19 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 13°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Amiral Güven'den Golan uyarısı: Sıra işgal altındaki 18 adamıza gelebilir

ABD’nin Türkiye’yi batıdan ve güneyden kuşatma altına aldığını belirten İlker Güven, iki seçeneğin masada olduğunu söyledi. Güven’e göre ABD, Suriye’nin kuzeydoğusunda ‘PKK Özerk Bölgesi’ ilan edebilir ya da işgal altındaki 18 adanın Yunanistan’a ait olduğu kararını verebilir.

Amiral Güven'den Golan uyarısı: Sıra işgal altındaki 18 adamıza gelebilir
A+ A-

Amiral İlker Güven, ABD’nin Kudüs ve Golan Tepeleri’ne yönelik hukuksuzca kararlarına ilişkin Aydınlık’a yaptığı değerlendirmede, sıradaki kararın 18 adamızın ‘Yunanistan’a ait’ olarak tanınması olabileceğini söyledi. İşte Güven’in önümüzdeki tehditler ve alınması gereken acil önlemleri sıraladığı yazısı...

Amiral Güven'den Golan uyarısı: Sıra işgal altındaki 18 adamıza gelebilir - Resim : 1
Amiral İlker Güven (ortada)

Türkiye, yavaş yavaş ABD tarafından, batıdan ve güneyden kuşatma altına alınıyor. Birleşmiş Milletler(BM) kararına rağmen, Kudüs İsrail’in başkenti olarak ABD Başkanı Trump tarafından tanınarak ilan edildi ve ABD Büyükelçiliği de oraya taşındı. Şimdi de 1967 yılından beri İsrail’in hukuksuz olarak gasp ve işgali altında olan, Suriye toprakları içindeki bin 800 kilometrekarelik Golan Platosu’ndaki İsrail egemenliğini de, tanıdıklarını ilan ettiler. Oysa Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 1981 yılı 497 sayılı kararı ise, İsrail’in Golan’ı terk etmesini öngörmektedir. Trump her kararı ile uluslararası hak ve hukuku hiçe sayarak şaşırtıcı kararlar alıyor. Türkiye’yi yöneten iktidardakiler, Trump’un iyiliğine inanmış olarak, Trump’un çevresindekilerin kötü olduklarını söylüyorlar. Halbuki bu iyi adamın kendi iradesi ile imzaladığı kararnameler hiçte iyi niyetli olmadığını gösteriyor. Hukuksuz ve davetsiz olarak işgal ettiği Suriye’nin kuzeyindeki, adları PKK/YPG/PYD/SDG olan ayrılıkçı terör unsurlarına 2017 Nisan’dan itibaren 25 binin üzerinde TIR ve ilaveten uçaklar ile 70 bin kişilik orduyu donatacak silah ve 300 milyon dolar mali yardım kararını kim imzaladı? Tivitleri ile defalarca ‘Ekonominizi mahvederim’ şeklindeki şantaj ve yaptırım tehditlerini ileri süren kim? Bütün bunlara rağmen iktidar tarafından, “Trump ile çok iyi anlaşıyoruz, Suriye politikalarımız tamamen örtüşüyor” mealinde konuşuluyor olması çok şaşırtıcı. Oysa yerel seçimlerin sonucunun beka ile ilişkilendirilmesi yerine ABD ile yürütülen ilişkilerin asıl beka sorunu haline geldiğini dile getirmek gerekmiyor mu?

Amiral Güven'den Golan uyarısı: Sıra işgal altındaki 18 adamıza gelebilir - Resim : 2

