29 Mart 2024 Cuma
İstanbul 21°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

‘Hrant Dink’i Ergenekon kumpası için öldürdüler’

‘Hrant Dink’i Ergenekon kumpası için öldürdüler’

Hrant Dink cinayeti’nin arkasındaki F tipi yapılanmanın hedefini dönemin İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun açıkladı: Ergenekon ve Balyoz davalarının önünü açmak istediler

Eski Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun, Hrant Dink cinayeti davası çerçevesinde 8 Mayıs’ta verdiği ifadesinde, Dink’in Ergenekon, Balyoz gibi tertiplerin önünü açmak için öldürüldüğünü açıkladı. Dink’in öldürüleceği istihbaratının dönemin İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Ali Fuat Yılmazer tarafından kendilerinden saklandığını ifade eden Uzun “Türkiye’de başta Hrant Dink olayı ile başlatılacak bir propaganda vardı. Bunun devamı olan Ergenekon, Balyoz, Odatv, Fuhuş ve Casusluk davası, Amirallere suikast davası, futbolda Şike davası, 28 Şubat davası gibi davalarla Türk halkı inandırıldı” dedi.

Uzun, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu Savcısı Yusuf Hakkı Doğan’a 8 saat boyunca verdiği ifadesinde, Ergenekon şemasından, Dink suikastına adı karışan kamu görevlilerine ilişkin çok çarpıcı bilgiler aktardı. Bazı polis yetkililerinin Dink cinayetine göz yumduğunu belirten Uzun’un ifadesinden ulaştığımız çarpıcı bölümler şöyle:

SUİKAST İSTİHBARATI BİZE SUNULMADI

- (17 Şubat 2006 tarihli istihbarat bilgisi için) Trabzon’dan İstanbul Emniyetine gereği için ve bilgi içeriğinde İstihbarat Daire Başkanlığına gelen düz yazı bana sunulmadı. Ayrıca bu konuda bana da herhangi bir bilgi verilmedi. Ayrıca o dönemde bulunsam da bulunmasam da bildirilmesi gereken başkan yardımcısı Necmettin Emre’ye bilgi verilmemiştir.

SORUMLU YILMAZER

- F4 raporları İl Emniyet Müdürleri tarafından Daire Başkanlığı’na gönderilmelidir. F4 raporunu Trabzon’dan gönderen kişi Ramazan Akyürek’tir. Raporu bizden saklayan birim İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Müdürlüğü’dür. O zaman C Şube Müdürü de Ali Fuat Yılmazer’dir, yardımcısı da hatırladığım kadarıyla Bülent Demirel’di. Bu rapor bana sunulmadı. Rapor hakkında hiçbir bilgi verilmedi.

TEFTİŞ KURULU MÜFETTİŞİ İFADEMİ SAKLADI

- Mülkiye başmüfettişleri Mustafa Üçkuyu ve Mehmet Canoğlu’nun bana eksik belge vermek suretiyle yanlış bir değerlendirme yapmamı sağlayarak olayın esas faillerinin ortaya çıkmasını önlemeye çalıştıklarını düşünmeye başladım. Bu bilgileri edindikten sonra Mülkiye Başmüfettişi Üçkuyu’ya telefon açtım ve kendisine ‘Ben ek ifade vermek istiyorum, dosyayı kapattınız mı? Kapattıysanız ben Başbakanlık Teftiş Kurulu’na gidip ek ifade vereceğim’ dedim. O da bana ‘Kapatmadık, ek ifade verebilirsin’ dedi.

Ek ifademi yazılı olarak hazırlayarak 4 Aralık 2009 günü bakanlıktaki odasına Mustafa Üçkuyu’ya teslim ettim. Her iki ifademde de Mustafa Üçkuyu’yla muhattap oldum. Verdiğim ifadenin örneğinin üzerine el yazısı üzerine ‘teslim aldım’ derkanarını düşmesini istedim. Soruşturmanın gizliliğini esas gösterek vermedi. ‘Biz bu soruşturmayı bitirdiğimizde dosyayı Emniyet Genel Müdürlüğü’ne vereceğiz, oradan alırsın’ dedi.

ERGENEKON ŞEMASI

20 Eylül 2010 tarihinde mülkiye başmüfettişlerine verdiğim ifademde 14 Haziran 2001 yılında bana getirilen Ergenekon şemasından bahsetmiştim. Bir gizli irade Çetin Doğan’ı Ergenekon’un içinden alıp Balyoz’un içine dahil etmiştir. Anayasa dışı bir güç merkezi hedefleri belirliyor. İstediği davaya göre bunları taksim ediyor. Bir takım uydurma deliller temin ediliyor ve haklarında önce bir ihbar yapılıyor, sonra yayınlarla itibarsızlaştırılıyor. Sonra yalnızlaştırılıyor ve haklarında soruşturma yapılıyor.

