25 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 17°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Zorlukları göğüslemeye karar verin başarırsınız

Zorlukları göğüslemeye  karar verin başarırsınız
A+ A-

Çalıştığı alan hem ruhsal hem fiziksel açıdan dayanıklılık istiyor. Dahası erkek egemen bir meslek. O, hem bu zorlu mesleği kotardı hem de dengeli bir aile hayatı kurdu, pırıl pırıl 2 evlat yetiştirdi

Türkiye’nin sinir sistemi cerrahisinde ilk kadın profesörü... Hipofiz ve endoskopik beyin cerrahisi denilince akla gelen ilk isimlerden. Prof. Dr. Nurperi Gazioğlu, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde beyin cerrahı. Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği’nin bu yılki “Önder Kadınlar” ödülünün sahibi... Bütün bunların yanı sıra bir anne... İki oğlu var. Biri inşaat mühendisliğinde diğeri mimarlıkta öğrenci. Eşi Prof. Dr. Ertuğrul Gazioğlu da cerrah... Fakültenin çatısı altında tanışmışlar.

Anneler Günü’nde, Nurperi Gazioğlu ile anneliği ve işinde başarılı olmayı konuştuk.

-Doktor olmaya nasıl karar verdiniz?

Lisede öğrencilik yıllarımda beyinle ilgilenmeye başladım. Özellikle psikolojik sorunlara yöneldim. Psikolojik sorunlar nasıl oluyor da beyinden kaynaklanıyordu. 1 yıl İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde Psikoloji bölümünde okudum. Doktorluğun ve beyinle organik yönden ilgilenmenin beni daha tatmin edeceğini düşündüm. Tıp fakültesine girerken de beyin hastalıklarıyla ilgili çalışmak istedim. Daha sonra cerrahinin daha tatmin edici olduğunu gördüm.

‘Mesleğin kadını-erkeği yok’

- Geçmişte kadınların bu alana girmesi nasıl karşılanıyordu?

Beyin cerrahisi kadınların azınlıkta olduğu bir alan. Cerrahi branşların hepsinde bu var, fakat beyin cerrahisinde daha çok görülüyor. Beyin cerrahisi erkek egemen bir ortam. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde benden önce uzmanlığını almış 2 kadın arkadaşımız vardı. Dolayısıyla bizim kliniğimiz bu konuda daha açık görüşlü. Özellikle Anabilim Dalı Başkanımız Prof. Dr. Cengiz Kuday, bu konuda kalıpları olmayan bir hocaydı. Zorluk çekmedim. Beyin cerrahisi zor bir alan. Hem ruhsal açıdan hem de fiziksel açıdan dayanıklılık gerektiriyor. Fakat kadınlar istedikleri zaman herşeyi yapabilirler. Bu mesleklerin kadını erkeği yok, kolayı zoru var. Bu zorlukları göğüslemeye karar veren insanlar başarıyorlar.

- Girdiğiniz ameliyatlarda insanlara hayat verdiğiniz gibi hastanızı kaybettiğiniz de oluyor. Bu durum size ve ev yaşantınıza nasıl yansıyor?

Hekimlik bir yaşam biçimidir. Hekim olduğunuz zaman olaylara farklı açıdan bakıyorsunuz. Sağlığın en önemli şey olduğunu düşünüyorsunuz. Ama bizim elimizdeki tedavi imkanlarının da aslında ne kadar kısıtlı olduğunu görüyorsunuz. Biz sonuç olarak Tanrı’yı oynamıyoruz. Bilimi ve en iyi teknolojiyi kullanarak hastalara yardımcı olmayı hedefliyoruz. Bunu başardığımız zaman elbette mutlu oluyoruz. Ölümcül, ciddi bir sağlık sorunu varsa, tedavi edilemeyeceğini biliyorsak, hastaya en azından destek olup rahatlatmaya çalıyoruz. Tabi ki bunlar bizi gün içerisinde üzüyor. Ama hastaların “Allah razı olsun” demeleri, iyileştiklerini söylemeleriyle mutlu oluyoruz. O mutlulukla diğer üzüntüyü dengelemeye çalışıyoruz. Gergin bir ortam. O gerginlik evimize bazen yansıyor. Ama eve mümkün olduğu kadar işi taşımamaya çalışıyorum.