ABD’NİN OLASI İKİ KARARI
Kudüs’ün arkasından İsrail’in işgalindeki Golan’ın da İsrail egemenliğinde olduğunun ABD tarafından tanınması çok vahim gelişmelere neden olabilecektir. Bu oldubittiler (defacto) sadece lafla, oyalayıcı, sonu açık müzakereler yürütülerek asla durdurulamaz. Ancak, karşıt uygulamalar ve yaptırımlar ile durdurulabileceği asla gözardı edilmemelidir. Bugüne kadar ABD ve Yunanistan ile uzun zamandır yürütülen, ucu açık, oyalamaya ve zaman kazanmaya dönük müzakerelerin Türkiye’nin hangi hak ve çıkarlarını sağladığını iddia edebiliriz.
İsrail’in işgalindeki Kudüs ve Golan’ın ABD’nin oldubitti karalarına lafla değil, yaptırımlar ile karşı konulmaması Türkiye’yi, nasıl bir olası tehditler ile karşı karşıya getirebilecektir? ABD’nin tehdit yaratabilecek olası kararlarını iki ana başlıkta sıralarsak;
Birinci; ABD, Suriye’nin kuzeydoğusunda ‘PKK Özerk Bölgesi’ kararı verebilir.
İkincisi; Yunanistan’ın işgali altındaki 18 adanın Yunanistan’a ait olduğu kararını verebilir.
Yani eşkiyanın ne yapacağı önceden tahmin edilemez. Türkiye’nin cılız bir sesle dahi olsa Golan için gösterdiği tepki, ne yazık ki Yunan işgalindeki18 adet yasal ve tapulu adalarımız için gösterilmemiştir. Yunanistan ile ucu açık, bilinmeyen gizli görüşmeler yaparak sonuç alınamamakta ve işgal oldubitti şeklinde halen devam edegelmektedir. Neden Türk Hükümeti ve TBMM; Ege ve Doğu Akdeniz’deki Mavi Vatanımızda, gasp ve işgal edilen hak, hukuk ve çıkarlarımızı gündemlerine almıyorlar?
‘MOLON LABE’ DÜŞMANLIĞI
Bugün Doğu Akdeniz ve Ege’de AB destekli ve ABD’nin de içinde yer aldığı İsrail, GKRY ve Yunan politik ve askeri dörtlü ittifakına karşı, yaptırım ve diplomatik atak yapmak artık kaçınılmaz bir zorunluluk haline gelmiştir. ABD Doğu Akdeniz’de, Türkiye ve KKTC’nin hak ve çıkarlarına aykırı olarak hidrokarbon gasp projelerine alenen destek vermektedir.
Ege’de Yunanistan karasularını 12 mile çıkarma niyet ve özlemini sık sık dile getirmektedir.
Ege’de karasuları genişliği halen 6 mildir. Ancak Yunanistan uluslararası hukukta yer almayan bir şekilde karasuları ile aynı genişlikte olması gereken hava sahasını 10 mil olarak ilan ederek uygulamak istemektedir. Ayrıca Yunanistan işgal ettiği 18 adamızın yanı sıra, Lozan’a aykırı olarak silahsız olması gereken adaları da oldubitti ile gözümüzün içine bakarak, silahlandırmıştır.
25 Mart 2019 tarihinde Yunanistan’ın sözde Bağımsızlık Günü kutlamaları bahanesi ile işgal ettikleri 18 adadan biri olan Eşek Adası’na, Başbakan Çipras’ın gelişinde Türk savaş uçaklarının tacizinin Yunan savaş uçakları tarafından püskürtüldüğü iddia edilmiştir. Buna yavuz hırsızın ev sahibini bastırması denir. Oysa işgal ettiği ada Türk adası, hava sahası da Türk hava sahası. Bir de Türkiye’ye NOTA vereceklermiş! Buyurun işte, sessiz kalınırsa olacağı bu, tam tersine nota vermesi gereken Türkiye değil mi? Bu sessizlik şımarık Yunan’ı nasıl cesaretlendiriyor! Bakın 25 Mart sözde Bağımsızlık Günü’nde Yunan Cumhurbaşkanı Pavlopulos yayınladığı mesajında, “AB sınırları içinde olan sınırlarımıza, toprak bütünlüğümüze veya münhasır ekonomik bölgemize (MEB) yönelik tehditlere karşı söyleyeceğimiz tek söz, Molon Labe’dir” diyor. Bu söz, Sparta Kralı Leonidas tarafından Mora Yarımadası’nı işgale gelen Perslere karşı söylenmiştir. Molon Labe’nin manası “Cesaretin varsa gel de al”dır. Bu cürreti, tarihten ders almayan, korkusuzca, kışkırtıcı cesareti, Yunanlı nereden alıyor dersiniz? Bu cesareti, hiç