Ankara'daki ihanet toplantısına izin çıkmadı!
Başkentte haftasonu düzenlenmesi planlanan sözde ‘Pontus Soykırımının 100. Yılı’ konulu toplantıya Ankara Valiliği izin vermedi. Vatan Partisi ve kitle örgütleri toplantıyı kamuoyuna duyurup teşhir ederek tepki göstermişlerdi.
‘Ankara Düşünceye Özgürlük Girişimi’, 18 Mayıs Cumartesi günü Ankara’daki Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Genel Merkezi’nde, tarihi çarpıtan ve Türkiye Cumhuriyeti’ni suçlu göstermeye çalışan bir etkinliğe imza atacaktı. ‘Pontus Soykırımının 100. Yılı’ başlıklı bu ihanet toplantısının yapılmaması için Vatan Partisi, Talat Paşa Komitesi, Türkiye Emekli Subaylar Derneği, Cumhuriyet Kadınları Derneği harekete geçerek yetkilileri, toplantıya izin verilmemesi konusunda göreve çağırdılar. Başkentin göbeğinde böyle bir toplantıya izin verilmemesi gerektiğini belirten siyasi partiler ve demokratik kitle örgütleri açıklamalar yaparak tepkilerini dile getirdiler. Bütün bu tepkilerin ardından Ankara Valiliği’nden dün bir açıklama geldi. Valilik söz konusu toplantıya ilişkin demokratik kitle örgütlerinden gelen şikâyetler ve tepkiler üzerine etkinliğin yasaklandığını bildirdi. Valilik konuyla ilgili taraflara bilgi verildiğini de kaydetti.
TBB: SAYGISIZLIK VE MEYDAN OKUMA
Etkinlikte ilgili bir tepki de Türkiye Barolar Birliği (TBB)’nden geldi. Milli mücadelenin merkezi olan Ankara’da böyle bir toplantıya kalkışmayı ‘meydana okumak’ olarak değerlendiren TBB açıklamasında şunlar kaydedildi: "Etkinliğin afişlerinde ve açıklamalarında 19 Mayıs 1919, ‘Pontus Rum/Helen Soykırımının 100. Yılı’ olarak nitelenmektedir. Millî mücadelenin merkezi Ankara’da, Türk halkının kutsal isyanının başlangıcının, soykırım başlangıcı olarak tanımlanması, bir ulusun ve ülkenin tarihine ve kimliğine yapılabilecek en büyük saygısızlık ve meydan okumadır. 1919 Mayıs’ında başlayan Pontus ayaklanması, aynı zamanda, İzmir’e çıkıp Ankara’ya ilerleyen Yunan ordusunun istila girişimini kolaylaştırmak amacını taşıyordu. Millî mücadelenin ilk adımını lekelemeye yönelik bu pervasız iftiranın sahiplerini en şiddetli şekilde kınıyoruz. Bilinmelidir ki, Türkiye Barolar Birliği ve barolarımız Müdafaa-i Hukuk geleneğinin manevi mirasçıları olarak, kurtuluş ve kuruluş mirasının ısrarlı savunucusu olmayı sürdüreceklerdir."
