29 Mart 2024 Cuma
İstanbul 16°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Atatürk ve spor

Metin Tükenmez

Metin Tükenmez

Eski Yazar

Günümüzde birkaç profesyonel kulübün peşine takılıp spora hizmet ettiklerini sananlar, Büyük Atatürk'ün 90 yıl önce büyük bir duyarlılık ve inançla Türk halkı için geliştirdiği spor politikalarının yanına bile varamadıklarının ne yazık ki ayırtına varamıyorlar. Atatürk 90 yıl önce her yaştan Türk insanının bedensel etkinliklerle ülke insanının dural halden dinamik bir yaşama geçebileceğinin programını çizdiği halde, bugün ülkeyi yönetenler belediye takımlarının kuyruğuna takılarak, bir yandan iş yaptıklarına inanıyor öte yandan ise gönül eğlendiriyorlar.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ikinci dönem seçildiğinde partililerinin belediye takımlarında görev almayacaklarını söylediği halde hemen hemen her AKP'li belediyenin profesyonel belediye takımı var. AKP'lilerin spora ve belediye takımlarına yaklaşımını anlayabiliriz. Onların Atatürk ve Cumhuriyet konusundaki algılarını, duyarlıklarını biliyoruz. Ancak Atatürk'ün partisi olarak her fırsatta övünen CHP'nin bazı belediyelerinin profesyonel kadın voleybol takımları kurup bu takımlara yabancı voleybolcular transfer etmeleri düşündürücüdür. Bölgelerindeki amatör takımlar deyim yerindeyse sürünüyor, bu amatör takımlara yasa gereği yardım etmeleri öncelikliyken kadın takımlarına milyonlarca dolar bütçe ayırmalarını, çoğu insan anlayamasa da ben kökeninde ne olduğunu biliyorum, ama bildiklerimi sizlerle paylaşamam.

Savaştan yorgun, bitkin bir şekilde çıkmış, ülkemizi düşmandan temizlemiş, genç nüfusunu savaşta yitirmiş, yeni kurulan bir ülkenin bunca sorunu varken, Büyük Atatürk'ün 1923'te topladığı birinci Bilimsel Kurul'da(Heyet-i İlmiye)ülke insanının beden sağlığını gündeme getirip, ilk fırsatta bir beden eğitimi öğretmeni yetiştiren okul kurulmasını dile getirmesi bugünkü yöneticilere ne anlatıyor acaba? Nitekim Ata'nın emriyle kurulan Gazi Terbiye Enstitüsü'nün geliştirilmesi için dünyaca ünlü Alman beden eğitimi uzmanı Kurt Dainas Türkiye'ye getirtiliyor. Hollanda Olimpiyat Komitesi Asbaşkanı Scharree ve Mimar Jills tarafından yazılan "Jimnastik, Oyun ve Spor Binaları İnşa ve Tesisi İçin Rehber" adlı eserin Türkçe'ye çevirisine önsöz yazan Atatürk ülkeyi yönetenlere şu iletiyi vermiştir:

"Köylere varıncaya kadar memleketimizin her tarafında, kulüplere, köy, nahiye, belediye, vilayet ve mektep müdürlerine faydalı olacağı ümidiyle bu eser Türkçe'ye çevrilmiştir. Bu münasebetle muhterem vali ve kaymakamlardan dileğim şudur:

1-Köy ve şehir halkının nüfus miktarına göre tesisi lazım gelen oyun ve spor yerlerini gösterir bir köy ve şehir planı yaptırmak.

2-Beşer senelik planlarla bu yerleri tedricen tesis etmek.

3-Bu yerlerin idamesi için mahalli bütçelerden muntazam yardımlar temin etmek."

Atatürk'ün mahalli bütçe dediğinin belediyeler olduğu açıktır. Belediyeler tesis yapıyor mu, yapıyorsa bu tesisler ve ayrılan bütçeler kime harcanıyor. Eğer 'belediye takımları var ya, daha ne olsun' diyorsanız bu, Atatürk'ün gösterdiği yoldan ayrılmak, onun spor politikalarına karşı çıkmak anlamına gelir.

Büyük Atatürk Ulusal eğitim politikasının genel ve ortak eğitimde tam bir bütünsellik ve meslek eğitiminin de uzmanlık esaslarına dayandırılmasını istemiş, bu isteğini şu şekilde dile getirmiştir: "Milli Eğitimin, eğitim görevlerinin birincisini çocukların eğitimi ve talimi(bedensel etkinlikler)oluşturur. İkinci görevini ise, toplumun eğitimi ve talimi teşkil eder. Üçüncü görevi ise milli sporcuların yetiştirilmesi için gerekli olan araç ve gereçleri sağlamaktır."

Görüldüğü gibi Atatürk çocukların ve toplumun bedensel etkinliklerini öncelikli görüyor. Çünkü Atatürk biliyor ki, gençler ve toplum spor yaparsa Ulusal sporcular kolaylıkla yetiştirilmiş olur. Dolayısıyla günümüzde çocukların ve toplumun spor etkinlikleri ikinci plana itilip öncelik madalya kazanmaya verildiğinden ulusal ve uluslararası düzeyde başarılı olabilecek sporcular yetiştirilemiyor. Kendiliğinden yetişenler ise alacakları ödüle ulaşmak için doping kıskacından kurtulamıyorlar. Temelini sağlamlaştırmadan, kültürünü oluşturmadan, kendi anlayış ve politikalarının reklamını yapmak için sporculara yüzlerce altın ödül vermek onları dopinge özendirmekten başka bir anlam taşımıyor.

Atatürk'ün altını çizdiği şu gerçeği tüm belediyeler, spor kulüpleri, spor okulları kurumlarının her vatandaş tarafından görülecek yerlerine asmalılar: "Türk sosyal bünyesinde spor hareketlerini tanzime memur olanlar, Türk çocuklarının spor hayatlarını yüceltmeyi düşünürken, sadece gösteriş için herhangi bir müsabakada kazanmak emeliyle bir spor çizemezler. Esas olan, bütün her yaştaki Türkler için beden eğitimini sağlamaktır."

Atatürk diyor ki...

"İnsan, mensup olduğu ulusun varlığını ve mutluluğunu düşündüğü kadar bütün dünya uluslarının huzur ve refahını düşünmeli ve kendi ulusunun mutluluğuna yardımcı olmaya elinden geldiği kadar çalışmalıdır. Çünkü dünya uluslarının mutluluğuna çalışmak, diğer bir yoldan kendi huzur ve mutluluğunu sağlamaya çalışmak demektir. Dünyada ve dünya ulusları arasında sükun, açıklık ve iyi geçim olmazsa, bir ulus kendi kendisi için ne yaparsa yapsın huzurdan yoksundur."(Atatürk'ün söylev ve demeçleri, 1937)

Komşuları ile geçinemeyen, savaş kışkırtıcılığı yapan ülke yöneticilerine, lig maçlarında birbirlerini boğazlayıp yok etmeye çalışan takımların idarecilerine duyurulur... Tek başına gönenç(mutluluk) yoktur. Çevrenizdekiler gönenç içinde değilse buna karşın siz göneniyorsanız bu hastalıklı bir durumun varlığını anlatır. İster apartmandaki komşunuzu, ister ligdeki rakibinizi, isterse ülke olarak komşularınızı göz önüne getirin durum aynıdır, değişmez...