‘Oğullarımın ve annemin evine hâkimim’

- Evinize ve çocuklarınıza zaman ayırabiliyor musunuz?

Ben hayatta hep denge kurmaya çalıştım. Aileme zaman ayırıyorum ve ayırmak için çaba gösteriyorum. Tabi bunların hepsi çok disiplinli ve isteyerek, enerji tüketerek sağlanan şeyler. Benim de bir annem var, anneme de, eşime çocuklarıma da zaman ayırıyorum.

- Vakit bulduğunuzda ailenizle neler yapıyorsunuz?

Bir toplantımız yoksa düzenli olarak akşam sofrasında birlikte oluruz. Herkes birbirinin nerede, ne gibi gereksinim içinde olduğunu, gününün iyi veya kötü geçtiğini biliyor. Uzakta olsak bile... Mesela oğlumun biri yurtdışında okuyor, biri bizden ayrı yaşıyor. Onlarla da gün içinde mutlaka bir temasımız var. İletişimi koparmıyoruz... İkincisi öncelik sırasına göre herkesin gereksinimine yönelik çalışıyoruz. Çok önemli bir toplantım varken çocukların kolay bir gereksinimi varsa bunu kendilerinin karşılamasını istiyorum. Önemli bir ameliyat veya gece bir vaka geldiyse ben evi tamamen bırakıp hastaneye gidebiliyorum. Ama onların doğumgünü, diploma töreni ya da öğretmenler toplantısı varsa her zaman birlikteyiz. Bunu sağlamaya çalışıyoruz.

- Bu yoğunlukta çocuklarınızı nasıl yetiştirdiniz?

Arkamda desteğim var. Yanımda çalışan beni sayan seven kadınlar oldu. Onlar ailemin bir parçası. Gün içinde yapmam gereken işleri yaparak akşam eve iş götürmüyorum. Hiç değilse evde birşeyler okumaya evle uğraşmaya çalışıyorum. Kadın olduğunuz zaman siz istediğiniz kadar işte çalışın, evde de işiniz var. Evde yardımcım da olsa evin işleyişinden ben sorumluyum. Akşam yapılacak yemek, evin temizliği, alışverişi bizzat yapamasam da benden soruluyor. Alışverişi olabildiğince ben yapmaya çalışıyorum. Mutfağı, marketi... Hediye almayı severim.

Eşim kiminle evlendiğini biliyor

- Gecenin bir vakti acil hasta geldi. Hastaneye gittiniz... Aileniz bu durumdan şikayet ediyor mu?

Hayır... Eşim de doktor zaten. Dolayısıyla kiminle evlendiğini biliyor. Gece saat 2-3 gibi hasta geldiğinde kapıyı çekip çıkıyorum. Bunu anlayışla karşılayan aile ve ev düzenim var. Çocuklarım da bunu biliyor. Bazen gün içerisinde beni ararlar açamam, ameliyatta olurum. Daha sonra geri dönerim. İyi planlarsanız oluyor.

- Çalışan anne olarak çalışan annelere çağrınız var mı?

Hiçbir zaman pes etmesinler. Önce ne yapmak istediklerine karar versinler. Hedeflerine ulaşmaları için neler yapmalarını gerekiyor bunları tartsınlar. Asla “Ben bunu yapamam” demesinler. Ben neyi yaparsam mutlu olurum desinler ve o mutlulukları doğrultusunda iş seçip o işin gerekliliklerini yerine getirirsinler. Böylece hayatları boyunca mutlu olurlar. İş ve aile kesinlikle birlikte yürüyor.

Seda Akyüz

Son Dakika Haberleri