28 Mart 2024 Perşembe
İstanbul 23°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Amerikan-İsrail Koridorunda taktik sorunlar

Doğu Perinçek

Doğu Perinçek

Gazete Yazarı

Suriye’nin kuzeyinde ABD Özel Kuvvetlerinin komutasında açılan Koridor, dünyanın ön cephesi haline geldi. Amerikan-İsrail Koridorundaki saflaşma, dünya ölçeğindeki saflaşmayı da yansıtıyor. Bir tarafta Amerika, İsrail ve stratejik piyonları PKK var. İnsanlığın ön cephesinde ise, bölünme tehdidine karşı mücadele eden Suriye, Türkiye, Irak, İran var.  

ÖNCELİKLER ÇARPIŞIYOR 

Türkiye’de Amerikan-İsrail Koridoruna müdahale yönündeki eğilim güçleniyor. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bu konudaki kararlılığı Hükümeti de etkiliyor.  

Bu bağlamda ister istemez taktik sorunlar da gündeme geliyor. Öncelikler farklı. Farklı öncelikler, farklı taktikleri belirliyor.  

Türkiye’nin önceliği, Amerika-İsrail koridorunu bozmaktır. 

Suriye’nin önceliği, Mehmet Yuva Arkadaşımızın yazılarında da aktardığı gibi, kardeşlerimiz için yakın tehlike oluşturan Yobaz Örgütlerini etkisiz kılmaktır. 

SURİYE İLE İŞBİRLİĞİ KAÇINILMAZ 

Stratejik açıdan baktığımız zaman, Türkiye ve Suriye, toprak bütünlükleri ve barış için işbirliği yapmak zorundalar. Ama bu işbirliği, AKP iktidarı yüzünden şu an hayata geçirilemiyor. Ama yarın iktidarda kim olursa olsun, Türkiye-Suriye işbirliği zorunludur.  

KORİDORU SAVUNMANIN ÖRTÜLÜ TAKTİĞİ 

Bu durumda, Amerika-İsrail Koridoruna müdahale eden Türk Silahlı Kuvvetleri’ne, “Önce Suriye ile anlaş” demek, müdahaleye karşı konumlanmaktan başka bir anlama gelmiyor. Koridora müdahaleyi önleminin bir yolu da budur. Koridor, bölge ülkelerinin cephesinde yer alıyor görüntüsü altında ancak böyle savunulabilir. Koridoru savunmanın örtülü taktiği ancak böyle üretilebilir.  

Burada Koridora öncelikle Türkiye’den bakmak yerine Suriye ve İran’dan bakışlar gerekçe olarak kullanılıyor. Oysa ayağı Türkiye toprağında olan herkesin, Türkiye açısından önceliği belirlemesi gerekir. Suriye’nin ve İran’ın öncelikleri ise, kardeşlerimizin öncelikleridir. Onların başarısı, hepimizin başarısı olacaktır. 

TÜRKİYE’NİN SURİYE VE İRAN İLE İŞBİRLİĞİ YOLU 

Türkiye’nin Suriye ve İran ile işbirliğini savunuyorsak, Koridora müdahaleden yana olmamız gerekir. Çünkü Türkiye yönetimini Suriye ile işbirliği zorunda bırakacak süreç, Koridora müdahaleyle başlar. Müdahaleye karşı çıkanlar, işbirliğini de önleme gayreti içindedirler ve bu açıdan Amerika ve İsrail’in cephesindedirler. 

Koridora müdahalenin bir tek önemli sonucu vardır: ABD ve İsrail’in Türkiye’yi bölme girişimleriyle karşı karşıya gelmek. Bu durumda bölgede saflaşma yeniden oluşur, denklemler yeniden kurulur.  

Suriye ile işbirliğinden yana mıyız, öyleyse Koridora müdahalenin bu yönde bir adım olduğunu görmeliyiz. Tüma. Soner Polat’ın belirttiği gibi, Türkiye Koridora bir santim girse, Suriye ile işbirliği süreci de başlar. 

ÖNCELİKLERE ANLAYIŞ 

Her ülke kendi öncelikleri yönünde hareket etsin elbette, bunu anlayışla karşılamak gerekir. Çözüm de bu anlayıştadır zaten. Çünkü işbirliği, bu ülkelerden birinin önceliği temelinde olmayacaktır. Her ülke, birbirinin önceliğini anlayışla karşılamak durumundadır. Ülkelerin önceliklerini birbirlerine dayatma şansları yok. Ama o önceliklerin toplamı, işbirliğinin ortak zeminidir. 

BEKLEME LÜKSÜ 

İkincisi, Türkiye’nin bekleme lüksü yok. Türkiye, elbette Suriye’ye terör ihracını durdurmalıdır. Bu mücadeleyi yıllardır tek başımıza yürütüyoruz. Ve en son ilan ettiğimiz dokuz maddelik Çözüm Programında da Suriye’ye terör ihracına son verecek uygulamaları tek tek vurguladık.  

Ancak şunu da görmek zorundayız: Türkiye, kendisine yönelen tehdidi, kendi gücüyle acil olarak etkisiz hale getirmezse, toprak bütünlüğümüzü korumanın bedeli ağırlaşacak. Suriye’de terörün temizlenmesi işini, tek başına Suriye’ye bırakamayız. Suriye’nin toprak bütünlüğünü kendi önceliklerine göre adım adım sağlamasını bekleyemeyiz. 

TÜRKİYE’NİN KARARLIĞI SURİYE’NİN DE İHTİYACI 

Türkiye, kararlılığını göstermek zorundadır. ABD-İsrail’i caydıracak tavır budur. Kaldı ki, bu kararlılık dış ve iç cepheleriyle bütündür. Koridorda kararlılık, yurt içinde kararlılığı da getirir. 

Türkiye’nin kararlılığı, Suriye’nin de ihtiyacıdır, İran’ın da ihtiyacıdır. Atılacak adımların hangi adımlarla devam edeceğini görmek bugün doğru tavır için belirleyici önemdedir. A diyen B der.  

KORİDORA MÜDAHALEYİ ÖNLEMENİN ÖRTÜLÜ YOLLARI 

ABD ve İsrail, açısından bakarsak, Türk Ordusunun Koridora girmesini engellemek bugünün acil meselesidir. Türkiye’nin müdahalesini önlemeye hizmet eden her tavır, hiç kuşkusuz ABD ve İsrail’in yanına düşüyor. Suriye ile işbirliği gibi hepimize çok sevecen gelen bir şartın öne sürülmesi ise, yalnızca örtü oluyor. 

Türkiye, kendi önceliklerini gözeterek ABD-İsrail koridorunu bozmalıdır. Bu yönde atılacak her adım, Suriye ile işbirliğini önümüze koyacaktır. 

Bugünün taktik sorunu, at ile araba arasındaki ilişkiyi çözmekten ibarettir. 

Arabayı atın önüne koşamayız. 

At arabanın önüne koşulmalıdır