29 Mart 2024 Cuma
İstanbul 21°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Atatürkçü öğretmen ve Köy Enstitüsü-1-

'Türkiye, eğitim başarısını Kurtuluş Savaşında olduğu gibi, kendi insan kaynağına dönerek yaratmıştır'

Atatürkçü öğretmen ve Köy Enstitüsü-1-
Mualla Ulusavaş

Ulusal Kurtuluş Savaşının ardından Türkiye’nin, kendi insan gücü ve olanaklarıyla yarattığı kalkınma savaşımında başarının İkinci Dünya Savaşı yıllarında sağlanabilmesi, konuya daha da önem kazandırmaktadır. Köy Enstitülerine temel oluşturan girişimleri 1936 Köy Eğitmen Kurslarıyla başlatabiliriz. “1943’de 40.000 köyün 35.000 i okulsuzdu; halkın % 80’ni okur-yazar değildi; 70.000 ilkokul öğretmenine gereksinme vardı”(19). “Öğretmen yetiştirme meselesi ilköğretimin ana problemini teşkil ediyordu. İlköğretim genel müdürü Tonguç, köy enstitülerinin kurulmasını bir çare olarak görüyordu” (13). 1940 Köy Enstitüleri Yasasıyla kurulan köy enstitülerinde, köyden alınan ilkokul mezunu çocuklar, beş yıllık eğitim sonrası, kendi köylerine, kalkınma önderi öğretmenler olarak atanmışlardır. Türk eğitimcilerinin geliştirdiği özgün bir model olan köy enstitüleri, UNESCO tarafından dünyanın kalkınmakta olan diğer ülkelerine örnek gösterilmiştir (4). 1946’dan sonra program değişikliğine uğratılan bu kurumlar, 1954’de kapatılarak, yerlerinde klasik öğretmen okulları kurulmuştur.

KÖY ESTİTÜSÜ'NÜN KURULUŞ AMACI

Atatürk’ün gösterdiği ana hedef: “çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmak” kapsamı içinde o dönemin Köy Eğitim Sistemi’nin iki genel amacı vardı(16): Kurtuluş sonrası ülkenin kalkındırılması ve Atatürk Devrimi’nin ürünü olan Cumhuriyet’in korunması, yaşatılması ve geliştirilmesi”. “Türkiye bu eğitim başarısını da” Kurtuluş Savaşında olduğu gibi, “kendi insan kaynağına dönerek” yaratmıştır” (21). “Her Enstitü, ürettikleriyle bin kişilik bir toplumun beslenme, barınma, giyinme,v.b.gereksinimlerini kendi karşılayabilecek bir çağdaş işletme olarak gelişiyordu” (5).Dört bölgeye ayrılan Türkiye’nin, her bir bölgesinde eşit sayıda olmak üzere, ulaşımı kolay konumda, birkaç köyün kavşağında, kıraç bozkırda kurulan köy enstitülerinde kırsal yaşamın sorunlarına akılcı ve bilimsel çözümler aranıyor; tarım kesiminde çalışan yoğun nüfus meslekleştiriliyor; üretime farklı boyutlar kazandırılıyor; ürünün değerlendirilmesi; kooperatifleşmenin kökleşmesi sağlanıyordu. “Özgür bir toplumu yaratmanın ve tam bağımsız Türkiye’yi gerçekleştirmenin yolunun; bireyin gelişerek bağımsızlaşmasından, yurttaşların üretkenleşmesinden geçtiği biliniyordu”(1).

KÖY ESTİTÜSÜ'NDE EĞİTİM İLKELERİ

Çevreye Uygunluk Önemli olan, eğitim yaşantılarının geçtiği yerdeki yaşam koşullarının, öğretmenin çalışacağı yerdeki koşullara benzemesi ve öğrencinin, her iki çevreyi de bilinçli olarak tanımasıydı (14). Bu nedenle her enstitüde örnek bir köy yaratılmıştı. Konular gerçek köy yaşamından alınmaktaydı.

Doğaya Uygunluk. Öğrencilere, fiziksel ve zihinsel gelişim düzeylerine uygun, kaldırabileceği ölçüde, beceri ve eğilimleri doğrultusunda görevler verilmekteydi.(16) Enstitülerde yörenin doğal özelliklerine göre değişken konularda derslere yer verilirdi. Balıkçılık, ipek böcekçiliği, meyvecilik vb...

BAĞIMSIZ ÇALIŞMA

Enstitülerde, öğrencilerin çok boyutlu gelişmelerine özellikle kişilik kazanmalarına önem verilir, işin yapılmasıyla ilgili genel ilkeler öğretildikten sonra bağımsız çalışmaya izin verilirdi.

İŞ İÇİN, İŞ İLE, İŞ İÇİNDE ÖĞRENME

Yapılan iş öğrenmenin yalnızca aracı değil, aynı zamanda amacıydı. Yaparak değil, yaparken öğrenilirdi (Sarıoğlu, 1999:10).İşin sonunda ortaya çıkan ürün onu yapanlar tarafından kullanılırdı, zaten işin yapılma nedeni, bu ürüne gereksinme duyulmasıydı. İşin yapılması sorunun çözülmesi anlamındaydı.

KENDİ KENDİNİ YÖNETME

Enstitülerin günlük işlerinde, derslik, işlik, tarım alanında, yapım işinde öğrenciler ekip olarak nöbetleşe görevlendirilir ve sorumlu tutulurdu. Bu ilkenin uygulanması, demokratiklikle yönetilen bir toplumun okullarında ödevlerini, haklarını ve sorumluluklarını bilen vatandaşların yetiştirilmesi açısından büyük anlam taşımaktadır (14). “Sorumluluk alma, dayanışma ve imeceyi geliştirdi” (9).

Son Dakika Haberleri