şüpheniz olmasın Rum ve Yunan’ı piyon gibi kullanan ABD’den ve içinde bulunduğu AB’den alıyor. Bu pervasız sözlere karşı Atatürk’ün “Geldikleri gibi giderler” sözüne uygun olarak, “Bu defa İzmir’deki gibi denize dökülerek değil, haksız olarak gasp ve işgal ettiğiniz adalarımızdan bizim sizi denize dökmemize fırsat vermeden kaçarak gideceksiniz” diye hoparlörden hatırlatmamız gerekir! Cesur Türk Milleti’nin kahraman Türk Ordusu, özellikle Mavi Vatan’ın yılmaz bekçisi Türk Deniz Kuvvetleri, hiç şüpheniz olmasın bu görevi her an yerine getirebilecek azim ve kudrettedir.
ALINMASI GEREKEN ACİL ÖNLEMLER
Stratejinin ögeleri; “zaman, mekan ve kuvvet” olduğuna göre, Türkiye’nin jeopolitik, jeostratejik ve jeoekonomik gereksinmeleri için kuşatılan tüm tehditlere karşı bulunduğumuz zaman içinde, acilen yapılması gereken hususları şu şekilde sıralayabiliriz:
1) S-400 alımından asla ve asla vazgeçmeyerek, F-35 uçak alımında da ödediğimiz miktara uygun miktarda uçak almak veya gerekirse F-35 alımından vazgeçerek, Milli Muharip Uçak Projesi’ne ağırlık verilmelidir. S-400 projesi, Golan ve Kudüs işgali ile İsrail’e kazandırılan Mavi Vatan’daki hava kontrol üstünlüğünü, KKTC ve Türkiye lehine kontrol üstünlüğüne çevirebilecek çok önemli bir projedir. Hatay dağlarında konuşlandırılacak S-400’ler ile Doğu Akdeniz’de duruma göre uçuşa yasak bölge ilanı bile mümkün olabilir.
2) KKTC’de deniz ve hava üsleri ile harekat sahasına yakın bir tersane ihtiyacı için Mersin Taşucu’nda yapım ve kurulma çalışmalarına kısa zamanda başlanmalıdır.
3) Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunurken cılız bir lafla karşı çıkmak yerine, Suriye’nin toprakları içindeki Golan’nın işgaliyle bozulan toprak bütünlüğünün Suriye Hükümeti ile diplomatik ilişki kurularak savunulması, geç de olmakla beraber zorunlu hala gelmiştir. Bu ilişki sonunda Suriye, Lübnan, Irak, İran, Azerbeycan ve Rusya Federasyonu ile “Bölgesel İşbirliği ve Güvenlik Anlaşması” yapılarak, ABD’nin Suriye’de PKK Özerk Bölge Devleti’nin kurulma çalışmaları önlendiği gibi, davetsiz misafir olarak Suriye’de bulunan ABD’nin bölgeyi terk etme hukuki zorunluluğu da güçlü olarak sağlanmış olacaktır.
4) Doğu Akdeniz’de kıtasahanlığımıza uygun MEB’miz, daha fazla geç kalmadan acilen ilan edilmelidir.
5) Yunanistan’a da bir nota verilerek;
a. İşgal altındaki 18 adamızın derhal tahliyesi,
b. Lozan Antlaşması’na aykırı olarak silahlandırılan adaların verilecek süre içinde silahsız
hale getirilmesi,
c. Adalar üzeride uluslararası hukuka aykırı olarak ilan edilen 10 millik hava sahası ilanının
geri alınması istenmelidir.
d. Uluslararası hukuka göre Türkiye’ye ait olan Girit Adası’nın dörte üçü ile civarındaki ada, adacıkların ve Yunanistan’a ait Meis Adası’nın statülerinin belirlenmesi için kısa sürede karşılıklı görüşme yapılacağı, AB’ye sığınarak ilan edilen ve 50 bin kilometrekare Mavi Vatan kaybına neden olan MEB’in tanınmadığı da, bildirilmelidir.
6) ABD’nin şantaj ve tehditlere devam etmesi halinde Çiğli Üssü’nün ve Kürecik Radarı’nın
TSK emrine verilerek, Çiğli ve Diyarbakır üslerinin yabancı uçakların kullanımına yasaklandığı ilan edilmelidir.
7) Yunanistan, İsrail ve GKRY oldubittilerine karşı ve Türkiye’nin komşularının toprak bütünlüklerinin bozulması, Türkiye’nin toprak bütünlüğünü riske sokacağı gerçeği nedeniyle, ABD’nin bahse konu ülkelerin oldubittilerini tanıma karalarının asla kabul edilmeyeceği, güçlü bir şekilde ilan edilmelidir.

Son Dakika Haberleri