25 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 23°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Avukat Sedat Vural’ı kutlarız...

Metin Tükenmez

Metin Tükenmez

Eski Yazar

A+ A-

Salı (5 Ocak 2016) günü yayımlanan Aydınlık gazetesinin manşetini okuyunca önce konunun ne olduğunu anlamakta zorlandım. Yazının içeriğini okuyunca haberin önemi ortaya çıktı. Son dönemlerde hatta yıllarda spor sayfalarında öylesine suya sabuna dokunmayan haberler yer aldı ki Aydınlık sporunun prim haberi, hukukun üstünlüğü adına Türkiye Futbol Federasyonu’nun sırtını yere getirdi neredeyse.Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Yıldırım Demirören’in babasının çiftliği gibi yönetmeye çalıştığı, kendi başına verdiği bir prim kararı ile kamunun malını kendi isteği ve duyguları doğrultusunda kullanmaya kalkması duyarlı tüm vatandaşlarımızın yüreğini sızlatmıştı. Neyse ki ülkemizde son yıllarda popüler bir söylem haline gelen “güçlülerin hukuku” nun arasında bir yere sıkışmış “haklıların hukuku” da yaşıyor olmalı ki Ankara Barosu’ndan aslan yürekli bir avukat çıkıp Yıldırım Demirören’in sorumsuzca aldığı bir kararı yargıya taşıdı.Yargılama sonunda Ulusal takım futbolcuları ve teknik kadrosuna verilecek adam başı 500 bin Euro’nun ödenip ödenmeyeceği konusu federasyona sorulunca futbolumuzu yönetenler çark etmek zorunda kaldı. Avukat Sedat Vural’ın işi yargıya götürme gerekçesi öylesine vurgulayıcı ki bu satırları okuyan futbol insanlarının büyük bir bölümünün yüzü kızarmalı. Şöyle diyor Sayın Vural: “Açtığım prim iptal davası toplumun adaletsizliğe ve keyfiliğe karşı vicdan çığlığı oldu... Bu çığlık toplumsal vicdan olarak karşılığını aldı. Kamu işlem ve adaletin toplumsal vicdanda karşılığının bulunması zorunluluğu bu dava ile kanıtlandı. Bilinsin ki; kamusal kaynaklar keyfi, özel çıkarlar için değil, kamu yararına kullanılır. Gerçek onur, ülkeleri adına görevlerini yaparken, çıkarsız hizmet etmektir. Keşke bu onuru, verilecek primi kabul etmeyerek, teknik kadro ve futbolcular yaşatsaydı bizlere. Vatan için çıkarsız görev yapmanın gerçek ulusal onur olduğunu; gelecek kuşaklara kendilerini de yücelten saygın bir miras olarak bırakabilselerdi.”“Keşke bu onuru, verilecek primi kabul etmeyerek, teknik kadro ve futbolcular yaşatabilseydi bizlere.” Futbolcular ve teknik kadro öylesine bir tatlı hayat içindeler ki bu duyarlılığı göstermeleri neredeyse olanaksız. Ulusal takımda görev yapan oyuncuların çoğu için verilmek istenen prim devede kulaktır. Hele Fatih Terim için sadece incir çekirdeğidir. Futbolcular gençtir, kültürel düzeyleri bu tür duyarlılık için yetersiz olabilir. Belki de düşünüyorlar ama çekiniyorlardır. Toplumsal duyarlılık gösterdiği için yıllar önce Metin Kurt’un başına gelenleri bilenler de olabilir. Peki, Fatih Terim’e ne demeli? Ama Metin Kurt’u en iyi Fatih Terim bilir...Kanımca, Avukat Sedat Vural’ın açtığı dava sonucunda tüm futbolcular ve teknik kadro utanılası bir duruma düştüler. Çok satan büyük gazetelerin bazılarına baktım. Aydınlık gazetesinin haberine hiçbirinde rastlamadım. Bugün egemen sınıflara hizmet eden medyanın en önemli özelliklerinden biri bu zaten. Toplumsal duyarlılık gerektiren haberleri, toplumun gözünden uzakta tutmak. Ne diyelim, herkes görevini başarıyla yapıyor!