Amca Nemrut Mustafa Divanında, yeğen Yargıtay'da!

Milli Şehidimiz Boğazlıyan Kaymakamı Kemal bey'i sehpaya gönderen işgal kuvvetlerinin kuklası Nemrut Mustafa Divanında yalancı tanık malum Yozgat Müftüsü Hulusi efendiydi.

Peki kim midir Hulusi efendi?

Hürriyet Gazetesinin başyazarı olan Taha Akyol'un amcasıdır.

Kan çekti demeyeceğim ama bu ailede zamanın ruhuna paralel olarak benzer tutumlar gözleniyor.

Evet Taha Akyol da amcasının izinde yürüyerek Balyoz'u tasdik eden mahkeme heyetiyle ilgili olarak korkunç denilebilecek yanlış bilgilerle toplumu yanıltıyor.

İki gün önce Hürriyet'te Balyoz'a bakan yargıç heyetinin tamamının AKP iktidarı öncesinde Yargıtay'a seçildiklerini yazarak verilen hükmün siyasi olmadığını kanıtlamaya soyundu.

Oysa Akyol'un verdiği bu bilgilerin tümü yalandı ve açıktan psikojik operasyon yapıyordu.

ODA TV'de Müyesser Yıldız Balyoz'a bakan yargıç heyetinin tek tek doğum tarihlerini, okudukları okulları ve Yargıtay'a ne zaman atandıklarını ayrıntılarıyla yazdı.

Buna göre Mahkeme Başkanının 9. Ceza Dairesine atanması 24 Ekim 2011.

Keza diğer üyelerin tamamı 24 Şubat 2011'de Yargıtay üyesi olmuşlar.

Taha Akyol'un Hizbullah davasını sonuçlandıran hakim diye sunduğu üye aynı zamanda Fethullah Gülen'i beraat ettiren hakimmiş ve o da 24 Şubat 2011'de yani HSYK'nın ele geçirilmesi ve de Yargtay'a yapılan 150 kişilik blok atamalar sonucu Yargıtay'a girmiş.

9. Ceza Dairesinde çok daha kıdemli hakimler varken bu heyet özel olarakoluşturulmuş!

Hal bu iken soruyorum bu denli büyük bir çarpıtma maddi hata olabilir mi?

Taha Akyol için amcasının izinde yürüyor dersek söyleyin haksızlık mı etmiş oluruz?

Can Ataklı'yı niye istemezler?

Sevgili Can Ataklı CHP'den İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı yapılsa emin olun havalara zıplardım zira dürüst, birikimli, kişilikli ve cesur Ataklı'nın seçmenden vize alabileceğini düşünenlerdenim.

Ancak....

Böyle yiğit duruşlu birine değil AKP iktidarı-medya baronları ve İstanbul dükalığı, bizzatihi CHP'li egemenler geçit vermez çünkü bilirler ki AKP faşizmine eğilmeyen Can Ataklı mama yani rant hayalleri kuran sosyal demokrat ambalajlı hırsızlara da dur der.

Atatürk'ün CHP'sine strateji belirleme görevini, daha önce git-gellerle ANAP ve DYP'de siyaset yapıp 2007'de AKP'den mebus adayı olmak için kulis yaptığı iddia edilen Aydın Ayaydın gibi birine veren bir anlayış Can Ataklı'ya geçit vermez!

Şemdinli'de çocuklara Kürt ulusu andı okutturuldu!

Haberin kaynağı bölgede görev yapan bir kamu görevlisi.

Buna göre Şemdinli'deki bir ilkokulda çocuklara Kürtçe Kürt ulusunun andı okutulmuş!

Haber hükümete zarar vermesin diye bizzat valilik tarafından örtbas edilmiş.

Şaşırmadım çünkü PKK kendi polis örgütünü kurup, ana yollarda silahlı olarak kimlik kontrolleri yaparken Tayyiban iktidarı zindana tıktığı generallerin üstüne yeni bir sürgü çekmekle meşgul.

Evet savrulduğumuz nokta Türküm andından Kürdüm andınadır.

Ancak çocuklara okutulan Türkün andında doğruluk-çalışkanlık ve yurdu bütün olarak sevmek vardı, Kürdün andında ise kan ve kin var.

Tayyip kanser, hesap vermekten korkmuyor!

Sabah yürüyüşünde karşılaştığım AKP'nin önceki dönem milletvekillerinden birinin söyledikleri kayda geçecek nitelikte:

-"Tayyip Erdoğan kendisi hakkında deliğe süpürülme kararının verildiğini gördüğü için gemileri yakmış durumda. Tek kartı ve şansı yüzde 50'lik halk desteği. Bunu yeniden yakalarsa kendini deliğe süpürmeye karar veren küresel irade ile yeniden pazarlık masasına oturabileceğini düşünüyor. Bunun için de yüzde 50 oy almak için hem PKK'ya açık tavizler veriyor hem de cepheleşme politikaları ile sonuç almaya çalışıyor. Erdoğan'ın yaptığı kendini kurtarma adına ülke üzerinden kumar oynamak. Anlayamadığım böylesine açık bir kumara AKP grubu, yargı ve bürokrasinin ölümüne angaje olması. Tayyip bey malum kolon kanseri olduğu için ömrünün hesap sorulacak güne yetmeyeceğini düşünüyor ve hesaptan korkmuyor ama ya diğerleri? Öyle şeyler oluyor ki devran döndüğü saat pek çok isim ihanetle suçlanacak zira son olanlar Anayasaya göre açık ihanet."

TV'de PKK ile açık pazarlık!

Hüseyin Çelik önceki akşam Barzanistan'daki Rudaw TV kanalında PKK'nın "Tutuklu KCK'lıları serbest bırakın" çağrısına aynen şu karşılığı verdi:

-"PKK silahı bıraksın, bu konuyu konuşuruz!"

Lütfen söyleyin bunun adı açık bir pazarlık değil mi?

Üstelik bütün dünya önünde yani bir televizyon kanalında!

Çelik'in bu ifadelerini işitince nedense Tayyip Erdoğan'ın ettiği "PKK ile görüştüğümüzü ve pazarlık yaptığımızı kim söylüyorsa o şerefsizdir beyanını hatırladım. Dün bunu söyleyen Erdoğan bakalım bugün ne diyecek?

Bu arada tutuklular konusu PKK ile nasıl görüşülür anlamadım?

Hani yargı bağımsızdı!

Demek ki Hüseyen Çelik'in bir bildiği ve güvendiği var!

Gülelim mi ağlayalım mı siz karar verin!