19 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 13°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Avrupa Birliği Valisi Ala nihayet gitti

Rıza Zelyut

Rıza Zelyut

Eski Yazar

A+ A-

Darbe girişimini yorumlarken 20 Temmuz’da bu köşede şöyle yazmışım:

“Darbeciler MİT gibi en önemli haber alma kurumumuzu bile uyutmuşlarsa çok kötüdür; MİT’in haberi var da söylemedi ise ihanettir. Bu yüzden TSK’yı temizlemek yetmez; MİT Müsteşarı Hakan Fidan da görevden alınmalı, burası Amerikancılardan arındırılmalıdır. İçişleri Bakanlığı mutlaka elekten geçirilmeli ve hatta İçişleri Bakanı Efkan Ala görevden alınmalıdır.”

Nihayet İçişleri Bakanı Efkan Ala görevden alındı.

GÜNAHLARI ÇOK BÜYÜK

İyi biliyoruz ki AKP 3 Kasım 2002’de iktidara gelmeden önce PKK iyice küçültülmüş, bastırılmış, dağ başlarına atılmıştı.

PKK’nın yeniden muhatap alınmasında Efkan Ala’nın büyük günahı vardır.

Çünkü o, Avrupa Birliği’nin bir bürokratı gibi davranarak öne çıkmış ve bu yüzden de İçişleri Bakanlığı koltuğuna getirilmişti. Ala, 2003 başında atandığı Batman Valiliği döneminde “Avrupa Birliği Valisi” olarak övülmeye başlanmıştı. Orada, PKK’lılarla iyi ilişki kurduğu için Diyarbakır Valiliği’ne getirildi. 2007’de ise Başbakan Erdoğan’ın müsteşarı yani akıl hocası oldu. Kürt açılımı ve Habur rezaleti de dahil AKP hükümetlerinin PKK ile tuttuğu her işte onun ciddi dahli olduğu bilinmektedir.

Sadece bu da değil… Efkan Ala, elindeki onca istihbarat bulunmasına karşın Fethullahçıların polis örgütünü ele geçirmesini görmezden geldi. Vali, kaymakam, emniyet müdürü ve polis amiri olarak bu örgüte bağlı olan veya sempati duyanları göreve getirdi.

FETÖ’nün yürüttüğü Ergenekon, Balyoz, askeri casusluk vb… kumpas operasyonlarını destekledi.

FETÖ’cü polisin, “Darbe yapacaklar, suikast düzenleyecekler!” diyerek Başbakan Erdoğan’ı korkutup teslim almasını seyretti.

2011’den sonra da IŞİD’in Türkiye içinde hücreler oluşturmasını da seyretti.

Terörle mücadele polisini PKK-FETÖ-IŞİD gibi üç azılı örgüte yönelik operasyon yapmaktan uzak tuttu.

En son olarak da 15 Temmuz darbe girişimi konusunda at yarışı seyircisi gibi seyirci kaldığı ortaya çıktı.

Dediğim gibi, Efkan Ala’nın o koltukta tutulması, Türkiye’nin yeni komplolarla karşılaşmasına yol açabilirdi. İçişleri Bakanlığı’nda dere geçildi ki at değiştirildi.

***

Sıra MİT Başkanı’ndadır.

20 Temmuz’da Twetter’da şöyle yazmıştım:

“Bir dakika! MİT, darbeyi Genelkurmay’a bildiriyor da Cumhurbaşkanı’na niye bildirmiyor? Cevap bekliyoruz, cevap!”

Böyle kapsamlı bir darbe girişimini haber alıp hükümete bildirmeyen MİT Başkanı Hakan Fidan da o koltuktan indirilmelidir.

PKK’CILAR ÇOK SEVMİŞTİ

Efgan Ala Batman Valisi iken PKK’lıları üzmeyecek, hatta onları mutlu edecek her şeyi yapmıştı. 14 Eylül 2004’te Diyarbakır Valiliği’ne atandığında burada kendisini PKK’ya bağlı DTP’li belediye başkanları karşılamışlardı.

“Kürdistan’a gidiyorum” diyen AB Parlamento Başkanı Joseph Borell’i ve 2005 Nevruz’unda Diyarbakır’da PKK bayrakları sallayıp “Biji Apo” diye bağıran Norveçli ve Danimarkalı turistleri makamında ağırlamış, onlara armağanlar vermişti.

Lakin 29 Ekim töreninde protokol tribününde ADD’liler tarafından Atatürk posteri açılınca bunları polis zoruyla toplatarak PKK’lıları çok memnun etmişti.

PKK’nın militanlarını sokaklara salıp terörle halkı baskı altına alan saldırıları karşısında da "Cama gelsin, cana gelmesin. Refleksle değil, akılla hareket etmek lazım. Daha sonra, daha büyük sorunları üretecek kısa vadeli çözüm gibi gözüken hareketlerden kaçınmak gerekir.” diyerek onlara dokunulmayacağını göstermişti.

Ne acıdır ki terörsüz aldığı Diyarbakır’ı teröre teslim olmuş halde bırakıp Ankara’ya geldi. Ondan sonra devlet Güneydoğu’da buzdolabına konuldu. Ta ki 2015 Temmuz’una kadar…

Devleti terör örgütleri karşısında ayağa düşürdü, şimdi de kendi ayağa düştü.

Efkan Ala artık yok hükmündedir…

CERABLUS –TINAZTEPE MENBİÇ-DUMLUPINAR

Türkiye bugün PKK ile değil onun arkasındaki Amerika ile hatta Avrupa ile savaşıyor.

30 Ağustos’u coşkuyla kutlarken onu bugüne de uyarlamalıyız.O zaman karşımıza şu gerçek çıkar:

Türk ordusunun Cerablus’a girmesi demek, 26 Temmuz 1922’de başlattığımız taarruzla Yunan ordusunun elindeki Tınaztepe’yi almak demektir.

Ordumuz ne zaman ki güneye sarkıp Menbiç’e girer oradaki yeni Yunan ordusu PKK’yı kovalar ise Dumlupınar zaferini elde etmiş sayılır.

Bize düşen, gerektiğinde çorabımızı bile vererek ordumuzun İkinci Dumlupınar zaferini kazanmasına yardımcı olmaktır.