HRANT DİNK PROPAGANDASI

Türkiye’de başta Hrant Dink olayıyla başlatılacak bir propaganda vardı. Bunun devamı olan Ergenekon, Balyoz, Odatv, Fuhus ve Casusluk davası, Amirallere Suikast davası, Şike davası, 28 Şubat davası gibi davalarla Türk halkı inandırıldı. Başbakan’ın çalışma ofisine böcek yerleştirme olayı da bu operasyonun bir parçasıydı.

SAMAST’IN TRABZON’A GİDİŞİNİ GÜLER ÖNLEDİ

İstanbul’daki cinayetin işlendiği yerde bulunan Akbank’taki kamera görüntülerinin İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler ve Terörle Mücadele Şube Müdürü Selim Kutman tarafından alınıp ulusal yayın yapan televizyonlarda yayınlatılması üzerine Trabzon halkı Ogün Samast’ı tanıdı. Samsun otogarında Jandarma mıntıkasında Ogün Samast yakalandı. Dolayısıyla şahıs, Trabzon’a gidemedi. Operasyon Trabzon’dan başlatılamadı, planlandığı gibi olmadı.

CİNAYETTEN 3 GÜN ÖNCE TEHDİT ETTİLER

Dink cinayetinden 3 gün önce Ahmet İlhan Güler, İstanbul Valisi ve Emniyet Müdürü’nün haberi olmadan bir haftasonu Ankara’ya çağırıldı. “Biz seni istanbul’daki görevinden alacağız. Ankara hariç istediğin bir ile vereceğiz” diye teklif sundular. Güler bu teklifi kabul etmedi. Teklifi sunanlar Ahmet’in tayin ve terifisinde söz sahibi olmayan, Ahmet’in muadili olan şube müdürleri Recep Güven ve Coşkun Çakar olduğunu duydum. Erhan Tuncel’in istihbarat elemanlığından çıkarıldığına inanmıyorum.

ULUSALCILAR HEDEF GÖSTERİLDİ

Esas itibariyle devlet içerisindeki yapılanma amacına ulaşmak için ve yetkili makamlara inandırmak için önce altyapı hazırlandı, devlet kurumlarında kendilerinden olmayan kişilerin tasfiye ettirildi. Daha sonra da yetkili kamu kurumlarını, MGK’yı, Başbakanlığı, yüksek yargıyı, Cumhurbaşkanı’nı, ulusalcı bir yapılanma olduğunu ve bu ulusalcı yapılanmanın Anayasal kurumlara karşı çete eylemlerine başvurduklarına inandırmak için bir taraftan bazı eylemleri gerçekleştirecek kişilere yol verdiler. Eylemlerin olmasını önlemediler.

RAMAZAN AKYÜREK’E İHRAÇ İSTEMİ

İçişleri Bakanlığı’nın yasadışı dinlemelerle ilgili yürüttüğü soruşturma kapsamında aralarında Akyürek’in de olduğu üst düzey 20 müdür, geçen Nisan ayında “meslekten ihraç” istemiyle disiplin kuruluna sevk edildi. Akyürek’in polis kimliği ve silahına el konuldu.

PERİNÇEK AÇIKLAMIŞTI: CİNAYETTE ROL ALAN FETHULLAHÇI EKİP

İP Genel Başkanı Doğu Perinçek, 31 Ocak 2007’de partisinin İstanbul İl Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısında cinayetin arkasındaki şebekeyi açıkladı:

“Ramazan Akyürek’in “Haber elemanları” timinin Trabzon’da gerçekleştirdiği işler, ABD’nin BOP kapsamında Türkiye’de etnik ve dinsel çatışma zemini hazırlamaya yönelik bir dizi tertiptir. Erhan Tuncel’in Ramazan Akyürek tarafından bombalama olayından önce denetim altına alındığı ve suçu işlemeye yönelttiği apaçık ortadır. Suikastte rol alanlar, Akyürek’in denetimi altındadır. Emniyet içindeki Fethullahçı ekip. Van ve Şemdinli tertibi, Danıştay suikasti, Atabeyler Operasyonu ve Hrant Dink suikasti aynı dizinin alt başlıklarıdır.

Danıştay saldırısını saptıran ve Hrant Dink suikastini örgütleyen merkez Süper NATO’dur.”

Son Dakika Haberleri