsatta "nereye gidiyor bu memleket" diye haklı biçimde sitem eden Antalyalılar...

Çok şaşırtıcı; burada asıl gündem sinema ama daha CHP ve MHP'den şikâyet etmeyen bir kişiye rastlamadım... Toplum, AKP'nin baskıcı yasalarının altında giderek daha çok ezileceğinin farkında ama nefes aldıracak gücü sorgularken de çok öfkeli!..

Herkesin dilinde aynı soru var; "CHP ve MHP niçin iyi muhalefet edemiyor, niçin AKP'yi frenlemiyor?.. Neden bu suskunluk?.. Niçin bu korkaklık?.."

Meclis'teki muhalefetin özellikle "demokrasi paketi" diye pazarlanan gerici-bölücü yasalara karşı gerekli tepkiyi göstermemesi insanların öfkesini çekiyor... Ünlü bir kadın oyuncunun şu sözleri çok dikkat çekiciydi:

"Memleket aldığı darbelerle mosmor oldu ama koca CHP, Sarıgül adlı birinin oyuncağı haline gelmiş. En kısa zamanda cumhuriyetçi güçlerle işbirliği sağlanmalı..."

Bir başka yaklaşım da çok dikkat çekiciydi... Altın Portakal'ın bir jüri üyesinin şu sözleri de düşündürücü;

"Ordu, Giresun, Aydın ve Antalya gibi kentlerin belediyeleri de başarılı ama partinin tepesinde ne yazık ki tabanı sürükleyecek bir rüzgâr yok. Heyecan sıfır... Umutsuzluk büyüyor... CHP'de her kafadan bir ses çıkıyor... Yanlış söylem ve politikalar, gerici-bölücü çevrelere verilen tavizler yerelde birçok belediyenin kaybedilmesine de yol açacak!.."

Bu satırları yazarken CHP'nin Kadıköy örgütünden arayan bir yurttaş haklı olarak isyan etti; "Bıktık bu Sarıgül ve Gürsel Tekin tartışmalarından... İkisinden de bir yarar gelmez... Boş tartışmalarla partiyi mahvettiler. İkisi de tabanın tepkisini çekiyor. Kotil'ler, İsvan'lar çıkartan CHP, tertemiz şaibesiz bir aday çıkartamayacaksa biz niçin oy verelim, niçin çırpınalım..."

Antalya'da, bir iki film ve dikkat çekici birkaç oyuncu dışında "ha işte, bu tam ödüllük" diyebileceğim bir filme henüz rastlamadım...

Acaba diyorum ki birileri Sarıgül-Tekin beceriksizliğinin içinde kilitlenen, enerjisini tüketen, vizyonunu ve ideolojisini giderek kaybeden, tabanın öfkesini çeken ikinci cumhuriyetçi söylemlerle kendi kendini yıpratan "Yeni CHP"nin filmini çekerse Altın Portakal alabilir mi?..

Konu drama, trajedi ve siyasal gerilim-entrika üzerine kurulursa hiç kuşkunuz olmasın tüm ödülleri toplar!..

'Âlemin çapsız kralları!..'

Madem konuyu siyasetten sinemaya getirdik, o halde bir senaryo da biz yazalım ki, kalem erbaplarına yol gösterici olsun!.. Konumuz şöyle olabilir;

Bence siyaset ikiyüzlülük sanatıdır!.. Bu ülkede ne kadar ikiyüzlüysen o kadar iyi politikacısındır...

İyi siyasetçi olacaksan, saatin saatine uymayacak, durmadan yalan söyleyecek, her kesimi kandırmaya çalışacaksın!..

Örneğin makamında 40 kişiyi dinlemişsen, 41. kişinin dediğini yapacaksın!.. Rakiplerine iftira atacaksın, sürekli çark edeceksin ve her fırsatta "Brütüs" gibi arkadan vuracaksın!..

Devletin malını mülkünü satacak, yandaşlarını zengin edecek, sana ömür boyu göremeyeceğin koltukları bahşedenleri utanmadan arlanmadan satacaksın, yolsuzluk yapan hırsız belediye başkanlarını, yeşil alan vurguncularını koruyacak ve aday yapmaya çalışacaksın!..

