26 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 16°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Atatürk’ten Spor Dersi...

Metin Tükenmez

Metin Tükenmez

Eski Yazar

A+ A-

Dünyada ilk kez Beden Eğitimi dersini zorunlu kılan devlet adamı Atatürk’tür. Çağlar ötesini görebilen Büyük Atatürk, sporun gelecekte toplumsal yaşamda nasıl önemli bir yer tutacağını henüz genç bir subay iken görmüş ve kurduğu cumhuriyetin gelişmesinde sporun öneminin altını çizmiştir. Atatürk’ün spor üzerine söylediklerinin bir bölümünü günümüz Türkçesine çevirerek sizlerle paylaşmak istedim.*Somut bilimlerin (doğa bilimleri) temeline dayanan, güzel sanatları seven, fikri terbiyesinde olduğu kadar, beden terbiyesinde de kabiliyeti artmış ve yükselmiş olan erdemli, kuvvetli bir nesil yetiştirmek ana siyasetimizin açık dileğidir. *Spor, yalnız beden kabiliyetinin bir üstünlüğü sayılmaz. İdrak ve ahlak da bu işe yardım eder. Zeka ve kavrayışı kısa olan kuvvetliler, zeka kavrayışı yerinde olan daha az kuvvetlilerle başa çıkamazlar. Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim. *Açık ve kesin olarak söyleyeyim ki, sporda başarılı olmak için her türlü muevenattan çok, bütün ulusça sporun mahiyeti ve önemi anlaşılmış olmalı ve ona kalben muhabbet ve onu vatani görev olarak algılamalı. *Cumhuriyet, fikren, ilmen ve bedenen kuvvetli ve yüksek düzeyli muhafızlar ister, yurt savunması bakımından bu derece önemli olan izcilik, kişisel ve ulusal eğitim bakımından da o oranda önemlidir. *Türk gençliğinde ve Türk halkında spor ve beden hareketlerine sevgi ve ilgi uyandırılmalı, bunlar bir kitle hareketi, ulusal bir etkinlik haline getirilmelidir. *Dünya spor hayatı ve spor dünyası çok önemlidir. Bu kadar önemli olan spor hayatı, bizim için daha önemlidir. Çünkü ırk sorunudur, ırkın ıslahı ve ferahı sorunudur ve hatta biraz da çağdaşlık sorunudur. *Her ulus çocuklarının sağlıklı ve gürbüz olmaları için yaşadıkları bölgenin sağlıklı olmasını sağlamak, devlet halinde bulunan siyasi oluşumların en birinci ödevidir. *Her çeşit spor etkinliklerini Türk gençlerinin ulusal terbiyesinin ana unsurlarından saymak gerekir. Bu işte hükumetin şimdiye kadar olduğundan daha çok ciddi ve dikkatli davranması, Türk gençliğinin spor bakımından da ulusal heyecan içinde, özenle yetiştirilmesi önemli tutulmalıdır.*Dünyada yenilmez kimse, yenilmeyen takım, yenilmeyen ordu, yenilmeyen komutan yoktur. Yenilgilerden sonra üzülmek de doğaldır. Ancak bu üzüntü insanın manevi değerlerini yok edecek, onu çökertecek düzeye varmamalıdır. Yenilen, toparlanarak kendini yeneni yenmek için olanca gücü ile azimle daha çok çalışmalıdır.*Bir toplum yalnız spor ile rengini ve kuvvetini değiştiremez. Orada hakim olan sağlıklı, sosyal, çağdaş bir çok gerek ve koşulların oluşturulmasına yönelik girişim ve önlemlerin uygulanması gerekmektedir.*Spordan yoksun olan bir gençlik nasıl ki vatan savunması sırasında etkili olamıyorsa, insan denilen varlığın kafa yapısı da ne derece gelişmiş olursa olsun, bedeni gelişmesi eksik ve yetersiz olursa, o kafayı ileri götürmez, taşıyamaz.*Bir insan hayatında büyük bir başarı kazanabilir. Ama yalnız onunla övünerek kalmak isterse, o başarı unutulmaya mahkumdur. Onun için çalışmak ve sürekli başarı aramak, herkes için esas olmalıdır.*Beden hareketlerinde esas, nesilden nesile aktarılan adetlerdir. Yirminci yüzyılda bütün dünya ulusları için spor esaslarının tekniği bundan doğmuştur.*Türk çocukları her kavmin çocukları gibi doğdukları andan başlamak üzere doğanın kendilerindeyarattığı hareket ve etkinliklere ellerini, kollarını, bacaklarını hareket ettirmekle başlarlar. Sonraçocuk büyüyünce bulunduğu yerin koşullarına göre tarlalarda, bayırlarda, tepelerde kayalık içinde, ormanlarda koşar, yürür, hiç de yaptığının ne olduğunu düşünmeksizin bugünkü bilim dünyasının spor dediğini kendiliğinden yapar. Güreşir, ata biner, atlar, cirit oynar ve daha birçok ulusal sporları yapar...*Türk çocuklarına sporun bugünkü tekniğini öğretmek ve bunların bir kısmını bazı törenlerde ve bayramlarda dekor olarak ortaya koymak gerekir. Buna gerek var mı yok mu? Soruya şöyle yanıt verilebilir: Esasen yoktur; Ama gerçeği küçük bir örnekle kanıtlamak için gereklidir. *Türk sosyal yaşamında spor hareketlerini düzenlemekte görevli olanlar, Türk çocuklarının spor yaşamını yükseltmeyi düşünürken, sadece gösteriş için herhangi bir yarışmada kazanmak isteğiyle spor yaptıramazlar. Esas olan, bütün, her yaştaki Türkler için beden eğitimi sağlamaktır. *Türk ulusu anadan doğma sporcudur. Henüz yürümeye başlayan köy çocuklarını bile harman yerinde güreşirken görüyorsunuz. Ata en çok ve iyi binen yalnız Türk erkekleri değildir. Türk kadını da bu işi iyi bilir. *Her boy ölçüşmede arkalarında Türk ulusunun bulunduğu ve ulusun şerefini düşünmelerini Türk sporcularına meslek düsturu olarak kaydediyorum.*Ulusal eğitimin görevlerinden birincisi; çocukların terbiye ve talimi, ikincisi; halkın terbiye ve talimi, üçüncüsü; ulusal güzidelerin yetiştirilmesi için gerekli vasıtaların izhar ve bulunmasıdır (teminidir).*Benim en çok sevdiğim spor, serbest güreştir. Hangi Türk askerini, köylüsünü isterseniz soyup meydana çıkartınız. Dik omuzları, iyi, kusursuz oluşmuş adaleleri, keskin yüz çizgileri, yanık tatlı renkleri, kafa yapıları, insanın ruhuna güven ve neşe veren bir esas olarak canlanır.Atatürk diyor ki; “Bir yandan batının işçi sınıfı, öte yandan Asya ve Afrika’nın köleleştirilmiş halkları milletlerarası sermayenin kendilerini yıkmak ve efendilerine büyük çıkar sağlamak için köle durumuna getirilmek istediğini anladığı ve sömürge politikalarının işlediği suç, Dünya işçilerince kavrandığı gün burjuvazinin gücü sona erecektir.” (22 Ekim 1922)