23 Nisan 2024 Salı
İstanbul 20°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

‘Arena’ insanlığın öldüğü yerdir...

Metin Tükenmez

Metin Tükenmez

Eski Yazar

A+ A-

Salı günü Aydınlık gazetesinin spor sayfalarında, son yıllarda stadyum isimlerinin birer birer “Arena” olduğuna ilişkin bir haber vardı. Haberi okuyunca aklıma daha önce bu konuya tepkimi gösteren yazım aklıma geldi. Bilgisunardan (internet) buldum. Yaklaşık 3,5 yıl önce yani 26.10.2012 tarihli Aydınlıkta “Arenanın suyunda boğulmak” başlıklı bir yazı yazmışım.
O yazının içeriğinden söz edecek değilim. Ancak bir kez daha altını çizmek gerekir ki “Arena” adı Türk kültürüyle asla bağdaşmıyor. Türklerde bir yerde toplanıp insanlığı katletmek türünden bir organizasyon yoktu. At Meydanlarında Ok Meydanlarında toplanıp sporsal etkinliklerle birlikte eğlenilirdi. Arena, deyim yerindeyse insanlığın öldüğü iğrenç yerlerdir. Roma döneminde yoksulluk ve açlık içerisinde kıvranan halk Arenalara toplanıp sözde eğlence adı altında insanlığı öldürürlerdi. Futbol alanları insanlığın öldürüldüğü değil kültürünün yaşatıldığı yerler olmalıdır. Bir futbol sahasına “Futbol Meydanı” demek Arenadan çok daha şereflidir, günümüz yöneticilerinin Osmanlı’ya özenme düşüncesine de daha uygundur...
Neresinden tutarsanız elinizde kalan bir toplum düşünün. Çocukların bile kırbaç altında 16-18 saat arası çalıştırıldığı, yolsuzluk ve hırsızlığın bütün toplumu etkisi altına aldığı Roma döneminde imparator halkı arenalara toplayıp, sözüm ona eğlendirerek sorunlarından arındırmak isterdi. Küçük armağanlar, bugün kumanya dediğimiz küçük paketler içinde yiyecekler halka dağıtılır kısa bir sürede olsa açlık ve sefalet unutturulmaya çalışılırdı. Daha sonra hepinizin bildiği gladyatör dövüşlerinin arkasından asıl gösteriye geçilirdi.
Biraz olsun karnı doymuş, imparatorlarının koruması duygusu ile eğlence isteği doruğa çıkmış halkın önüne bu kez yırtıcı hayvanlar, bu hayvanlar tarafından parçalanması için ise insanlar Arenaya çıkartılırdı. Yırtıcı hayvanların önüne atılan insanların büyük çoğunluğu hırsızlık yapmış ya da egemen güçler tarafından suçlu olarak görülenlerdi. Hatta hayvanlar bunları daha azgın bir şekilde parçalasın diye suçlu görülenlere hayvan postu giydirilirdi.
Buradaki temel amaç halkı eğlendirmekten daha fazla onlara gözdağı vermekti. Anlatılmak istenen şudur: Eğer siz de suç işlerseniz sonunuz böyle olur. Görüldüğü üzere Roma döneminden bu yana egemenlerin uygulamaları pek değişmemiş, zaman içerisinde sadece şekil değiştirilmiş. İnsanlar neden suç işler, hırsızlık yapar sorusunu çözümlemek ve önlem almak yerine, suçluları ortadan kaldırmaya kalkmak en kolay çözüm yolu olarak görülmüşse de bugüne değin toplumsal yaşama uygun düşmeyen tutum ve davranışların önüne geçilememiş.
Böylesine aşağılık, insanı aşağılayan bir dönemin kültürünün ana yapısı olan arenalara bugün özenmenin mantığını anlamak çok zor benim için. Ama gene de belleğimi zorladığımda batılıların gücü simgeselleştirmek isteği karşıma çıkmakta. Yani arenalara gelen ya da getirilen insanlar için sonuç değişmez; yitireceklerdir. Her şey Arenanın sahiplerinin istekleri doğrultusunda gelişecektir. İnsanların bilinçaltına bu düşünce yerleştirilmek istenirken, kendi yandaşlarını da hep kazanmak doğrultusunda isteklendirmeye (motivasyon) çalışılmaktadırlar...
Bütün bunlar düşünülüp sistemleştirilirken bir şey unutuluyor: İnsanlığın özgürlük simgesi Spartaküs de bu arenalardan çıkmıştır. Spartaküs ile başlayan, simgeselleşen özgürlük savaşımı davam ediyor. Siz yönetenler, sporu, futbolu kendi kafasına göre yönetenler ya da çok uluslu şirketlere teslim olanlar, bilesiniz ki arenalarda insanlığı öldürdüğünüz sürece, özgürlük savaşımı da şekil değiştirerek de olsa devam edecektir...