Etrafında; hiçbir işte dikiş tutturamadıkları için dalavereyle koltuk kapan çapsızlar, dolandırıcılar, evrak sahtekârları olacak ki, onlar seni pohpohlasın ve sen de kendini bu şekilde âlemin kralı ve "bulunmaz Bursa kumaşı" sanacaksın!..

İşte o zaman "benim hırsızım iyidir" hastalığının salgına dönüştüğü bu ülkede iyi siyasetçi olacaksın!..

Söyler misiniz; bu çapsız ve vizyonsuzları koltuklara getiren siyasal mekanizmalar neyse de, onları ısrarla koltukta tutan millet daha mı az suçlu!..

Finale gelince; senaryo yazmak iyi de; karanlıkta körü körüne seyirci olmak daha vahim değil mi?.. Uyanın artık!..

AKP, Andımız'ı savunmuş!..

Konu "ikiyüzlülük"ten açılmışken dünkü Aydınlık'ta Cansu Yiğit imzasıyla yayımlanan çok ilginç bir haber, siyaset çarkındaki utanmazlığın hangi boyutlara ulaşabileceğini dışa vuruyordu...

AKP lideri Erdoğan'ın, yazarını da yerden yere vurarak okullarda yasaklattığı "Andımız" var ya?.. İşte Milli Eğitim Bakanlığı "Andımız"ı mahkemelerde cansiperane şekilde müdafaa etmiş!..

Mazlum-Der adlı cumhuriyet ve Atatürk düşmanı bir derneğin 2009 yılında açtığı karşıt kampanya üzerine Diyarbakırlı bir yurttaş, "Andımız"ın okullarda yasaklanması için Milli Eğitim Bakanlığı aleyhine dava açmış...

Bunun üzerine Milli Eğitim yetkilileri de Danıştay'a gönderdikleri savunma metninde şöyle demişler:

"Öğrenci andı; ırk, renk, cinsiyet, dil siyasal ya da başka düşünceler, ulusal, etnik ve sosyal köken, mülkiyet, sakatlık, doğuş ve diğer statüler temelinde hiçbir ayrım gözetmemektedir. Ne Mutlu Türküm diyene ifadesi ve buna benzer ifadeler, ırk ayrımına dayalı söylemler değil, tam tersine ülkede yaşayan herkesi eşit oranda kapsayan ifadelerdir."

Peki, AKP iktidarı bir yandan "Andımız"ı gerici-bölücü tayfaya karşı doğru saptamalarla böyle militanca savunurken, 3 yılda ne değişti de "Andımız" hedef alındı?.. Gerici-bölücü tayfaya taviz verme uğruna "Andımız"ı yasaklatan AKP kime hizmet ediyor sizce?..

Bu durumu yalnızca ikiyüzlülükle değil, gaflet ve dalaletle tanımlamak bile az gelir!..

Bakalım bu yıkım yasalarını halen mahkemeye götürmeyen CHP ve MHP; AKP'nin ikiyüzlü politikalarına daha ne kadar tahammül edecek?.. Israrla izliyoruz...

Asıl balyoz!..

Yargıtay, 361 askerin yargılandığı "Balyoz" davasında 237 sanık için verilen mahkûmiyet kararlarını onadı...

AKP-BDP cephesi, karar karşısında göbek atıyor... Yandaş medya ise çiftetelli oynuyor!.. Asker kaçağı zavallı köşe yazarcıkları bile kendi ihanetlerini unutup "Balyoz"u "demokrasiye ihanet" olarak tanımlarken daha acımasız kararlar beklediklerini de itiraf ediyorlar...

Bu ülkede herkes "Balyoz"un Atatürk ve onun ordusuna karşı bir intikam operasyonu olduğunu bildiği için, verilen çok ağır cezalar toplum vicdanını kanatmaya devam edecek...

Ta ki asıl "Balyoz"un askerden değil; rövanş peşindeki kinci cumhuriyet güruhundan geldiği anlaşılana kadar!.. Unutmayalım ki hukuk herkese lazım!..